♤"Lanet karı."
Okulun dışına çıkıp spor salonuna doğru koşarken matematik hocasına sövmeden edemiyordu Jimin. Konuyu bitireceğim diye zil çalmasına rağmen 10 dakika bekletmişti ve bu 10 dakika Jimin'in kanser olması için yeterli bir süreydi.
Yoongi'yi izlemesi gerekirken on dakika fazladan o kadını dinlemek istediği söylenemezdi.
Jimin her gün okul çıkışında Yoongi'nin kendi başına yaptığı antrenmanları gizli gizli izlemeyi seviyordu. Potaya koşarken savrulan saçlarını -özellikle de mint yeşili iken- sonlara doğru yanağından boynuna süzülen ter damlalarını izlemeyi seviyordu. Bazen onlardan biri olmayı dilemiyor değildi.
Ellerini birbirine sürtüp bir hışımla spor salonuna girdiğinde kapının bu kadar çok ses yapacağını tahmin etmemişti. Yoongi'nin ona dönüp bakacağını da...
Göz göze geldikleri anda Jimin donup kalmış, bakışlarını Yoongi'nin gözlerinde ve saçlarında gezdirerek sertçe yutkunmuştu. Hareket edememesi için birçok nedene sahipti.
Mesela Jimin hep Yoongi'yi gizlice izlerdi, salona ondan önce gelir, bir yere saklanıp o gidene kadar yerinden kıpırdamazdı.
Veya Jimin şu an aşık olduğu yeşil saçlarının yerini alan kül grisine de çok şaşırmıştı. Eh en sevdiği renk artık mint yeşili değildi.
Hala ağzı açık bir şekilde Yoongi'nin gözlerine bakarken Yoongi önüne dönmüş ve elindeki topu potaya atmıştı.
Umursamamıştı, çünkü onu tanıyordu.
Ne kadar gizlendiğini düşünse de salonda sürekli tıkırtı oluşturuyor, bazen kendi kendine konuşuyor, bazen de saklandığı yerde dengede duramayıp düşüyordu. Yoongi ne kadar farkında değilmiş gibi davranıyor olsa da farkındaydı ama anlam veremiyordu, ya da umursamamayı tercih ediyordu.
Potadan deliksiz bir şekilde geçen topun ardından koşarken de düşünmeyi kesmişti. Antrenmanına odaklanmalıydı. Başka şeylerle dikkatini dağıtamazdı.
Jimin de zaten bir süre sırtını izledikten kendine gelmeyi başarmış ve yavaş adımlarla oturma yerine doğru ilerlemişti. Bu kısacık olayda hızlanan kalbini sakinleştirmeye çalışarak merdivenlere çıkıp oturmuştu.
"Nasılsa beni gördü." diye düşünerek saklanmamıştı bu sefer. Gözlerini arsızca karşısındaki bedende gezdiriyor, her hareketini hafızasına kazımak istercesine dikkatli bakıyordu.
İçi içini kemiriyordu. 1 aydır onu izlemeye geliyordu. Okuldaki kimse ondan hoşlanmıyordu. Nedenini bilmiyordu. Kime sorsa geçiştirir gibi cevaplar veriyor bir şekilde ondan hoşlanmadıklarını dile getiriyorlardı.
Ona göre karşısındaki çocuk mükemmeldi. Harika basketbol oynuyordu, cildi, fiziği her şeyi mükemmeldi. Saçlarına her zaman aşıktı zaten. Yetmiyormuş gibi notları da iyiydi.
İnsanların onunla ne alıp veremedikleri var anlamıyordu.
Daha geçen gün bir kaç kişinin Yoongi'nin basketbol takımına girmemesi için plan yaptıklarını duymuştu. Oysaki Jimin Yoongi de takımda olsa bütün maçları kazanabileceklerinden emindi.
Karnı gittikçe kasılırken daha fazla dayanamamıştı. Birden ayaklanmış ve nerden geldiğini bilmediği bir cesaretle merdivenlerden aşağı inip gri saçlının yanına gitmişti.
Yoongi ona bakmadan topu potaya atmaya devam ederken bunu kafasına takmamayı seçip dudaklarını aralamıştı.
"Yo-Yoongi" diye kekelediğine binlerce kez söverken dudaklarını yalayıp bakışlarını yere indirmişti.
"Ben Jimin." diyip kafasını kaldırdığında Yoongi'nin hala ona bakmadığını görmesiyle biraz kötü hissetse de pes etmeye niyeti yoktu.
"Aslında seninle tanışmak istiyordum, yani bilirsin bir süredir seni izliyorum ve..." neden böyle bir itirafta bile bulunduğunu bilemezken kendi kendini dövme isteğini yok etmeye çalışıyordu. Konuşmakta hiçbir zaman iyi olmamıştı.
Yoongi hala ona cevap vermezken devam etmişti Jimin. "Yani okulda kimse senden hoşlanmıyor ama nedenini bilmiyorum. Ama bana sorsan mükemmel birisin." diyip elleriyle oynamaya başladığında aynı zamanda yerinde sallanıyordu.
"Yani derslerin iyi, kimseye kötülüğünü görmedim. Biraz bad boy gibi davranıyorsun ama tam da değilsin. Hem neden bu kadar çok antrenman yapıyorsun ki?" dediğinde Yoongi'nin burnundan nefes aldığını görmüştü. Gözlerini bir süre kapatıp açmış ve elindeki topu tekrar potaya atmıştı.
Jimin onu dinlediğini anladığı için ister istemez mutlu olmuş ve gülümsemişti.
"Bence çok iyi basketbol oynuyorsun. Bu kadar çok çalışmana gerek yok yani. Her şey de mükemmelsin ama hala çabalıyorsun."
Yoongi gittikçe dolduğunu hissederken elindeki topla birlikte potaya doğru koşmaya başlamış ve smaç basıp geri gelmişti ama Jimin susmuyordu.
"Gerçekten Yoongi neden bu kadar çok kendini yoruyorsun? Senin için iyi değil." dediğinde Yoongi elindeki topu öylesine bir tarafa atmış ve sinirli gözlerini çocuğa çevirmişti.
"Mükemmel olduğumu söyledin diye mükemmel olmuyorum, özellikle de tam tersi düşünen kişilerin sayısı daha fazla iken." dediğinde bir anda kendisi de şaşırmıştı. Ağzından çıkan laflar tamamen kendi kontrolü dışında gerçekleşmişti ve bu daha da çok sinirlenmesine yol açıyordu.
"Beni tanımıyorsun bile Park Jimin." diyip köşeden çantasını alıp hızla salondan çıkmıştı.
Jimin ise Yoongi'nin adını bildiğini öğrendiği için gülümsüyordu.
Bölüm sonu
19.11.2019
Yine bir Yoonmin ve yine ben. İlk defa kahraman bakış açısı dışında yazıyorum biraz garip hissediyorum umarım batırmam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanjeonhan (완전한) ✓
FanficJimin Yoongi'nin mükemmelliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu. ♤ #1 yoongi #1 semegi #1 soft #2 ukemin #2 parkjimin #3 jimin #4 yoonmin #4 highschool