《14》

2.5K 127 24
                                    

Yazar
Yatakta öylece uyuyan adama baktı Ece. Hiçbirşeyden habersiz uyuyordu. Ama aslında o da biliyordu sabaha yalnız uyanacağını. Kapıdan seyretti onu son kez. Yanına gitmeye korkuyordu. Uyuyan bir adamdan korkuyordu. Gitmeden üzerini örtmüştü, ateşini de kontrol etmişti. Herşey normale dönmüştü. Artık ona da ihtiyaç yoktu. Sabah güneşi henüz kendini yeni yeni belli etmeye başlamıştı. Ne kadar erken gitseydi o kadar kolay olurdu gitmek. Kapısını kapatıp sessizce aşağıya indi. Koltuktaki battaniyeyi topladı. Masadaki bardakları aldı. Sonra montunu giyip çıktı. Yol boyunca düşündü.

Şimdi ne olacaktı?

Histerik bir gülümseme belirdi yüzünde. Hiçbirşey olacağı yoktu. Herşey aynıydı. Mesela bu sabah hatırlamıştı sessizce terk edilişini tekrar. Sırf bu yüzden bile öfkeliydi ona. Sonra dün gece hiç kâbus görmediğini de hatırladı. Son bir ayın en güzel uykusunu çekmişti. Bedeni bile farklı tepkiler veriyordu. Çok geç uyumuştu, çokta erken uyanmıştı. Ama zerre yorgunluk belirtisi yoktu.

Yeniden evine geldiğinde iç çekti. Saat daha erkendi ama uyumak istemedi. Duş almak için odasındaki banyoya yöneldi. Giyeceği kıyafetleri özenle seçti. Hem bugün iyi hissediyordu hemde 3. sezon anlaşmasını imzalamak adına yapım şirketine gidecekti. Banyoda işlerini halledip çıktı. Önceden hazırladığı kıyafetlerini giydi. Saçlarını özenle yapıp makyaj yaptı. Aynada kendine baktığında yabancı hissetmişti. Uzun zamandır böyle iyi hissetmemişti. Bunun sebebi uyku değildi. Sevdiği adamın kollarındaki şefkatti. Farkındaydı.

Genç adam uyandığında sevdiği kadının gerçekten de gitmiş olabileceğini düşünmüyordu. Gözlerini açmadan çift kişilik yatağın sol kısmını kontrol etti. Elleri buz gibi çarşafları bulunca irkilerek gözlerini açtı. Yavaşça doğrularak yataktan kalktı. Yine herşey eskisi gibi olmuştu. Ama dün gece ondan nefret etmediğini söylemişti ona. Gülümsedi. Belkide herşeyi anlatmalıydı. Artık verilen emirlerden bıkmıştı. Omuzları bu yükü taşıyamaz olmuştu. Sıkıntıyla ofladı. Evet ona çok kızacaktı biliyordu ama hayatı ondan habersiz kontrol ediliyordu. Dünkü kadar berbat hissetmiyordu belkide ama hala yutkunamıyordu ve ışığa bile bakamayacak kadar baş ağrıları vardı.

"Hasta olmaktan nefret ediyorum anasını satayım"

Kalıp banyoda yüzünü yıkadı. Ayna kendine baktı. Omuzları düşmüştü, yüzü olduğundan daha solgun gözüküyordu. İşlerini halledip üzerine düşünmeden birşeyler giyinip çıktı. Zaten geç kalmıştı. Son zamanlarda sürekli geç kaldığından insanlar artık onun kapris yaptığını düşünüyorlardı. Hâlbuki kapris yapmaktan nefret ederdi,  yapanlardan da.

Karşısındaki kahkaha atan kadından gözünü alamıyordu bir türlü. Evet etrafındakiler bişeyler anlatıyor olabilirdi ama duyduğu tek şey şen kahkahalardı. Gerisi birer uğultudan ibaretti. Etrafındakilere hiçbir şey demeyip  uzaklaştı. Doğruca kız grubunun ortasına daldı.

"Kızlar napıyorsunuz bakalım"

Birkaç set çalışanı Cihangiri görünce sığnaşmaya çalıştılar. Tüm sohbeti bitirip ona soru sormaya başladılar.

"Ya sizin sevgiliniz filan kızmıyor mu böyle "

Cihangir başını eğdi ve sırıttı.

"Yok ki."

Birden başını kaldırıp ciddiyetle Ece'ye baktı.
Kızlar gülmeye başladılar kendi aralarında. Ece bir saniye bile gözlerini ayırmadı ondan. Tek kaşını kaldırıp gülen kızlara baktı.

"Ama sevgilimin olmaması,sevdiğimin olmadığı anlamına gelmiyor öyle değil mi hanımlar"

Bu sözleri söylerken o kadar netti ki kızlar özür dileyip uzaklaştılar. Bir tek Ece kalmıştı. Baştan aşağı süzdü onu.

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin