《12》

2.5K 128 28
                                    

Ece
Cihangir sinirle yüzüme bakıyordu.
Konuşmaya devam ettim.
"Tamam o zaman sabah 10-11 arası ararım ben seni. Sanada sanada görüşürüz." Ellerini beline koymuş benden bide açıklama bekliyordu beyfendi.
" Al montun için saol. Bay bay"
Ağzı açık arabaya binişimi izledi.  Eğilip cama iki kere tıklattı.

"Bak sabah geldiğimde burda olmazsan çok büyük mevzu çıkar. Hem sen nereye gidiyon de hele bana."

" Haddini bil. Sana soracak değilim nereye kimle gideceğimi."

"Bilirim bilirimde bilmeyen densizler var onlara da bildirmek lazım."

"Of Cihangir uğraşmak istemiyorum seninle."
Camı kapatıp hızla sürdüm. Sinirle geçiridim elimi direksiyona. Ne zannediyordu, onca şeye rağmen dediklerini yapmamı falan mı? Güldüm eğer öyle bir şey düşünmüşse aptaldı o zaman. Ya da beni gram tanımamıştı. Ne ara eve gelmiştim ben bile anlayamamıştım. Derin nefes aldım, gerginlik tüm bedenimde kol geziniyordu. Bide üstüne sabah randevum vardı. Salak Ece inat olsun diye nelerle uğraşıyorsun. Elime geçirdiğim telefonla  İlayda' nın numarasını tuşladım. İkinci çalışta açmıştı.
"Alo İlayda yarından sonra Cem denen  herif beni ararsa külahları değişiriz"

" Noldu kuzum, sorun yok değil mi?"

Derin nefes aldım.

" Hayatım bok yoluna gidiyor ve ben bunu engelleyemiyorum. Dediklerimi unutma. Şimdi kapatıyorum sonra konuşuruz."

Telefonu suratına kapattıktan sonra duşa girmiştim. İşimi hallettikten sonra yatağımda oturup biraz telefonumla ilgilendim. Hare ablayla yarın hakkında biraz konuştum. Uykum gelince de yatağıma geçtim ancak baş ağrılarım buna izin vermemişti. Çekmecen ilk bulduğum ağrı kesici ağzıma alıp komodindeki suyla yuttum. Yatağa uzanıp ağrı kesicinin etki göstermesini bekledim. Tavanı seyrede seyrede uyuya kaldım.

Yazar
Cihnagir'in eli kolu bağlıydı. Sabaha kadar evin içinde volta atmıştı. Çok az uyumuş olmasının verdiğı yorgunluk bile içindeki kıskançlık ateşini dindirememişti. Gidip ona herşeyi de anlatamazdı. Eliyle şakaklarını ovuşturdu. Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı. Üzerine bişeyler geçirip evden ayrıldı. Yola bile odaklanamıyordu. Sürekli kafasında sevdiği kadının başka birisinin olabileceği düşüncesi dolaşmaktaydı.  Direksiyonda parmaklarını ritim tutmaya başladı.

"Düşün Cihangir  düşün. Nereye gitmiş olabilir. Ya da gitmemiştir olum nereye gider saçmalama."  

Kendini avutma şekline güldü. Giderdi inattı çünkü. Zaten sırf inadından yapıyordu tüm bu saçmalıkları. Sete vardığında hızlıca indi arabasından. Karavana girince gülümsedi. Hare şuanda onun işine yarayabilecek tek kişiydi.
" Günaydın Hare. Ece yok mu?"
Hare gözlerini senaryodan ayırıp Cihangir'e gülümsedi.

"Sanada günaydın. Ece yok onun sabah işi var geç gelir yani. Neden sordun?

"Nereye gittiğini biliyor musun?"

"Evet benim evin yakınlarında bir yer. Neden soruyorsun diyorum"
Şuanda kimseye açıklama yapmaya niyeti yoktu.

" Sonra söylerim ama önce nereye gittiğini söyle.

Hare göz devirip Cihangir'e detaylıca yeri tarif etti. Teşekkür edip hızlıca çıktı karavandan. Arabasına binip hızlıca Hare'nin tarif ettiği yere sürdü Cihangir. Olay çıkacağı kesindi. Hemen Özgür'ü aradı.
"Özgür nerdeysen hemen yola çık. Mevzuya gidiyoruz."

"Lan bari burda rahat dur. Hayırdır sabah sabah?"
Güldü Cihangir.

" Kuzumun etrafında çakallar dolaşıyor."

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin