16. Bölüm

1.1K 620 91
                                    

16. Bölüm ~ İyi okumalar.

Alttaki yıldız sembolüne basıp satır arası yorumlar yaparsanız çok sevinirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alttaki yıldız sembolüne basıp satır arası yorumlar yaparsanız çok sevinirim.

•••••

"Küçük su birikintisine ne denir?" gözlerimi devirerek Burak'ın sorduğu saçma sorulardan birini daha düşünmeden sordum.
"Ne denir?"

Sırıtarak konuştu. "Sucuk!"

Gerçekten bunu yapmış olamaz diye düşünerek yüzüne umutsuzca baktığımda, kendi yaptığı saçma espriye güldüğünü gördüğüm an Burak'dan kestim umudumu.

O sıra da çalan kapı hızır gibi yetişirken gülümsedim. Allahım! Sende gördün değil mi bu Eylül kulunun ne acılar çektiğini..
Burak kalkıp kapıyı açmaya gittiğinde elimi karnımın üstüne koydum. Biraz ağrım vardı.

Kapıdan Ateş girince gülümsedim.
"İyi ki geldin" diye konuştum bir anda. Burak yalandan öksürünce Ateş de pis pis sırıtmaya başlayınca açıklama yapmak zorunda kaldım.

"Yani Burak o kadar güzel espriler yapıyordu ki senin mahrum kalmana içim el vermiyordu" deyiverdim.
Burak gururla övünerken Ateş onu mutfağa çay yapması için yollamıştı.

Ben bu sabah hastaneden çıkmıştım. Yağmur'un sınavları olduğu için Ateş başıma Burak'ı dikmişti. Ve asla kalkmama izin vermemesi gerektiğini de bin kere tembihlemişti.
Yıllarca bu zamanı beklemiş gibi Burak da tüm bildiği saçma sapan esprileri benim üzerimde denemişti.
Evet evet, çok acı!

"Gerçekten çok sağ ol. Kurşundan ölmedim ama az daha gelmeseydin Burak'ın esprilerinden ölecektim" deyince gülümsedi. 'Bilmem mi' gibisinden kafasını sallayınca uzandığım koltukta biraz doğruldum.

"Polis gelmedi ifade almaya?" sorarcasına konuştuğumda kaşları çatıldı. Sanki yanlış bir şey söylemişim gibi.
"Ben hallettim" deyip konuyu kestirip attı. Bende daha kurcalamak istemedim.

Aklıma gelen düşünceyle gözlerim yanmaya başlarken sormaya çekindiğim alacağım cevaptan korktuğum soruyu sordum.
"Eylem geldi mi hiç?"

Gözlerim iyice yanmaya başlamıştı. Ateş yavaşça bana dönüp bakarken kafasını sağa sola yavaşça salladı.
Karnımdaki ağrı göğsüme saplanırken gözümden bir damlanın düşmesine engel olamamıştım. Bu kadar mı bitmişti yani ölümden dönmüştüm fakat o yanımda yoktu.

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin