♤"Yoongi Hyung!"
Jimin kalabalık koridorda Yoongi'nin adını bağırdığında herkes ona dönmüştü. Bütün koridor sessizliğe bürünürken bütün başlar önce Jimin'e daha sonrada Yoongi'ye dönmüş, Jimin ise bunları bir gram bile önemsemeden dudaklarındaki gülüşünü bozmayıp adımlarını durduran hyung'unun yanına ilerlemişti.
Jimin'in aksine ise Yoongi rahatsız oluyordu bu durumdan. İnsanların bakışlarının onda olmasını sevmezdi, özellikle de birinin adını bağırmasına hiç alışkın değildi. Arkasını döndüğünde kimi göreceğini de biliyordu. Bu yüzden dönüp bütün o sorgulayan bakışları görmektense kendisine hyung diyen çocuğun yanına gelmesini bekledi.
Gerçekten neden aynı yaşta olmalarına rağmen ona hyung diyordu ki?
"Günaydın Hyung!" Jimin bütün neşesiyle Yoongi'nin yanında bittiğinde etrafındaki bakışları hala umursamıyordu. Öyle ki bir saniye önce yanında olan Taehyung'un nereye kaybolduğundan da bir haberdi.
Yoongi onun bu haline gülümsememek için kendini tutarken ciğerlerinden derin bir nefes verdi ve ardından "Günaydın Jimin" diye mırıldandı. Kısık çıkan sesine karşılık Jimin kaşlarını çatarken Yoongi çoktan yürümeye başlamıştı bile.
Yoongi ne kadar ilginin onun üstünde olmasını sevmese de utanacak da biri değildi. Bu yüzden başını eğmeden dimdik bir şekilde sınıfına ilerliyordu. Tek fark dümdüz karşıya bakıyor oluşuydu.
Jimin hızla ona yetişirken "Hyung sorun ne?" diye mırıldandı, biraz endişelenmişti ve etrafına bakmayı kesinlikle reddediyordu.
Yoongi "Jimin herkes bize bakıyor." diye homurdandığında Jimin'in elinin hafifçe koluna dokunduğunu hissetmişti ama o bile bunu istemeden yapıyordu.
Jimin hyungunun söylediğine çok normal bir şeymiş gibi bir omuz silkmeyle cevap verirken konuyu değiştirip "Dün neden gelmedin hyung?" diye sormuştu.
Yoongi kolundaki elin vücuduna yaydığı sıcaklığı göz ardı etmeye çalışırken "Sadece canım istemedi." demişti. Ailesinden ona bahsetmek gibi bir niyeti yoktu. Yoongi hakkında ne kadar az şey bilirse o kadar iyiydi.
Jimin ne kadar hyungunun cevabından memnun olmasa da uzatıp onu sıkmak istemiyordu. Bu yüzden konu değiştirmeliydi. Bir şeyler bulmalıydı.
Bu yüzden aklına gelen ilk şeyi söyleyiverdi.
"Hyung çıkışta benimle bir yere gelir misin?" diye neşeyle sorduğunda Yoongi kararsızlıkla gözlerini Jimin'e çevirdiğinde karşılaştığı güzel gülümseme bir süre orda takılı kalmasını sağlamıştı.
Jimin ise gergindi. Nereye gideceklerini kendisi de bilmiyordu ama sınıflarına gelmek üzereydiler ve tek düşündüğü onunla daha çok zaman geçirebilmekti.
Yoongi cevap vermemeye devam ederken Jimin tekrar dudaklarını aralamış "Arkadaşım benimle gelemiyor ve yalnız gitmek istemiyorum..." diye mırıldandığında kendisini dövmek istiyordu.
Kesinlike bitmişti.
Jimin sınıflarının önüne gelmelerini fırsat bilerek "Bahçede beklerim seni hyung!" demiş ve sınıfına girmişti. Yoongi arkasından bakakalırken neden ağzını açıp tek bir kelime bile söyleyemediğini bilmiyordu. Bir an gülümsemesine bakıyordu ve devamı yoktu, hipnoz olmuş gibiydi.
Başını sallayıp kendine gelmeye çalışırken bu çocuktan kurtulamayacağının farkındalığıyla omuzlarını düşürmüş bari nereye gideceğimizi söyleseydi diye düşünmeden edememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanjeonhan (완전한) ✓
FanficJimin Yoongi'nin mükemmelliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu. ♤ #1 yoongi #1 semegi #1 soft #2 ukemin #2 parkjimin #3 jimin #4 yoonmin #4 highschool