《10》

2.6K 137 29
                                    

Ece
Sabah uyandığımda Cihnagir yanımda yoktu. Kaşlarımı çatıp doğruldum komodine uzandığımda elime kağıt parçası ilişti.
" Günaydın Güzelim sabah ufak bir işim çıktı acilen gitmek zorunda kaldım. Mükkemel uyku için binlerce kez teşekkür ederim sana. Seni seviyorum."  Okuduğumda yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Hatta sırıtılış desem yeriydi. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim günlük rutinlerimi halledip dolabıma yöneldim. Kıyafetlerimi seçip yatağa bıraktım. Gözümün önüne dün geceki  yaşadıklardıklarımız geldi. Dudağımı ısırdım daha ileri gitmek istemiş miydik? Ya da birgün böyle birşey yaşasak neler olurdu kim bilir. Kurtulmak için başımı salladım.

Üzerimi giyinip makyaj masasına yöneldim. Saçlarımı geriye doğru attığımda elim dün Cihangir'in öptüğü yerlere gitti. Gülümsedim ve makyajımı yaptım. Kapıyı iyice kitlediğimden emin olduktan sonra arabaya bindim ve hızlıca sete sürdüm çünkü bugün AzKar sahnesi çekicektik. Heyecanlıydım ilk defa Cihangir'le karşılıklı oynayacaktık. Varmadan nerde olduğunu öğrenmek için aradım,açmıyordu. Bidaha aradım gene açmamıştı. Arabayı park edip indiğimde arabasına rastladım. Setteydi. Neler oluyordu anlam verememiştim.

Bizimkilerin yanına vardığımda kapıda duran Kubilay'la muhabbet ettim biraz. Makyaj için beni çağırdıklarında elimdeki kahveyi Kubilay'a verip karavana girdim. Karavanda Cihangir'in de makyajı yapılıyordu. Biraz durup bakınca sanki dün gece dayak yemiş gibi duruyordu. Haline güldüm. Aynada güldüğümü görünce varla yok arası gülümsedi. Makyajını yapan kadın kızınce yine ciddileşti. Kahkaha attım. Makyajı bitince bişey demeden çıkıp gitti. Hala hallerine anlam veremiyordum. Benim ve diğerlerinin makyaji bitene kadar karavanda beklemiştim. Cihangir ne mesaj atmıştı ne de uğramıştı yanıma. Moralim bozulmuştu. Az sonra sahnemizi çekmeye başlayacaklardı. Karavandan çıkıp beklemeye başladım. İsmimiz anons edildiğinde herkes yerine geçmek için hareketlenmişti. Cihangir arabaya geçerken bende eve girdim. Yüzüme son rötüşlar yapıldı ve yönetmenin sesini duymamla sahnemiz başladı. Kutay ve Karacanın sahnesi bittikten sonra üzerimi alalacele değiştirip son kaldığımız yere geçtim. Sonunda arabaya geçtiğimde Azer'in değil Cihangir'in buz gibi gözleriyle karşılaştım. Konuşması Azer için fazla soğuktu. "Kestik" lafını duyunca benden önce Cihangir indi arabadan. Herkes mönitöre ilerlerken ben Cihangir'in peşinden gittim. Herif beni umursamıyordu ve bu benim canımı sıkmaya başlamıştı. Kolundan tutup önden çekiştirmeye başladım. Tek kelime etmeden arkamdan sürükleniyordu. Kolunu bırakıp yüzüne döndüm. Olabildiğince sesimin tonunu sakin çıkmasını sağlayarak konuştum.
"Senin neyin var." Ellerini ceplerine sokup buz gibi gözleriyle baktı yüzüme.
"Hiçbişeyim yok" Ellerimi önümde birleştirip sinirle güldüm.
"Dalga mı geçiyorsun benimle Cihangir. Çocuk mu var karşında"
Sona doğru sesimi kontrol edemeyip bağırmıştım. İki eliyle omuzlarımı tuttuğunda yakıma geldi.
"Sakinleş. Konuşmamız gerek"
"Tamam konuşalım ama önce niye böyle davrandığını söyle"
Derin nefes alıp omuzlarımdaki ellerini serbest bıraktı. Yüzüme bakamıyordu.
"Biliyorum bu yola girerken çok büyük sözler verdim sana. Elini bırakmam dedim sende inandın bana güvendin. Ama ben fark ettim ki o sözler sadece anlık bir cesaretle söylendi. Ben.. ben seni sevdiğimi sandım. Ama değilmiş geldi geçti işte. Bundan sonra görüşmesek daha iyi ikimiz içinde. Sen iyi bir kadınsın ve sevgini seni seven adamlara ver bana değil.."
Mideme yumruk yemiş gibi hissediyordum. Acıyla buruşturdum yüzümü. İki adım uzaklaştım ondan. Hala yüzüme bakmaması iyice sinirimi bozuyordu. Hiçbirşey demeden yanından geçip gittim öylece. Bacaklarımın beni karavana kadar taşıyabilmesi için dualar ediyordum. Karavanın yanına yaklaştığımda elimi kapısına yasladım. Başımı eğip derin nefesler almaya başladım. İçimden bir gram bile ağlama isteği gelmemesi normal miydi? Ya da açık havada boğulmak, peki bu normal miydi?
Yazar
O gün ilk defa oyunculuğuna bu denli ihtiyaç duymuştu Cihangir. İçi yana yana söylediği sözlerden sonra sevdiği kadının öylece çekip gitmesine izin vermişti. Zaten durdurmaya çalışsa kaç yazardı. Acıyla yere çöktü ve gözlerini kapattı. Göğüsündeki ciğerler nefes almayı mı unutmuştu birden çünkü nefesi tıkanıyordu. Tek elini yumruk yapıp yere geçirdi. Eli acımıştı elbetteki içindeki acının yanında hiç kalıyordu. Bunu yapmak zorundaydı. Kendinden geçmişti ama sevdiği kadının tıpkı onun gibi bu günlere kolayca gelmediğini biliyordu. Herşeyi mahvedemezdi.

Ece ile olan çekimleri bitmişti. Ece sanki hiçbirşey olmamış gibi davranıyordu. Tıpkı Cihnagir gibi o da oyunculuğunu profesiyonelce kullanmayı başarıyordu. Cihangir'i görmezden geliyordu bunu yaparken o kadar canı acıyordu ki. Ama yapamazdı yaşanmış o kadar güzel şeyi" heves" diye bir adama güçsüz görünemezdi. Çekimleri biter bitmez hızlıca arabasına binip uzaklaştı ordan. Heryer dar gelmeye başlamıştı. Eve gitmek istemiyordu. Onun yerine arkadaşı İlayda'ya gitti.
(Bu İlayda Eceyle birlikte yılbaşında fotoğraf atan kız)
Cihangir ondan farksızdı. Şimdiden iki paket sigarayı devirmişti bile. Ne yapacağını bilmiyordu. Bildiği tek şey  boşluğa düşmüş olmasıydı. Bedenindeki acıyı tarif edemiyordu. Oysaki dün gece ne kadar güzeldi. Son geceleri olduğunu bilse daha çok öperdi sevdiği kadını. Daha çok sarılırdı ona. Daha çok çekerdi içine kokusunu. O sözlerden sonra bunları yapmak artık hayal gibi geliyordu ona. Şimdiden özlemişti onu.

Ece İlayda'nın dizine yatıp bugün olanları anlatıyordu. Bedeni yorgun düşmüştü yaşanmışlıklardan.
"Ya ben bir türlü konduramıyorum ona"
Arkadaşının bu denli canını yakan ve duygularını hiçe sayan adamı savunması sinirlenmesini sağlamıştı. Hızla kalktı yerinden.
"Allah aşkına savunma şunu. Ne demek konduramıyorum. Babanın oğlu mu bu delirtme beni!" Sinirden tüm vücudu kasılıyordu.
"Duşa girebilir miyim gevşemem lazım."  İlayda tüm sevecenliğiyle gülümsedi arkadaşına.
" Tabiki benim kıyafetlerim sana olur onlardan giyersin. Hatta bende kal bir süre. Gözümün önünde olmuş olursun en azından"  Ece o an ne kadar güzel bir dostu olduğunu fark edip güldü. Ve hızla banyoya ilerledi. Soğuk suyla buluşan bedeni ilk önce irkilsede sonra alıştı. Belli etmesede aklından bir türlü çıkmıyordu. Söylediği sözler o kadar can alıcıydı ki. Düşünmekten başına ağrı girmişti. Çok oyalanmadan banyodan çıktı. Yataktaki kıyafetleri görünce gülümsedi. Arkadaşı iyi olsun diye elinden geleni yapıyordu. Saçlarını kurulayıp odadaki pencereye yöneldi. Sigarasıni yakıp tüm güzel anıları hatırladı. Dün gece neler yaşadıklarıda. Yine nefes alamaz oldu. Kendine kızdı sonra. Hevesti işte gelip geçmişti. O da öyle davranmalıydı. Hiçbirşey olmamış gibi..
Sigarası bittiğinde yatağa girdi. Zaten yorgun olan göz kapakları kendiliğden kapandı. Sabahına herşeyin geçmesini diledi. Kalbindeki acının geçmesini diledi en çokta.

Cihangir evde zil zurna sarhoştu. Özgür ve birkaç arkadaşını çağırıp masa kurmuştu. Fonda hep olduğu gibi Azer Bülbül vardı. Cihangir dışında herkes ayıktı. Geçsin istiyordu, kalbindeki acı geçsin. Nefes almak istiyordu. Yanındaki Özgür'e döndü
" Lan varya ben it herifin tekiyim." Kafa sallaya sallaya masadakilere döndü.
"Oğlum size diyom aloo." Elini göğüsüne vura vura konuştu.
" Çok acıyor lan buram. Özgür oğlum geçmiyor. Burası acıyor lan. Nefes alamıyorum." Masadaki herkes güldü.
Özgür omuzuna vurdu birkaç kere.
"Geçmiş olsun kardeşim aşık olmuşsun sen."
Yayık yayık güldü Cihangir
"Aşık oldum lan ben"
"Oldun kardeşim, oldun"

Sabahına gözlerini koltukça açmayı beklemiyordu. Son dün gece yarım yamalak yaşananlar belirdi hafızasında. Ellerini şakaklarına koyup ovuşturdu, başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Üzerindeki ağır alkol kokusuyla insan içine çıkamazdı. Kısa bir duşun ardından hiçbirşey yemeden bindi arabasına. Sigarasından son nefesi çekip izmaritini yola bıraktı. Sete vardığında karşısında beklemediği bir manzara ile karşılaştı. Ece herzamankinden daha neşeliydi. Hararetli hararetli bişeyler anlatıyordu. Kafasını direksiyona yaslayıp izledi onu bir süre. Kendisine bir daha böyle gülmeyeceğini hatırladığında kalbindeki acı yine baş göstermişti. Daha fazla dayanamayıp arabadan indi. Gelen sesle arkadasını dönen Ece onu görünce tüm gülümsemesi soldu ve karavana girdi. Cihangir artık buna alışmalıydı. Yüzüne sahte bir gülümseme sunup girdi arkadaşlarının yanına. Akşamdan kalma olduğundan hala başı ağrıyordu. Hiçkimseyi çekecek hali yoktu. Kendi karavanına gidip sahnelerine göz gezdirdi.

Erken bölüm attım farkındaysanız şuan tivitteyim Azkar için tt çalışması var.  Sonraki bölüm Allaha emanet kxkdkdjdjdjd yinede çok bekletmem diye düşünüyorum. Sizleri seviyorum bays💕

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin