First time in 8 years

1.4K 137 35
                                    






Yoongi

"Se-sen, ne yapıyorsun burada?"

Kelimelerimi toparlamakta güçlük çekiyordum. Şu an evimin önünde dikilen, 10 yaşımdan beri görmediğim, hiç bir şekilde haberini alamadığım kadın, annemdi. Gözlerimi ondan çekemiyordum. Bu 8 yılda çok değişmemişti, bu uzaklıktan görebildiğim kadarıyla yüzünde yer alan azıcık kırışıklıklar güzelliğini hiç eksiltmemişti.

"Seni görmeye geldim."

İşte burada beynimde şimşekler çakmıştı. Beni görmeye geldiğini söylüyordu. Şaka gibiydi.

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken koluma dolanan küçük parmakları hissetmiştim. Bakışlarım anında ondan tarafa dönerken endişeli yüzünü görmem bir an olsun tereddüt etmemi sağlamıştı.

Ama o kadar sinirliydim ki bunu düşünememiştim o an ve bakışlarımı Jimin'den çekip tekrar annem olacak o kadına çevirmiştim.

"Beni görmeye geldin öyle mi? Merak ettin mi hiç, ben seni görmek istiyor muyum?"

Söylediklerim belki ağır olabilirdi ama ben de ağır şeyler yaşamıştım. Son 8 yıldır hangi cehennemdeyse oraya geri dönebilirdi.

Söylediklerimle kalakaldığını fark etmem o kadar haz vermişti ki bana Jimin'in kolumu gittikçe daha da sıkı sardığını fark etmesem kahkaha bile atabilirdim.

"Yoongi, oğlum-"

"Oğlum deme"

Her ağzını açışında daha da sinirleniyordum. "Bırakıp gittiğin günkü çocuk yok artık." Demiştim tereddüt etmeden.

Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki bakışları yanıma kaymış ve sanki onun varlığından rahatsız olmuş gibi bir yüz ifadesiyle bana dönüp "Baş başa konuşalım." demişti.

Dudaklarımın arasından sinirli bir gülüş kaçarken Jimin "Hyung bence ben-" demesiyle sözünü kesmiş "Hayır o da kalıyor." demiştim. Jimin'in kolumdaki bileğini tutup inatla yüzüne baktığımda derin bir nefes almış ve "Yoongi özür dilerim haklısın, ama lütfen bırak açıklayayım." demişti.

"Tamam açıkla, ne söylersen söyle ben gidip ona anlatacağım zaten." demiştim başımla Jimin'i işaret ederken.

O sırada Jimin'in kulağımın altında nefesini hissetmiş ve ardından "Hyung bence de baş başa konuşun. Yarın konuşuruz istersen hm?" dediğini hissetmiştim.

Bakışlarım onun yüzünü bulurken rahatlatıcı bir şekilde gülümsemişti. Gözlerimi kapatıp derince nefes alırken "Pekala." demiş ve bileğini bırakmıştım.

Elinden geldiğince gülümseyip "Görüşürüz hyung." demiş ve arkasını dönüp uzaklaşmadan önce anne'me doğru eğilmişti.

Sokağın ilerisinden dönene kadar sırtını izlediğimi onun bana seslendiğini işitmemle fark etmiştim.

Günlerden salıydı ve babamın geç geleceğini biliyordum bu yüzden yüzüne bakmadan evin kapısına ilerlemiş ve cebimden çıkardığım anahtarla kapıyı açıp sahip olduğum en soğuk sesle "Gir." demiştim.

Bakışları yerde içeriye adımlarken arkasından kapıyı kapatıp çantamı bir köşeye atmış ve peşinden salona ilerlemiştim. Büyük koltuğa oturduğunu görmemle sessizlik içerisinde çaprazındaki tekli koltuğa oturup bakışlarımı ona dikmiştim. İyi değildim, iyi olmanın yanından bile geçemezdi şu an hissettiklerim ama bunu ona göstermeye niyetim yoktu. O gidene kadar kendimi tutabilirdim.

Wanjeonhan (완전한) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin