♤Ders saatine saniyeler kala Jimin yine koşuyordu.
Bu sabah her şey ters gitmişti. Alarmını duymamış, otobüsü kaçırmış ve trafiğe takılmıştı. Bir de taşıdığı kocaman maketle otobüste ayakta durmaya çalışmış bir kaç kişinin de üzerine düşmekten kıl payı kurtulmuştu. Rahatsız ettiği insanların sayısı say say bitmezdi. Tam bir rezillikti.
Okulun bahçesine girdiği anda duyduğu zil sesiyle son enerjisini de kullanmaya karar verip merdivenlerden üçerli üçerli çıkmaya başlamıştı.
Şimdilik işler yolundaydı. Sınıfa doğru giderken ödevini önüne almış ve koşmaya devam etmişti. Ayaklarına bakıp düşmemek için ayrı bir çaba sarfediyor, maketini sıkı sıkı tutuyordu. Ta ki birine çarpana kadar.
Jimin'in maketi elinden kayıp düştüğünde kırılma sesini duymasıyla çarptığı bedenden dolayı kendisinin de yeri boylaması bir olmuştu. Bacağına giren ani sancıyı fark etse de umursamamış gözleri önünde parçalara ayrılan makete odaklanmıştı.
"Hayır..." diye mırıldanırken dizinin ağrısını göz ardı etmeye çalışmış, emekleyerek kırılan parçaları eline almıştı. Günlerce uğraştığı maketin saniyeler içerisinde mahvolduğunu görmesiyle gözleri dolarken yanına gelen Yoongi de telaşa kapılmıştı.
"Jimin, üzgünüm." derken neden özür dilediğini bile bilmiyordu. O sadece koridorda duruyordu. Ona çarpan Jimin'di ama çocuğun dolu gözlerini ve verdiği tepkiyi görünce birden telaşlanmıştı.
Jimin duyduğu sesle hızla kafasını kaldırdığında gördüğü bedenle şaşırsa da bununla ilgilenecek durumda değildi. Akmak üzere olan göz yaşlarını kafasını geriye yatırarak tutmuş ve "Sorun değil." demişti.
"Ben sana çarptım. Düzeltebilirim." diyerek ayağa kalkmıştı.
Bütün parçaları toplayıp arkasına bile bakmadan kantine doğru yol almıştı. Topallayarak yürürken merdivenleri yavaş yavaş inse de "Zaten ilk derse girmeyeceğim." diye düşünüyordu.
Boş kantinin masalarından birine oturup parçaları sermiş ve çantasından çıkarttığı yapıştırıcıyla işe koyulmuştu. Hala gözleri ara ara doluyordu, önünü bulanık görüyordu çünkü bu ödev önemliydi. İyi bir not alamazsa dersten kalabilirdi ki bu beraberinde büyük felaketler getirirdi.
Burnunu çekip elindeki son parçayı da geri yapıştırdığında daha net görebilmek için gözlerini ovuşturmuştu. Makete bakarken her şekilde yapıştırıldığı belli olan yerlere bakıp iç çekmişti. Bu kadardı, kesin o dersten kalacaktı.
Gözleri tekrar dolmaya başlarken üzerinde hissettiği bakışlarla başını kaldırmıştı.
Ona doğru ilerleyen Yoongi'yi gördüğünde gözlerini kırpıştırmış, gerçek mi hayal mi olduğunu anlamaya çalışmıştı. Düştüğünde kafasını çarptığını hatırlamıyordu.
Yoongi tam karşısında durup eğildiğinde Jimin'in gözleri şaşkınlıkla büyümüştü. Tek kelime etmeden gri saçlıyı izlerken Yoongi yüzüne bakmamış çocuğun bileğine yönelmişti.
"On dakikadır seni arıyorum." diye söylendiğinde Yoongi sanki duyulmasın diye kısık söylemişti ama boş kantinde Jimin onu gayet iyi duymuştu.
Yoongi, Jimin'in yürürken topalladığını görmüştü. İster istemez kötü hissetmişti –özellikle de geçen gün ona çattığından dolayı- ve sonunda kendini revire giderken bulmuştu.
Çocuğun pantolonunun paçalarını katlayıp dizine kadar çıkardığında gördüğü büyük morlukla yüzünü buruşturmuştu Yoongi. Kantinden aldığı buzu dizine koyup kafasını kaldırdığında bir çift şaşkın gözle karşılaşmış gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.
"Bunu tutar mısın?" diye sorarken sakin çıkan ses tonu Jimin'i daha da şaşırtmış ne dediğine bir süre anlam verememişti. Gözleri bir süre Yoongi ile buz arasında mekik dokurken en son "Hm-hm" diye bir mırıltı çıkarmış ve dizine koyduğu buzu tutmuştu.
Yoongi bu sefer gülümsemesini gizlemediğinde Jimin'in gözleri büyümüştü. İlk defa gülümsediğini görüyordu ve bütün duyu organları işlevini yitirmiş gibi hissediyordu. Gözlerini bir saniye olsun Yoongi'nin gülüşünden çekemezken o başını eğmiş elindeki kremin kapağını açmıştı.
Bununla beraber gülümsemesi silinse de Jimin yeterince sarsılmıştı, daha fazlasını kaldıramazdı.
Parmağına kremden biraz koyup kapağını kapattığında Jimin'in eline değmeyi umursamadan buzu dizinden çekmişti. Yoongi'nin elini kendi teninde hissettiğinde Jimin'in elinden bütün vücuduna bir elektrik dalgası yayılmıştı. Kalbi teklemiş, nefesini tutmuştu. Vücudu kaskatı kesilip hala bir eli Yoongi'nin elinin altındayken gri saçlıya bakakalmıştı.
Yoongi hızlıca parmağındaki kremi morluğun üzerine yayarken elinin altındaki tenin kaskatı kesildiğini hissedebiliyordu. Canının acıdığı düşüncesiyle hızlı davranmış ve işini bitirir bitirmez ayağa kalkmıştı.
Elini geri çekerken gözlerini kaçırmış ve anında bu yaptığına pişman olmuştu. Göz kaçırmak da neydi?
Elindeki kremin kapağını geri kapatırken "Bir süre hareket etme..." diye mırıldandıktan sonra bozulan makete gözü kaymış "En azından zil çalana kadar." demişti.
Jimin hala şaşkın gözlerle ona bakarken Yoongi arkasını dönmüş ve yürümeye başlamıştı. Tekrar dudaklarına bir gülümseme yayılırken "Çok uzun zaman oldu." diye düşünmüştü.
Gülümsemeyeli çok uzun zaman oldu.
Arkasında ise şaşkınlıktan donup kalan, tam söylediği gibi zil çalana kadar -kendine gelemediğinden- hareket edemeyen bir Jimin bıraktığından habersizdi.
Bölüm Sonu
20.11.2019
Ehe💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanjeonhan (완전한) ✓
ФанфикJimin Yoongi'nin mükemmelliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu. ♤ #1 yoongi #1 semegi #1 soft #2 ukemin #2 parkjimin #3 jimin #4 yoonmin #4 highschool