Yazar
Cihangir sese doğru dönmüştü. Bu kişi sevgili arkadaşı Uğur'dan başkası değildi. Ne zaman aldığını bilmediği nefesini verdi. Önünde döndü. Onun için sorun yoktu kimseden gizleyecek bişeyide. Karşıdaki kadına baktı, onunda aynı fikirde olmasını diledi.
" Ece iyi misin?" diye sordu. Zira kadının yüzü renk atmıştı. Nedenini anlayabiliyordu. Sorusunun cevabını almadığında içini bir nebze olsun rahatlatmak için konuşmasına devam etti.
" Söylemek istemezsen söylemeyiz. Sana bırakıyorum benim kimseden gizleyecek bişeyim yok." Ece biraz olsun rahatlamıştı. Karşısındaki adamın kendine olan güveni ona da güven vermişti. Gülümsedi bununla beraber Cihangir'in de gamzeleri belirmişti.
" Benimde gizleyecek bişeyim yok ama şimdi değil herşeyin bi zamanı var" Sakince söylediği cümlelerle beraber eli masadaki adamın ellerini bulunca ortamdaki saçma gerginlik de son bulmuştu. Uğur masalarına doğru gelirken telefonu çalmış ve onlara bu konuşmayı yapabilmeleri için zaman kazandırmıştı.Uğur Allah'tan ikili ile ilgili herhangi bir imâda bulunmamıştı. Ece hala stresliydi. Nedenini bilmiyordu. Ama tüm acısını dudaklarından çıkarması Cihangir"e eziyet ediyordu. Masanın altından karşındaki kadının ayağına vurdu ufaktan. Uğur bişeyler anlatıyordu ama Cihangir sadece Ece'nin dudaklarını kemirmesine odaklıydı. Ayağındaki temasla kemirmeyi bırakan Ece karşıdaki adama ne dercesine baktı. Sonrada devam etti. Telefonuna gelen mesaja baktığında yüzü kızarmıştı. Hemen yaptığı şeyi bırakıp yanındaki kız çocuğuyla uğraşmaya başladı. Telefonu çalan Cihangir arkadaşından izin alarak çıkışa yöneldi. Arayan yengesiydi. Adana'dan dönmüştü. Hatta kızını almaya geliyordu. Mekan tarifinden sonra hızlıca döndü masaya. Oturduğunda açıklama bekleyen sevgilisine bakıp konuştu.
" Annesi güzelimi almaya gelicekmiş" Şaşırmıştı Ece. Bu kadar erken dönmesini beklemiyordu.
" Bu kadar çabuk mu?" dudak büzdü çocuk gibi. Uğur sete geçmek için ayaklandığında Cihangir'de onunla beraber kalkmıştı. Sonunda Uğur gitmişti. Tekrar baş başa kalmanın rahatlıyla oturduğu sandalyeye yayıldı. Karşında çok sevdiği kadına dikmişti gözlerini. Ece'nin de ondan farkı yoktu. Gülüştüler. Şimdi sadece yengesinin gelmesini bekliyorlardı.Ece
Üzüle üzüle ayrılmıştım Filiz'den. Anneside gidene kadar sürekli teşekkür etmişti. Ne iyi kadındı. Cihangir' le beraber arabaya geçmiştik. Hava esiyodu üşümüştüm. Bunu fark etmiş olmalı ki arabanın üst cebinden kazak alıp elime verdi.
"Al bunu giy daha az üşürsün. Evine gidecek vaktimiz kalmadı. Gidene kadar idare edersin." Kot ceketimi çıkarıp büstiyerimin üzerine geçirmiştim hemen. Üzerime bol gelen bakıp güldüm. Yakasını burnuma getirip kokladım. Cihangir' in gülme sesleri doldu kulaklarıma.
" Bağımlılık yapar dikkat" Beraber gülmüştük.
" Üstüm başım sen koktun"
" Bundan sonra böyle alış bence" Araba sürerken bende onu inceliyorudum. Yan profilden bile bir insan nasıl bu kadar yakışıklı olmayı beceriyordu. Alnına dökülen sarı saçlarına uzandım. Ellerim biraz orada oyalandıktan sonra gülmeden bile belirgin olan gamzelerine ve elmacık kemiklerine uzandı.
" Gülsene"
İkiletmeden gülmeye başladı. Baş parmağımı yanağında beliren çukurda gezindirdim. Uzanıp öptüm sonra. Dudaklarım uzun süre kaldı gamzesinde. Geri çekilince konuşmaya başladı.
" Ölümüm elinden olmazsa bende bişey bilmiyorum"
" Ya niye öyle diyorsun be Allah korusun" Bu hallerimize gülmüştüm. Uzun zaman olmuştu böyle hissetmeyeli. Bulutların üstünde gibi hafif.Sete varmıştık. Araban inmeden kolumda bir el hissetmiştim.
" Hayrola öpmek yok mu?" Kolumdan tutan eli yavaşça ellerime inip parmaklarımızı birleştirdi. Bu hareketiyle içim ısınmıştı. Yaklaşıp öptüm onu. Boşta kalan eli saçlarımı bulmuştu yine. Çok seviyordu anlaşılan saçlarımı.
" Kimseye bişey çaktırmak yok söylemek yok. Unutma herşeyin bir zamanı var"
Söylediklerimi kafa sallayarak sessice onaylıyordu.
" İnelim madem" Ellerimi istemeye istemeye geri çektim ve ilk inen ben oldum. Hızla bizimkilerin yanına karavana girmiştim. Allahtan bişey çakmamışlardı. Herşey olması gerektiği gibiydi. Elime yarınki bölümün senaryosunu vermişlerdi. Sahneleri okumaya başlamıştım. Azerle Karacanın sahnesini görünce dudaklarımı ısırıp telefona uzandım
Gönderilen: Cihangir
7. bölümün seneryosuna bakmadıysan bak. Süprizli..
Tuş kilidini kapatıp okumaya başladım. Böyle bir sahneyi beklemiyordum. Mesaj sesiyle telefona baktım
Gönderen: Cihangir
" Oo AzKar en sevdiğim;)
Gülüp senaryoyu okumaya devam ettim baya eğlenceliydi.Cihangir'in "Azer Kurtuluş" karakterinin hakkını ne kadar iyi verdiğini düşündüm. Çoğu sahnesi çekilirken onu izlemiştim. Her seferinde hayran kalmıştım. Zaten sahnelerde farklı bir havaya giriyordu. Düşüncelerim Boncuk ablanın sesiyle bölünmüştü.
"Kız ne öyle leyla leyla gülüyorsun hayırdır?" Dışardan bakınca böyle mi duruyordum cidden. Güldüm o ise tepemde dikilip cevap bekliyordu.
"Ay abla ne leylası dalmışım hiç öyle"
Bakışları hiç inanmıyormuş gibi değildi. Kolumdan çekiştirmeye başladı.
"Kalk bizimkilerin yanına gidelim Kubilay birşeyler anlatıyor gene"
"Kubi çok konuşuyo gitmeyelim "
" Gelmezsen leyla diye bağırırım "
"Ya abla yok öyle bişey ne leylası"
Karavanın kapısından çıkıp bağırmaya başladı.
"Leyla! Leyla!Leyla!"
Tüm set leyla diye çınlıyordu. Arkasından koşmaya başladım. Aras'ın karavanına girmişti. Hala leyla diye bağırıyordu. Gülmekten bişey yapamıyordum. Herkes içerdeydi. Cihangir'de dahil.. Aras sordu
" Ne leylası be ne oluyor" Boncuk abla nefes nefese anlatmaya başladı. Cihangirle göz göze gelip güldük.
" Şimdi ben bunun karavanına girdim bizimki leyla leyla gülüyordu. İki saat zar zor dünyaya döndürdüm valla."
Herkes bana gülmeye başladı. Eminim ki yüzüm domates olmuştu. Cihangir'e baktım kahkahalar atıyordu. Ellerimle yüzümü kapatıp uzaklaştım. Halime gülmeden edemedim. Durup soğuk havanın yanan yanaklarıma etki etmesini bekledim. Gözlerimi kapatıp vücudumun gevşemesine izin verdim.
Ancak belime sarılan yapıllı kollar buna izin vermemişti. Kokusundan kim olduğunu anlamıştım. Daha çok sığnaştım ona. Saçlarıma ufak öpücükler konduruyordu.
" Demek leyla oldun ha".Ufak kahkahası kulaklarımı doldururken güldüm.
" Sayende adımız leylaya çıktı mutlu musun"
İç çekmişti.
" Çook" Gülümsedim. Yüzüne döndüm sonra. Karnımda olan elleri şimdi de belimdeydi. Yüzünü incelemeye başladım. Soğuktan dudakları ve burnum kızarmıştı biraz. Alınlarımızı birbirine yasladı.
"Şimdi seni burda öpsem ne yapabilirsin ki"
"Öptürmem ki biri görür. Hem sen onu boşver bizim kızlar akşam yemeğe bekliyorlar bakarız dedim. Sana danışmadan söz vermek istemedim. Sen söyle ne yapıyım?"
Gözlerini havaya dikti. Sanırım düşünüyordu. Yüzüne baktım gitmemi istemiyor gibiydi.
" Yani senin arkadaşların. Kız üstelik demi." Kız kelimesini bastıra bastıra söylemişti. Güldüm.
" Evet sadece "kız". Bişey olmaz sonuçta tanıyorum hepsini"
Kaşları çatılmıştı. Yere bakıp konuştu.
" Ama ben tanımıyorum."
Çıkışması hoşuma gitmemişti.
"İyi Cihangir gitmem bu kadar sorun yaratma". Bende çıkışınca yüzüme baktı çatılan kaşları düz bi hale gelmişti. Gitmek için yeltendiğimde kolumdan çekiştirip bizi burun buruna getirdi.
" Tamam demedim bişey. Celallenme hemen." Yumuşak ses tonu bütün sinirimi yok etmişti. Söylemiştim bu adamın üzerimde etkisi büyüktü..
Kolumu kurtardıktan sonra hiçbişey demeden gitmek istemiştim. Gene koala gibi yapıştı koluma. Gülmeye başladım.
" E hani öpücük" Zaten yakındık bende uzanıp gamzesini öptüm.
" Kız bu ne ilkokulda mıyız?"
"Ya biri görecek Cihangir"
" İyi sen öpmezsen ben öperim"
Dudaklarımın üzerinde hissettiğim baskı soğukta kalan bedenimi biraz olsun teselli etmişti. Dudaklarımı aralayıp karşılık verdim. Ellerini yavaşca belime indirdi. İstemeye istemeye geri çekildim. Beni öylece bırakıp gitmişti. Ellerini ceplerine koyup keyifli keyfli gülen adama baktım öylece. Söyleyin şimdi bana ben nasıl Leyla olmayayım şimdi..Akşam kızların muhabbeti sarmamıştı ya da kafam orda değildi bilemiyorum erkenden çıktım yemek yediğimiz yerden. Bir taksi durdurup bindim saat daha erkendi. Cihangir arada mesaj atıyordu çok sıkmak istemiyordu anlayabiliyordum. Eve döndüğümü mesaj atıp dışarı izlemeye başladım. Takside çalan şarkıyla gülümsemiştim. Biraz yürümek için eve varmadan indim taksiden. Topuk sesleri sessiz sokakta yankı yapıyordu. Montuma daha çok sarılıp şarkı söylemeye başladım. Evin önünde vardığımda arabaya yaslanmış halde duran bir Cihangir beklemiyordum. Gözlerini üzerimden bir saniye bile çekmeden derin nefes aldı sigarasından. Hızlı hızlı yürüyüp yanına gittim. Gülümsüyordum benden farksızdı.
"Sen nerden bil-"
"Biliyorum işte sorma nerden olduğunu." Ellerimi soğuktan kızaran yanaklarına koydum. Gamzelerini sevmeye başladım.
" Üşümüşsün" Naif çıkan sesime ben bile şaşırmıştım. Beni kendine çekip sarılmasıyla boynuna gömdüm yüzümü. Sonrada ufak ufak öpmeye başladım. Elleri daha sıkılaşmıştı belimde.
" Şimdi ısındım"
Geri çektim kendimi ellerimi gamzeli yanaklarına koyup öpmeye başladım. Anında karşılık vermesi ile ne demin hissettiğim soğukluk kalmıştı ne de tüm gecenin yorgunluğu. İşte o an takside çalan şarkı belirdi hafızamda."Ah İstanbul İstanbul olalı"
Hiç görmedi böyle keder
Geberiyorum aşkından
Kalmadı bende gururdan eser⚘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞARAP- Ecgir
FanfictionBu bir set arkası aşkın en naif halidir. Şarap geliyor.. İyi seyirler🍷