《25》

2.3K 129 25
                                    

Keyifli okumalar diliyorum hepinize💙 Yorumlarda buluşalım 🌼
Nasıl bir işin içine sürüklendiğimi bilmeden giriyordum bu yola. Kafamın içinde milyonlarca ses. Tedirginlik sarıyor tüm bedenimi sonrasında büyük bir pişmanlık ve ben nefes alamayacak hale geliyorum yatakta bilmem kaçıncı kez dönerken. Yanımda olanlardan haberdar olmayan bir adam yatıyor. Ona söylemek istiyorum herşeyi, alelacele uyandırıp anlatmak istiyorum. Cesaretimi sorguluyorum sonra, boyumu aşacak bir şey değildi.
Henüz.
En son bomboş tavanı izlerken buluyorum kendimi. Cihangir tarafından bir kıpırtı hissediyorum. Kaşları çatılmış ve sorgular bir ifade ile bana bakmaya başladı.

"Senin neyin var Allah aşkına?"

O an söylemek geldi içimden, kurtulmak istiyordum çünkü.

"Uyku tutmadı. Rahatsız mı ettim?"

Elleriyle gözlerini ovuşturdu. Az önce doğrulduğu yere geri yattı.

"Uymayacağını bilseydim başka şeyler yapardık."

İma dolu cümleleri beni gülümsemişti. Ona döndüm, kaybetme korkusu sarmıştı içimi. Ellerim istemsizce yüzünde gezindi. Gözyaşım yanağımdan süzüldüğünü yeni yeni fark ediyordum, ne garipti.

"Sen iyi değilsin."

İkimizde yerimizden doğrulduk. Yarın çok yoğun bir gün bekliyordu bizi, saat kaçtı habersizdim. Kendimi kalp atışlarını dinlerken bulmak o kadar rahatlatıcıydı ki, yaz ortasına ılık rüzgârla burnuma gelen tuz kokusunu anımsadım. Ama öyle değildi işte, onun kokusuydu bu.
°•°•°
Gözlerini açmakta zorlandı genç kadın. İlaç içse bile faydasını zar zor görebileceği baş ağrısı vardı. Çift kişilik yatağın sol tarafı boştu. Banyodaki aynadan bakmaya başladı yansımasına. İki günde ne kadar çok değişmişti. Hasta gibi gözüküyordu ama değildi. İçi içini yiyordu, Hakan onu rahatsız etmiyor olabilirdi ama bu etmeyeceği anlamına da gelmiyordu. Sessizce inerken merdivenlerden, mutfaktan yükselen arabesk müzik yüzünün gülmesine, müziğe eşlik eden erkek sesi ise gülüşünü genişletmesine sebep olmuştu. Cihangir beline dolanan eller ile gülümsedi ve yaptığı işi bırakarak genç kadına döndü. Elleri temiz olmadığından havaya kaldırdı ve alnından öptü. Bu anların mahvolması demek Ece'nin bitmesi demekti. Yutkundu bulduğu yerde. Durgunluğu bariz belliydi Ece'nin. Cihangir ile mutfaktan ayrılıp hazırladığı kahvaltı masasına oturdular birlikte.

"Ece dünde bir şey söylemedin, ağlayıp durdun. Ses etmedim ama neler oluyor?"

Yalan söyleyemeyi beceremeyen bir kadındı o ama şuan profesyonel olmalıydı. Anlardı çünkü Cihangir bunu biliyordu. Gülümsedi önce elindekin çatalı tabağına bıraktı.

"Bir şeyim yok sadece daraldım biraz."

Dudak büzüp kafa salladı karşısındaki adam. Yapamamıştı işte, Cihangir kuşkulanmıştı. Durumu toparlaması ve şu Hakan denen herif ile konuşması gerekiyordu hemde en acilinden.

"İşimiz erken biterse birlikte vakit geçiririz. Olmaz mı?"

"Olur sen nasıl istersen."

Ece keyiflenip kahvaltısında devam etti.
•°•
"Cihangir vakit geçirelim derken bunu mu kast etmiştik?"

Kafamı kaldırıp koskoca 'ADİDAS' yazısına baktım.

"Bir kaç parça bişey alıp çıkıcaz söz."

Ellerimden sürükleyerek mağazaya girdik birlikte. Etrafta sanki her daim spor yapan insanlar vardı. Doğdukları andan itibaren spor yapmaya başlamış gibi bi'halleri vardı. Cihangir reyon reyon gezerken bende baktım. Ama hiçbiri ilgimi çekmedi. Spor yapmıyordum bayadır, buna ihtiyacım yok gibime geliyordu. Elime gri bir crop alıp mağazadaki aynalardan üzerime tuttum. Belkide bunu almalıydım, bilemiyorum. Sonra biri arkadan üzerime elimdekinin siyah olanını üzerime tutmaya başladı. Ayna gördüğüm adam korkumu kat be kat arttırken etrafıma bakındım.

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin