♤Bakışlarım yerde, elimdeki paket bacağıma çarparken yürüyor, yanaklarımın yakında yanmaktan kül olacağını düşünürken dudaklarımı ısırıp duruyordum.
Utanıyordum.
Deli gibi utanıyordum ve Yoongi bundan oldukça zevk alıyor gibi gözüküyordu. Ne olduğunu anlamamıştım. Öpüştükten sonra ikimizde çok üşüdüğümüz için kalkmış ve eve gitmeye karar vermiştik ama o kayalıklardan kalktığımız anda bana bir şeyler olmuştu.
Yoongi'nin yüzüne asla bakamıyordum. Öpüşmüştük, öpüşmüştük, biz öpüşmüştük, Yoongi ile öpüşmüştüm, Yoongi beni öpmüştü, sevgiliydik. Gerçekten kafayı yemek üzereydim.
Yoongi'nin kıkırtıları bir kez daha kulağıma dolarken dudaklarımı büzüp onun olmadığı tarafa doğru bakmıştım. Gülüşü çok güzeldi ama utandığım için göremiyordum bile.
"Jimin-ie." diye seslendiğinde daha da çok erimiştim. Sesi yumuşacıktı, bana karşı o kadar farklılaşmıştı ki çığlık atarak kaçasım geliyordu. Bu Yoongi'ye acilen alışmam gerekiyordu.
Cevap olarak sadece 'hm'ladığımda tekrar gülmüş ve "Böyle mi olacağız ama hep?" diye sormuştu. Sesinden bile dudak büzdüğünü anlayabiliyordum. Mızmızlanıyordu ve birde aegyo yapıyordu, cidden delirmek üzereydim.
Cevap vermeden bağırma isteğimi bastırmaya çalışırken o "Yah Jimin-ah~" demiş ve arkamdan belime kollarını sarmıştı. Sarılışıyla irkilsem de gülümsememe engel olamamıştım. Sanki hiç utanmıyormuşum gibi daha da çok utanırken bütün yüzümün kıpkırmızı olduğundan emindim.
O şekilde yürümeye başlarken çenesini omzuma yaslamış ve ellerini hafif hafif oynatmaya başlamıştı. Gıdıklandığım için kıkırdadığımda kollarını belimden çekmeden biraz uzaklaşmış ve "Sonunda tepki verebildin!" demişti.
Dayanamayarak bakışlarımı ona çevirdiğimde gülümsemesi büyümüş ve "İlla gıdıklamam mı lazımdı yani?" diye sormuştu. İnkar etmek için ağzımı açacağım sırada belimdeki parmaklarını oynatarak gıdıklamaya başlamış ve kahkaha atmaya başlamıştım.
Kahkahalarımın arasından "Yoongi, du-dur" diye zar zor konuşabildiğimde durmuştu. Nefessiz kaldığımı hissederek derin derin nefesler alırken başımı omzuna yaslamış ve kokusunu içime çekmeye başlamıştım.
"Bundan sonra hyung yok galiba?"
Kollarım onun gibi beline sarılırken başımı sağa sola sallayarak cevap verdiğimde gülümsediğini hissederek başımı kaldırmıştım. Tahmin ettiğim gibi gülümseyerek bana baktığını fark ettiğimde bende gülümsemiş ve tam konuşacakken telefonumun çalmasıyla ellerimi çekerek cebime atmıştım.
Taehyung'un aradığını görmemle suçluluk hissine kapılırken bekletmeden açıp kulağıma götürmüştüm.
"Efendim Taehyung"
Yoongi'nin kaşları konuşmamla havaya kalkarken yolun ortasında öylece sarılarak durmaya devam ediyorduk.
"Neredesin?"
Kaşlarımı çatıp etrafa bakınmış ve "Yoongi'yleyim, eve dönüyordum." demiştim. Taehyung anında feels geçirmeye başlarken arkadan Jungkook'un "ne oldu?" dediğini duyabiliyordum.
"Jungkook'lardayım bizde tam dedik ki arayalım şunları gelsinler takılalım, ne tesadüf ki birlikteymişsiniz zaten."
Sonlara doğru sesinden dalga geçtiğini anlayarak gözlerimi devirdiğimde "Taehyung ne öküz insansın." demiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanjeonhan (완전한) ✓
FanficJimin Yoongi'nin mükemmelliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu. ♤ #1 yoongi #1 semegi #1 soft #2 ukemin #2 parkjimin #3 jimin #4 yoonmin #4 highschool