Sual: Odamdaki bir kardeş ve çevredeki birçok kimse hatta geçen sene bir ilahiyatçı öğrenci dâhi diyor ki; “Sünnette dikkat etmemiz gereken amaçlanan şeydir. Eskiden misvak vardı, onunla ağız ve diş bakımı yapılabileceği Resulullah’tan (s.a.v) sünnet olarak bize tavsiye edilmiştir. Fakat şimdi aynı işlevi gören diş fırçaları ve macunlar vardır. Bunları kullanmak da amaç olarak o sünnete götürür.
Peygamber Efendimiz(s.a.v) sağ elini kullananlardandı. Arap kültüründe o zamanlarda kaşık ve çatal yoktu ve Resulullah(s.a.v) taharetini sol eliyle yaptığı için, temizlik ve hijyen bakımından sağ eliyle yemesi öğütleniyor. Çevremizde solak kimseler de var. Şimdik bir kimse solak olup yemeğini sol eliyle yese ve taharetini az kullandığı sağ eliyle yapsa yine sünnete riayetsizlik yapmış olmaz. Hem Peygamberimiz’in (s.a.v) sağ elle yemesi bir sünnet değil de “âdap” olarak isimlendirilmektedir. Yanlışımız var mıdır? Doğrumuz ne kadardır?
El-Cevap: Öncelikle bahsettiğimiz şahsiyeti iyi fark etmemiz gerektir. Âlemlere ve tüm toplumlara bir elçi olarak gönderilmiş bir peygamberin ümmetiyiz biz. Bazı sünnetlere “Arap âdeti” diyerek sırtımızı dönemeyiz, zaten Resulullah’ın (s.a.v) yaptığı her şeyi tüm Müslüman Araplar yapıyordu zaten. Lütfen şu milliyetçilik aklından kurtulalım.
Önce Resulullah(s.a.v) dilinden çıkan her şey sünnettir; bunu mutlak bilmek gerektir! Hadislerle de bu sabit olarak bir sünnet olduğu açık bir şeydir.Yeme-içmeyle ilgili genel ilkeleri belirleyen Hz. Peygamber (s.a.s.), sol elle yeme-içmeyi hoş karşılamamıştır. Nitekim o, bu konu üzerinde önemle durmuş; şeytanların sol elle yiyip içtiklerini haber vererek ümmetini uyarmış ve çocuklara sağ elle yemek yemeyi öğretmiştir (Buharî, Et’ime, 2; Müslim, Eşribe, 13).
Başka bir hadis-i şerifte de buyruluyor ki; Ömer b. Ebî Seleme (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana ikazda bulundu: “Evlat! Allah’ın ismini an, sağınla ye, önünden ye!” Bundan sonra hep böyle yedim.”
İmam-ı Nevevi hazretleri buyuruyor ki:
“Mübarek, şerefli ve temiz işleri yaparken sağdan başlamak müstehaptır. Bunlara Sünen-i zevaid denir. Tekili Sünnet-i zaidedir. Ayakkabı, gömlek giyerken, saç tararken, misvak kullanırken, tırnak keserken, el, ayak yıkarken, mescide girerken, heladan çıkarken, sadaka verirken, yemek yerken, su içerken sağdan başlanır.Bunların zıddı olanları yaparken, mesela ayakkabı çıkarırken, taharetlenirken, sümkürürken soldan başlamak müstehaptır. Bunların tersini yapmak tenzihi mekruhtur.”(Hadika)
Sağ elle yemek yemenin hükmü konusunda birkaç görüş vardır.
Şafiîlerden çoğu mendub demiştir. İmam Gazali ve İmam Nevevî de böyle hükmetmiştir. Ancak İmam Şafiî er-Risale ve el-Ümm’de vacib olduğuna hükmetmiştir.
İbni Arabî de: “Şeytana nisbet edilen bütün fiiller haramdır.” kaidesinden hareketle sol elle yemenin haram olduğuna hükmeder.
Bana kim “Sol elle yemek yiyorum, taharetimi de sağ elimle yaptığım için mahzur yok ve ben sünnete uyuyorum,” diyebilir? Bunu kimse diyemez. Diyemeyeceğine bir hadis ile delillendirecek olur isek Resulullah’ın(s.a.v) sözünü Ebu Hureyre “Kişinin sağ eliyle istinca etmesini de yasakladı,”(Muslim, Ebu Davud) diyerek bahseder. Yani taharetini yaparken sağ eli kullanamaz.
Misvak olayı içinde düşünecek olur isek kimse de “Ben dişlerimi diş fırçalarıyla temizleyerek sünnet işliyorum,” diyebilir?? Kardeşim en doğru yol, Resulullah’ın (s.a.v) uyguladığı ve tatbik ettiği yoldur. Eğer sizin bu dediğiniz taharet meselesi olsaydı (ki ben hiçbir kitapta bunu okumadım, sol elle yemek için bir sebep olarak) Peygamber Efendimiz(s.a.v) ya “Taharetini hangi elinle yapıyorsun?” diye sorardı, yahut da bize “Taharet yapılmayan el ile yemek yiyin,” diye buyururdu. Sebep-Sonuç ilişkisini bu ikisi arasında kurmak yerine “Temiz işler sağ, kirli ve hoşa gitmeyen işler de sol ile yapılır,” kaidesine uymak daha doğru olur kanaatindeyim.11.11.19
16:14
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sual & El-Cevap
SpiritualSoruların cirit attığı bir asırda yaşıyoruz. Lâkin öncekilerin verdiği cevapları bulma gayretinde bulunmuyoruz. Tembellik hastalığı, kibir ve gurur mikrobu, tahlillerde çıkan okuma düzeyindeki düşüklük sebebiyle oturduğumuz yerde imanımızın kıvranma...