《4》

2.6K 139 6
                                    

3 AY SONRA
Cihnagir
Aradan geçen onca  zamandan  sonra setten kimseyle konuşmamıştım. Ece de dahil. Bütün yaz boyunca fotoğraflardan başka görmemiştim yüzünü. Bazı attığı fotoğraflar delirmeme sebep olurmuştu. Güzel tenini böylesine cesur kullanmak sadece ona yakışıyordu. Nihayet sete verilen ara bitmişti. Yarın başlıyorduk. İçimdeki o anlam veremediğim küçük heyecan git gide büyüyordu. Elbetteki arkadaşları özlemiştim. Konu Ece olunca bu iş özlemekten çıkıyordu. Akşam Özgür'ü arayıp bana gelmesini söyledim. Özgür herşeyimi bilirdi. Doğal olarak Ece'den de haberi vardı.

Bunları düşünürken kapı çalmıştı gelen büyük ihtimalle Özgürdü. Kapıyı açtığımda avukatımı beklemiyordum. Şaşkınlığımı fark eden avukat konuşmaya başlamıştı.

" Cihangir Bey habersiz geldiğim için kusura bakmayın ama acil."                 

"Bu kadar acil olabilecek  ne olabilir Murat Abi?" demiştim tek nefeste.

Adamı kapıda beklettiğimi fark edince derin nefes almıştım ve içeriye buyur etmiştim
"Abi ben çay koyayım bize." dedim mutfağa yönelerek
"Lüzum yok. Konu önemli vakit kaybetmemeliyiz." demişti oldukça düz bi sesle. Mutfaktan çıkıp avukatın karşısındaki koltuğa oturmuştum.
"Neymiş bu kadar acil olan anlat hele."
Çantasından bir takım dosya çıkarıp önüme koymuştu.
"Cihangir Bey "Sıfır Bir" dizisinin yapım şirketi size dava açmaya hazırlanıyor."
Avukatın dediği şeyle ayağa kalkmıştım.
" Hemde yüklü bir miktarda tazminat istiyorlar."
Ece
Denizliden döneli 1 hafta olmuştu. O süre zarfında sadece dinlenmiş ve kendimi yoğun set temposuna mental  olarak hazırlamaya çalıştım. Heyecanlıydım
Duşa girip biraz gevşemek istiyordum. Çıktığımda bu pek işe yaramamıştı. Saçlarımı kurutup salona inmiştim. Kahve için su koyduğumda telefonum çalmıştı. Sehpanın üzerindeki telefondan ekranı  okuduğumda "Annem" yazısını görmüştüm. Aklıma en son konuşmamız gelmişti.

FLASHBACK
Babam uyumuştu. Annem salonda kitap okuyordu. Bende fırsat bilip ikimize kahve yapmıştım. Önüne kahveyi koyduğumda anlamıştı ona bişeyler anlatacağımı. Elinden kitabı bırakıp bana dönmüştü.
"Ece kızım bişey mi oldu? Kahveler falan hayırdır?" demişti gülerek. Bende gülmüştüm.
"Anne nasıl desem biri var ama yok gibi bilmiyorum" Kaşları çatılmıştı. Aferim Ece çok güzel anlatıyorsun kızım devam.
" Nasıl var ama yok  o ne demek öyle?"  Boğazımı temizleyip devam ettim. Ona Cihangiri anlatmıştım. Kendimi onun yanında ne kadar özgür hissettiğimi, kokusunu duyunca kalbimin teklemesini, gülüşünü, dansımızı... Herşeyi, herşeyi anlatmıştım ona. Ona baktığımda gözleri dolmuştu. Hiç anlatmamıştım ona duygularımı.
" Kızım eğer bu sevgiye inancın tamsa peşinden koş. Ufak bir umut görürsen tut ve bırakma. Sonra başkaları senin hayallerini yaşamasın kızım." Buraya kadar herşey normal gibi dursada aslında hiç öyle değildi.
Yaşını ve fotoğraflarını gösterince bana kızmış. Benden büyük durduğunu daha yaşıtlarımla birlikleliklerimin olmasını istediğini söylemişti. En önemlisi birgün bu ilişki olursa asla onay vermeyeceğini de. Üzülmüştüm annem böyleydi işte. Herşeyi kendi kılıfına uydurmayı alışkanlık haline getirmişti.

FLASHBACK SON.
Açmayacaktım. Çok kırılmıştım ve o bunun farkına varana kadar da konuşmayacaktım onunla. Kararlıydım.  Kahve içmekten de vazgeçmiştim. Balkona çıkıp hafiften esen rüzgar karşı oturdum. Derin nefes alıp sigara içmek için  pakete yöneldim. Bir tanesini alıp yaktığımda derin bir nefes çekip dumanın havaya karışmasını izliyordum. Yarın güzel birgün olucaktı. Saat geç olmadan uyusam iyi olurdu. İzmariti balkondan aşağıya atıp içeriye yönelmiştim. Uyusam geçerdi. Yorgunlukla kendimi yatağa attığımda alarmı kurup gözlerimi kapattım.
Cihangir
Avukat bana olayları anlatınca delirmiştim. Kendileri beni diziden şutlamıştı. Ben genede hiçbir yasal yola  başvurmamış hatta ve hatta bu konu hakkında kimseyle konuşmamıştım bile. Onların şimdi hem suçlu hem güçlüyü oynamaları zoruma gidiyordu. Vekâletnameyi imzalayıp davayı avukatıma devretmiştim. Eğer duruşma salonuna gidersem kesinlikle olay çıkarıcaktım. Avukat gitmişti. Saat geç olmuştu yarın set olduğu şimdi kafam dank ediyodu. Uyumadan duşa girmiştim giyinip yatağa yattığımda başım çatlıcakmış gibi hissediyordum. Ağrı kesici alıp uyumak için yatağa geçmiştim.

Sabah alarm çalmadan uyandığımda kendime hayret edemeden duramamıştım. Ben ve erken uyanmak bu iki kelime yan yana gelmeyeli çok uzun zaman olmuştu.  Kahvaltı edip üzerimi giyinmek için dolabıma yönelince beyaz tişört ve koyu kot pantolon almıştım elime. Bunlar fena değildi. Üzerimi giyinip banyoya yöneldim saçlarımı yapmıştım. Parfüm sıkıp merdivenden deli danalar gibi üçer beşer inmiştim. Kapıyı kitleyip arabama yöneldim. Artık hazırdım derin nefes alıp verince arabayı çalıştırıp sete sürdüm.

Ece
  Sabah kalmıştım. Banyoda rutin işlerimi halledip kahvaltı yapmadan hazırlanmaya başladım. Üzerime giymek için elime aldığım Lacivert  pantolon ve beyaz kayık yaka bluzu giyip saçlarımı hafif dalga olsun  diye maşayla uçlarından geçmiştim. Makyajımı sade tutmaya özen göstermiştim. Boynuma ve parmaklarıma geçirdiğim takıları özenle seçmiştim. Kendimi evden nasıl attığımı hatırlamıyorum bile.

Şimdi de arabadaydı. Çocuklar gibi şendim. Sebebi belliydi. Sete vardığımda herkesle kucaklaşma dolusu sarılmalardan sonra rujumu tazelemek için ayna arıyordum.  Görünürde Cihangir yoktu. Rujumu tazelemiştim. Arkamı döndüğümde karşımdaydı. Dudağımı ısırmıştım. Gülümsemişti. Özlemiştim. Bende gülümsemiştim. Dudağını ısırmıştı.
" Yine yapmışmışsın işte."  demişti. Gözleri kısa süreliğine açıkta bıraktığım omuzlarıma kaymıştı.
" Ne yapmışım ki gene?" dedim gözlerimizi ayırmadan. Bana doğru  bir adım geldi bende bir adım geriye gitmiştim. Üzerime gelirdikçe bende geriliyordum. Kaçacak yerim kalmayınca iyice yaklaşmıştı bana.
" Öpemediğim omuzlarını açığa çıkarmışsın dedi sessizce. Nefesim kesilmişti.

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin