Sabah gözlerini zar zor araladı Ece. Üstü açılmıştı ama ensesinde düzenli aralıklarla hissettiği nefes ve belini sıkıca kavramış olan kollardan üşümüyordu. Yavaşça yüzünü Cihnagir'e döndüğünde nedensizce bir gülümseme belirmişti yüzünde. Uyurkenki görüntüsü ayıkkenki görüntüsüyle uyuşmuyordu. Uyurken her an ağlayacakmış gibi masum duruyordu. Kadının ince parmakları çenesinde gezintiye çıktı yavaşça. Eğilip oradan öptü. Uyanmasını istemiyordu çünkü Cihangir'in bu halini çoğu kez yakalayamiyordu. Dağılmış ve alnına düşmüş saçlarını sevmeye başaldı. Karnının üzerindeki eller kıpırmaya başlayınca gülümsemesi genişledi.
"Uyanman gerek sevgilim."
Cihangir çocuk gibi omuz silkti. Ece güldü. Koskoca adam uyanmamak için neler yapıyordu. Elini beline yerleştirip kendisine çekti.
"Hiç boşuna sığnaşma kalkıyorsun"
"Sen git ben gelmeyecem. "Azer Kurtuluş" olmaktan istifa ediyorum."
"'Sen unuttun galiba. Azer Kurtuluştan kurtuluş yook"
Gözlerini yavaşça açıp tebessüm etti Cihnagir. Burnunu sakince yanındaki mis kokulu kadının narin boynuna sürttü. Ece huylanıp geri çekilince boşlukta kalmanın verdiği garip hisle yerinden yavaşça doğruldu. Yan yana o kadar alışmıştı ki uyumaya, uyanmaya bir an onsuz bir sabahı düşünemedi.
Soğuk hava bıçak keser gibi kesiyordu insanın yüzünü. Buz gibi olan havada çekim yapmak herkes için çok zorlayıcı oluyordu. Üstelik bu alan ormanlıksa durum eziyete bile dönüşebiliyordu bazen. Cihangir kırmızı montuna iyice sokulurken,elindeki sigaranın bitmesini bekliyordu. Telefonuna bildirim gelince son kez derin nefes çekip izmariti yere attı. Ortak arkadaşları onu bir doğum günü partisine çağırıyorlardı. Başta kabul etmek istemesede Eceyle ne zamandır dışarıda vakit geçirmedikleri aklına geldi. Hava değişimi olurdu ikisi için. Geleceğini bildirip adresi istedi. Kısa sürede adresin bilgisi de gelince telefonu kapatıp Eceyle konuşmak için karavanına doğru yol aldı. Kapısından sevgilisinin ne yaptığına baktı. Hem şarkı mırıldanıp hem de senaryoya göz geziriyordu. Gülümsedi ve içeri geçti. Yanına oturup elini omuzuna attı ve yandan onu izlemeye başladı. Ece onu döndü kısa bir bakışmadan sonra tekrar senaryoya döndü.
"Söylecek bişeylerin varsa dinliyorum."
"Akşam dışarı mı çıksak? Ne dersind hem bizimkilerden birinin doğum günü eğlencesi var. Gidek mi?"
"Gidelim gidelim de akşama kadar sürer çekimler. Hem eli boş mu gidicez."
"Özgür halleder onu. Ne diyon gidelim mi?"
"Davete icab etmemek olmaz."
Ece'nin ciddi ciddi söylediklerinden sonra kısa bir sessizlik oldu. Sessizliği bölen yine Ece'nin kahkahalarıydı.
"Sultan Hanım benim ruhuma işlemiş"
"O zaman gidiyoruz."
"Gidiyoruz ama eve bırakacaksın beni hazırlanmak gerek"
Cihangir yanağından makas alıp karavandan çıktı. Çekimlerin erken bitmesi için elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştı.
Ece
Şansımıza çekimlerimiz erken bitmişti. El ele arabaya yürüyorduk. Hava çok soğuktu, bir an gitmekten vazgeçtip evimde kahvemi yudumlarken kitap okuma fikri belirdi kafamda. Hemen bu düşünceden vazgeçtim. Gerçekten dışarıya çıkmaya ihtiyacım vardı. Sessiz geçen bir yolculuğun ardından kendi evimin sokağına girdiğimde gülümsedim. Evimi özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi."1 saate kapında olurum."
Yanağından öpüp geri çekildim ve arabadan indim. Ben eve girene kadar izlemişti beni biliyordum. Eve girdiğimde gülümsedim, havasızlıktan bi hal olmuş evi havalandırdım önce. En son aldığım eşyaları bırakmak için girmiştim ve hala herşey aynı duruyordu. Odama çıkıp giyeceğim kıyafet bakındım. Sonra gözüme o gün aldığım kırmızı kıyafetin poşeti ilişti. Çıkarıp yatağa bıraktım. Vakit kaybetmeden banyoya girip kısa bir duş aldım. Saçlarım rol gereği sürekli kıvır kıvırdı. Bundan sıkılıp bu sefer düz yapmaya karar verdim. Ne ara çıktım ne ara giyindim panikten anlayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞARAP- Ecgir
FanfictionBu bir set arkası aşkın en naif halidir. Şarap geliyor.. İyi seyirler🍷