{27}

2.2K 104 99
                                    

Tau Hava Yolları keyifli uçuşlar diler! Lütfen kemerlerinizi bağlayınız ve satır arası yorum yapmayı unutmayınız

"Bak Cihangir kıpırdama işte mahvolacak çizim." 

Ece oturduğu yerden kalkıp duruşunu bir türlü sabit tutamayan adamın yanına gitti. Ellerini beline koyup üstten üstten sinirli bakmaya çalıştı ancak sadece bakmaya çalıştı çünkü adamın yaptığı yüz ifadelerine gülmemek için yanaklarının içini ısırıyordu. 

"Ne zaman bitecek bu vallahi otura otura götüm düzleşti."

 Bu dediğine gülerken masada dağılmış olan kalemlerini toplayarak kaldırdı yine. Son zamanlarda tekrardan heves ettiği çizime geri dönmüştü. Tabii bunda Cihangir'in payı çoktu, bu yüzden yeniden çizmeye ilk ondan başlamıştı. 

"Elin kolun rahat durabilse bitiririm de, seni yerinde tutmak zor!" 

Oturduğu sandalyeden kalkıp salona doğru ilerleyen kadının ardından gitti. Durgunluğunu sezebiliyordu. 

Son bir kaç gündür olduğundan fazla uyuyor, çok yorgun gözüküyordu genç kadın, çokta keyifsizdi. Koltukta dizlerini kendine çektiğinde yana doğru uzanarak başını yastığın ucuna koydu.

Televiyon izlemeye başlayalı çok olmadan gözleri kendiliğinden kapanırken bedenindeki tüm kemikler ağrıyordu ve bu onda inanılmaz bir ağlama isteği uyandırmıştı. 

Cihangir, gözlerini açmakta bile zorlanan sevgilisine baktığında iç çekti, neden ve nasıl bu hale geldiği ile ilgili hiçbir fikri yoktu. Oysaki doktora bile gitmişlerdi düzenli olarak. 

"Eh be güzelim neyin var senin böyle?" 

Hafifçe üzerine eğilip dudaklarını saç diplerine bastırdı, geri çekilip üzerini ince bir battaniye ile örttü. Elinin tersi ile tüy kadar hafif dokunuşlarla Ece'nin yanağını sevdi ve rahatsız etmemek için salondan ayrılıp balkonuna çıktı. 

.

.

Bir zaman sonra uyandığında hala koltukta olduğunu fark etti Ece. Yatmadan önce kullandığı takviye edici ilacın etkisini sonunda hissedebiliyordu, olduğundan dinçti. Kaşlarını çattığında gözleri hemen duvardaki saati buldu; çok değil en fazla iki saat uyumuştu, güneş kızıllığını son kez gösteriyordu.

"Cihangir!" Salondaki cılız sesine karşın oluşan sessizlik ile ayağa kalkarak uyuşan bacaklarına aldırmadan merdivenlerden yukarıya doğru tırmandı.

Odaya girdiğinde komodinin üzerinde önceden bıraktığı telefonu aldı eline, hızlıca rehbere girip Cihangir'i arayacak iken dış kapının kapanmasıyla rahatlayıp duştan sonra giyebilmesi için kıyafet çıkardı. 

Küvetin içindeki suyu kendisine göre ayarladığında yavaşça içine girdi. Sıcak su derisini yakıp geçerken dikkatlice uzandı küvete. Başını geriye doğru uzatarak iyice karıştı suya. Üzerindeki ölü topraktan kurtulmak istedi. Bedeninin gevşediğini hissedebiliyordu. 

Bir zaman sonra odanın kapısının açılma sesini duydu ve saniyeler içinde banyonun kapısı çalındı.

"Ece, iyi misin?"  Genç kadın turkuaz renkli bornozunun ipini sıktığında kıkırdadı. Uzun bir zaman diliminden sonra böyle güzel hissetmesi hoşuna gitmişti. 

"İyiyim çıkıyorum şimdi. Hatta çıktım bile." 

Ece banyodan çıkıp eliyle yüzündeki nemi aldı. Al al olmuş yanakları ile küçük bir çocuğu andırırken genç adam dayanamamış yüzünü avuçlarına alarak elmacık kemiğinde öpücük bırakmıştı. Yeniden karşısında sevgilisini capcanlı gören Cihangir ise tebessümle izliyordu onu. Neşesine ortak olurken parmaklarını hafifçe çenesine sürtmüştü. 

ŞARAP- EcgirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin