Artık yetişmekte zorlanıyordu, öfkelenip telefonunu duvara çarpmak istese de koltuğa fırlattı Cihangir. Çok sinirliydi ve olanlar onun zihnini zorluyordu artık. Sıkıntıyla nefeslendi, elleri ile yüzünü ovuşturdu hızlıca. Sabahtan beri insanlara açıklama yapmak zorunda kalıyordu. Koltukta oturmuş, tırnaklarını kemiren ve sabırsızca ayağını sallayan Ece'ye kaydı gözleri.
"Ya bu nasıl oldu aklım almıyor."
Ece, adamın söylediklerini duymamıştı bile. Düşündüğü tek şey Cihangir'e bu kötülüğü yapan adamdı.
Hakan.
Bu kadar alçalabileceği aklına getirmezdi, bu kadar kötü olabileceğini düşündü. Mutfağa doğru ilerlerken sigara yaktı adam, sıkıntılıydı. Düşünüyor, düşünüyor ama bir sonuca, bunu yapabilecek bi' kişiye varamıyordu. O geceyi anımsadı yeniden, sokak ıssızdı. Video sitedeki bir pencereden de çekilmemişti, belkide bir gazeteciydi. Aklı en derinlere dalıyor ama yine de sonucu bulmakta zorlanıyordu.Ece'nin içinde bir fırtına kopuyor o anlarda. Kendine olan güveni sarsılıyordu. Ufacık sandığı, sorun büyüdü, filizlendi ve şimdi meyvesini veriyordu. 'Olaylar sarpa sarmadan önce söyleseydim,' diye düşündü. Ama şimdi nafileydi bu düşünceler. Genç adamın az önce sinirle koltuğa fırlattığı telefon tekrar çalmaya başlamıştı. Israrla aramaya devam ediyordu. Ece aldı eline. Sertçe yutkundu. İşte şimdi önünü alamayacaktı olanların. İçeriden seslendi adama. Konuşmadan ekrana baktığında göz göze geldiler. Daha fazla bekletmenin faydası yoktu ve biliyorlardı artık olay çığırından çıkmıştı.
İstanbul'un göğünü delen binaya baktı, iç çekti. Neden, nasıl bu hale geldiğini bilmiyordu. Ece cebindeki ellerinden biri çekti ve sıkı sıkı tuttu. Zaten yeterince bu durum altında eziliyordu. Birlikte içeriye doğru ilerlediler, onları gören çalışanlar sabahtan beri patronlarının sinir küpüne çeviren ve herkesin konuştuğu video hakkında fısıldaşmaya başladılar. Bir asistan yanlarına doğru yaklaştı.
"Kerem Bey sizi bekliyor, buyrun size eşlik edeyim."
Onay beklemeden önden yürümeye başlamıştı bile. Mecburen ilerlediler arkadan. Kadın siyah dar bir etek ve üzerine giydiği mavi bluz ile tam bir sekreter havasına sahipti. Kahverengi düz saçlarını, düzgün makyajı ile bütünlemişti. Asansöre bindiklerinde bile kadın hala duruşunu bozmamıştı, dik durdu, dimdik.
Ece koltukta rahatsızca kıpırdadı. Tek istediği Cihangir'in zararsız bir şekilde sıyrılmasıydı. Ona ne olacağı umrunda değildi. Bir zamanlar para için ilişkilerini düşüncesizce harcayan adama bakıyorlard şimdi. Ortam sessizdi, iş adamı daha çok gergin ve sinirliydi. Cihangir çenesini sıkıyor kendini her türlü şeye hazırlıyordu.
"Bu görüntüler ne demek Cihangir Bey?"
"Terbiyesizlik yaptı, hakkını verdim."
Adam daha çok sinirlendi.
"Ben size milyonlar yatırıyorum. Dizimin itibari iki paralık oldu! Hesabını kim verecek!"
"Benim derdim sizin para sevdanız değil, beni örnek alan kişilerin bu şekilde beni görmeleridir. Ne yapacaksanız yapın. Hadi eyvallah."
Ece'nin kolundan tutup dışarı attı kendisini. Kimseye verecek hesabı yoktu, o sebepsiz yere kimseye zarar vermezdi.
Ece avuçları içinde bulunan elleri sıkı sıkı tuttu, bırakmak istemedi asla ne olursa olsun.
Ama ya zorunda kalırsa?
Bu düşünce onu darmadağın etti. Eve birlikte girdiklerinde adam sıkıntıyla ofladı."Ben bir duş alayım vallahi bezdim bu nedir."
Sessizce onayladı bunu. Yüzüne bakamıyordu. Bildiği tek şey hemen onlara bunu yaşatan adama bir şekilde ulaşıp hesap sormaktı. Koltuğa oturdu sakince, telefonu çalmaya başladı. Tıpkı Cihangir gibi o da bıkmıştı herkese açıklama yapmaktan. Artık tanıdık olup olmaması umrunda değili açıyordu telefonlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞARAP- Ecgir
FanfictionBu bir set arkası aşkın en naif halidir. Şarap geliyor.. İyi seyirler🍷