《16》

3.1K 137 45
                                    

Satır arası yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.
Ece
Bu sabah boynumun keskin ağrısıyla uyandım. Gözlerim ifadesizce tavanı izlerken yana bakma çabamla ağzımdan ufak bir ilinti kaçtı. Ellerimle Cihangir'in kolunu yavaşça boynumun altından aldım. Bu işlem o kadar acı vericiydi ki çenemi sıkmaktan tüm dişlerimi kırmak üzereydim. Boynum yumuşacık yastığa kavuşunca gevşedi ama hala omurgamdaki acı başımı hareket ettirmeye çalıştıkça fazlalaşıyordu. Yavaşca yerimden doğrulup yatakta oturur pozisyona geldim. Parmaklarımla boynumu ovuşturdum. Bunu yapmam elbetteki tüm acıyı yok etmemişti. Çekmecelerden krem aramaya koyuldum. Başımın ucundaki komodinde yoktu. Bu adam ne biçim sporcuydu böyle,hiç mi kas ağrısı olmamıştı?
Ellerimi belime koyup onu izledim. Kolunu kurtardıkdan sonra arkasını dönüp uyumaya devam etmişti. Sinirle ofladım. Boynumun ağrısı şuan bana hiç yardımcı olmuyordu. Aklıma sıcak suyun gevşetebileceği geldi. Odanın diğer köşesinde bulunan çantaya yürürken ayağıma takılan halıyla yeri boyladım. Başımı zar zor kaldırıp Cihangir'e baktım, yine uyanmamıştı. Bu nasıl bir uykuydu böyle top patlasa uyanmaz cinsinden olsa gerek. Kendimi toplayıp ayağa kalktım. Şimdi hem bacağım hem boynum ağrıyordu. Çantadan birkaç parça kıyafet alıp banyoya girdim. Duşta sıcak suyla biraz daha masaj yaptım. Daha iyi olduğunu hissedebiliyordum,çünkü artık başımı sağa sola yatırdığımda ağrısı sabahki kadar değildi. Üzerimi banyoda giyindim. Saçlarım ıslak kalmıştı arayıp bulduğum saç kurutama makinesiyle saçlarımı kuruttum. Şuan Cihangir'in uykusu umrumda değildi hem artık uyanması gerekiyordu. İşlerimi bitirip çıktığımda Cihangir yatakta değildi. İçimi yine korku kaplamıştı. Hızla odadan çıkıp merdivenleri üçer beşer indim. Etrafta gözükmüyordü, mutfakta da yoktu. Ellerim titremeye başlamıştı.
Yine mi aynı şeyi yapacaktı?

"Cihangir,Cihangir nerdesin?"

İsmini seslenmemle balkon kapısının sesini duyup oraya döndüm. Kapıdan kafasını çıkarıp bana baktı ve  gülümsedi,telefonla konuşuyordu. Ellerimi göğüsüme koyup derin nefesler almaya başladım. Aklıma o sabah gelince tüylerim diken diken olup ürpermiştim. Bunun korkusu bile bana bir ömür yeterdi. Mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım. Cihangir'in kimle konuştuğunu merak etmedim değil ama zaten kendisi gelince anlatır diye düşüp üstelemedim. Sonunda mutfak kapısından merdivenlere gittiğini görünce yine bişey demedim. Ben sessizce yaptığım işe devam ederken bir süre sonra o gelmişti. Masaya geçip telefonuyla mesaj yazmaya başladı. Hala konuşmuyorduk bu canımı sıkmaya başlamıştı. Kendi bardağıma ve onun bardağın çay doldurup karşısına geçtim.

"Ne konuştun diye sormayacak mısın?"

Beklediğim soruyu duyunca gülümsedim.

"Ben sormadan anlatırsın diye düşündüm. Çünkü en son birbirimizden birşeyler saklamaya çalıştığımızda sonuçları ağır olmuştu. Hatırlarsan."

Çayından bir yudum alıp devam etti.

"Hemen de laf sok zaten. Neyse neyse anlatayım. Önceki yapım şirketi bana dava açmıştı tazminat davası. Hemde baya yüksek bir rakamla."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı, bunu beklemiyordum.

"Güya ben diziden ayrılama sebebini kamuoyuna açmışım bilmem ne. Yani bende tam sebep nedir bilmiyorum açıkçası."

Kaşlarımı çatıp alayla güldüm. Bu hareketimle o da güldü.

"Bak, aklı olan herkese ters geliyor. Sabah arayan da avukattı, vekâletnameyi ona verdim de dava bugün sonuca varacakmış. Muhtemel biz alacakmışız."

"Para?"

"Alırsak Çocuk Esirgeme'ye isimsiz  bağışlayacam. Onların tek kuruşu boğazımdan geçmez bundan sonra"

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin