Ne Okuyalım?

19 8 0
                                    

Sual: Neyi okuyalım? Ne kadar okuyalım? Okuma ve ilim öğrenmenin ölçüsü ne kadardır, ilim tahsil etmek ne vakit son bulur?

El-Cevap: Bu sıralı sorulara sondan başa doğru cevap vermeyi uygun buluyorum...
Son soruya Hanbeli Mezhebi’nin imamı İmam-ı Ahmed Bin Hanbel “Ben ilmi kabre girinceye kadar öğreneceğim,” diyor, haklı buluyor ve her Müslümana da aslında bu kadar süreli bir ilim aşkı gerek diyorum. Büyüklerimiz, âlimlerimiz de böyle nasihat ettiler, hatta kendileri dâhi tatbik ettiler, yaşadılar; El-Biruni ve Ebu Hanife’nin talebesi Ebu Yusuf ölüm döşeğinde iken fetva soruşturuyorlardı. Peki, neden? İlahi emir bu yöndeydi.
Resulullah(s.a.v) buyurdu ki; “İlim talep etmek / öğrenmek her Müslümana farzdır.”(İbn Mace, Mukaddime, 17).
ALLAH-u Teâla buyuruyor ki kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’de; “Ey  iman edenler! Size, “Meclislerde yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah da size  genişlik  versin. Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(MÜCÂDELE/11)
Görüldüğü gibi ilim sahibi olmak ayrı bir derece kazanmaya vesile olan bir ameldir, mükafattır.

Okumanın ölçüsü ise dünya ve ahiret köprüsünün her iki ayağını da çürütmeyecek kadar olmalıdır. Yani dünyalık dersler ile meşgul olur iken ahiret ayağı kullanılmaya kullanılmaya pas tutmasın. Sürekli ahirete çalışarak da dünya ayağı bakımsız kalmasın. Resulullah(s.a.v) amel hususunda aşırılığı da engel olmuş, ciddi ikazlarda bulunmuştur:

Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın zevce-i paklerinin hane-i saadetlerine bir gurub erkek gelerek Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın (evdeki) ibadetinden sordular. Kendilerine sordukları husus açıklanınca sanki bunu az bularak: "Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kim, biz kimiz? Allah O'nun geçmiş ve gelecek bütün günahlarım affetmiştir (bu sebeple O'na az ibadet de yeter) dediler, içlerinden biri:
"Ben artık hayatım boyunca her gece namaz kılacağım" dedi. İkincisi:
"Ben de hayatımca hep oruç tutacağım, hiç bir gün terketmeyeceğim" dedi. Üçüncüsü de:
"Kadınları ebediyen terkedip, onlara hiç temas etmeyeceğim" dedi. (Bilahere durumdan haberdar olan) Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları bularak:
"Sizler böyle böyle söylemişsiniz. Halbuki Allah'a yemin olsun Allah'tan en çok korkanınız ve yasaklarından en ziyade kaçınanınız benim. Fakat buna rağmen, bazan oruç tutar, bazan yerim, namaz kılarım, uyurum da, kadınlarla beraber de olurum (Benim sünnetim budur), kim sünnetimi beğenmezse benden değildir." buyurdu.(Buhari, Nikah 1, Müslim, Nikah 5, (1401), Nesai, Nikah 4, (6, 60)
Bize yakışan sünnete ittiba etmektir.

Ben bu kitapta derinlemesine bir kitap önerisinde bulunacağım. Önerisinde bulunacağım bu kitaplar ya bizzat elime alıp okuyup bitirdiklerim, hâlâ bitirme gayretinde olduklarım, işim düştüğünde kaynak kitap olarak kullandığım, en azından bir göz gezdirdiğim yahut da başkaları tarafından methedilip de o kitaba dair alıntılarla esere hoşnut kaldığımdır; hepsini de bizzat dipnotlar aracılığı ile bildireceğim. Eminim ki herkesin illâ bir ya da birkaç tane hoşuna giden, dikkatini çeken, meraklarını giderecek, ilim ve amel yönünden merak uyandıracak, ahiretine illâ bir faydası bulunacak şu kitaplardan ve kitap türlerinden şefkatin getirdiği şiddet ile okunmasını nasihatte bulunuyorum;
• En ilk başta herkese nasihat ve öneri, ilk ve son sözüm olarak müstakbel evlatlarıma nasihat, müstakbel eşime Rabb’imin emri ve hakkı olduğu gibi benimde ondan kocalık hakkı ve hanımlık vazifesi olarak sayacağım tabii ki de “Kur’an-ı Kerim”dir!
“Kur’an okumak” derken başta Arapça’sını okumaktan bahsediyorum, ardından da ne denildiğini anlamak için ise mealini. Bir paramedik abi demişti;
“Meal okumak yeterlidir,” diye. Ona aynen şöyle dedim;
“Resulullah’ın(s.a.v) Kur’an’ın okunması ile ilgili tüm sevap ve faziletlerden onun aslı olan Arapça’sından bahseder.” Tabii bu demek değildir “Meal okumak boşa,” diye, ama Arapça okumak şart bir kere. Günlük minimum 5 sayfa Arapça’sını okumak ve ardından okunan sayfaların birde meallerini okumak çok güzel bir ibadet olsa gerek. Nasıl ki namaz ekmek ve su gibi ise, Kur’an-ı Kerim’in insana bir hava kadar ihtiyaç duyulan nimet olduğu unutulmaması gerektir.
Meal olarak istenilen ehli sünnet kimseninki okunabilir, benim tercihim Diyanet  yahut Feyzül Furkan mealidir.
• Kur’an-ı Kerim’i Arapça ve meal olarak okuduk ve ne dediğini bildik fakat mânâ olarak ne anlatmak istediğini bu ikisi ile anlayamayız. Bundan ötürü de tefsir okumamız şarttır. Tefsir için yararlı ve önem-öncelik sırasında birkaç eser önereceğim, illâ bir yahut birkaç tanesi okuyana uygun gelecektir:
o İlki Risale-i Nur’dur. Geçmiş asırda yazılmış iman bahislerine çokça değinen, devrin ortaya çıkan fitne ve şüpheleri üzerinde epeylice duran yaklaşık 6000 sayfalık kıymetli bir eserdir. Risale-i Nur’u duyanlar “Anlaması zor bir eser,” diyebilirler, gerçekten de öyledir. Lâkin bir nasihat olsun ki “İlim, talebenin seviyesine inmez, onu murad eden kimse ilim seviyesine ilerlemelidir.” Yine de Risale-i Nur’u okumaktan çekinen kimselere; Asay-ı Musa, İman ve Küfür Muvazeneleri, Mesnevi-i Nuriye, Hastalar Risalesi, Tabiat Risalesi, Ramazan İktisad Şükür Risalesi, Gençlik Rehberi, Meyve Risalesi, 1. Söz, 12. Mektup, 19. Mektup’un üzerine basarak okunmasını tavsiye ederim. Bunlar geneline göre daha sade ve okunup anlaşılmaya yatkın kitap ve bölümlerdir.
Gün içerisinde hangi kitabı okursam okuyayım Risale-i Nur’dan da günlük 10-20 sayfa okumayı niyet ve amel etmekteyim.
o Benim kitaplığımın ilk göz ağrısı  tefsir kitabı olan Ömer Nasuhi Bilmen’in Kur’an-ı Kerim Mealisi ve Tefsiri  de çok kıymetli bir eserdir. Aslında benim gözümde hakiki bir mânâ mealidir ki bunu açıp okuyan apaçık bir şekilde görecektir. Her bir ayetin kelimelerini birbirinden ayırıp derin bir mânâ ile doldurarak görünüş bakımından meale benzeyen daha önce görmediğim bir tefsir şekline sahiptir . Kendisinin de ne kadar zeki ve ilmen bilgili olduğu anlaşılacaktır. Benim de meal okurken aklıma takılan bir hususta başvurduğum ilk tefsir kaynağım. Risale-i Nur’u tamamen bitirdiğim anda bu tefsire baştan sona başlayarak bitirme niyeti içindeyim. Beş sayfa Arapça ve mealden sonra birde o beş sayfanın ayet-i kerimelerinin tefsirini okumak çok büyük bir Kur’an eğitimi almak olacağını düşünüyorum.
o Bazı kimseler âlim ve hocaları tanımamaktan ve Diyanet’i daha güvenilir bulmaktan ötürü “Kur’an Yolu Tefsiri”ni önerebilirim. Hem 5 ciltlik, hem 3800 sayfa gibi çok kalın olmayan fiyat bakımından da diğer tefsirlere uygun bir kitaptır. Her yaşa ve ilmen seviye farklarını göre genel bir hitap içerisinde olan güzel ve açık bir üslubu vardır.
o Bir diğer kıymetli eser de Mısırlı Âlim Seyyid Kutub’un “Fizilal’il Kur’an” Tefsiri’dir. Çoğu hapishane zindanlarında yazılmış, başta bir gazete fıkrası olarak haftalık çıkarılır iken sonunda toplanarak 1960’larda oluşmuş bir tefsirdir. Günümüze ve çağdaş bir yorumla ehli sünnet çizgisinden şaşmadan kalabilen kıymetli bir eserdir.
o Birde aklıma 12. yüzyılda yaşamış İbnülcevzi’nin “Zadul Mesir” Tefsiri vardır. Bunu önerme sebebim âlimin üslub ve olaylara farklı bir yönden bakış açısıdır. Bulunduğu zaman ve yerlerin fitne, hurafecilik ve batıla karşı bir savaş açmış ve Hakk olanı doğru ve hakikat olarak kalmasına dair çok gayretlerde bulunmuştur . Yaklaşık 300 eser telif etmiş ve tefsir olarak da bu bilinmektedir.
İbnü’l Cevzi de eserin girişinde eseri kaleme alış nedenini şöyle izah eder:
“...Ben tefsir kitaplarına baktım; onların kimisini öyle büyük gördüm ki onları ezberlemek mümkün değildir, kimilerini de öyle küçük gördüm ki maksadı ifa etmez. Orta halli olanların da faydası azdır, düzensizdir. Çoğu zaman müşküller ihmal edilmiş, garip olmayan kelimeler izah edilmiştir. Ben de içine bol ilimler koyarak bu muhtasar tefsiri ortaya koydum, ona; ‘Zadü’l – Mesir fi İlmi’t-Tefsir’ adını verdim. Onu gayet kısa tuttum, artık sen de onu anlamak için uğraş, onu ezberlemek için Allah seni muvaffak kılsın. Allah bunu gerçekleştirmek için yardımcıdır, tevfikini hiçbir zaman eksik etmez.”
o Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim’in en sahih tefsiri hadis-i şerifler ile olmaktadır. Birçok hadis-i şerif Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini tefsir etmek için Resulullah(s.a.v) tarafından buyrulmuştur. Kur’an-ı Kerim’in hadisler ışığında tefsiri bakımından da İbn-i Kesir Tefsiri’ni önerebilmekteyim.
o Cumhuriyet’in ardından ilk yazılan tefsirimiz Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” Tefsiri kesinlikle okunmaya değerdir. Benim de sıra sıra okumak istediğim tefsir listemde üçüncü sırada diyebilirim. Elmalılı Efendi tam bir âlim, yaşayarak yazmış kıymetli bir şahsiyettir.
o Tefsir denilince akla gelmesi gereken Tefsir-i Kebir’i unutmamak gerektir. Bir ömür onu okumaya yeter mi bilemem ama elhamdülillah yazmak nasip olmuştur Fahreddin Er-Razi âlimine. 23 ciltlik bir kitaplığı tek başına tıka basa dolduran bir külliyattır. İnce meselelerde başka tefsirlerde bulamayanlara karşı “Ona bakmadan tam araştırmış olmazsın,” diyeceğim değerli bir eserdir.
o Başlangıç seviyesinde eserler isteyip de :Bunlar beni aşar,” diyenler de olacaktır. Onlar içinde iki adet tefsir önerebilirim;
 Celaleyn Tefsiri Osmanlı zamanında yazılmış ve yüzyıllarca medreselerde okutulmuş, Celal adında iki müfessir tarafından yazılmış, Mehmet Akif’in yanından hiç ayırmadığı ve 19 kere hatmettiği de söylenir. Kalınlık olarak da 1800 sayfa kadardır. Tefsiri güzel ve anlaşılırdır lâkin dipnotları kıraat hakkında olduğundan bazı fazla da detaylar bulunmaktadır.
 Feyzül Furkan da bir o kadar sade ve anlaşılır, gördüğüm en hacmi az tefsirlerden biridir. Yaklaşık olarak 1200-1300 sayfa kadardır. Bu iki eseri önerdiğim gibi IbnülCevzi’nin yukarıdaki nasihatinu unutmayın derim. Bunlar bittikten sonra daha hacimli tefsir kitaplarının da okunarak Kur’an hakkında daha vakıf olmamızı murad ederim.

Tefsir hususunda bildiklerim ve anlatabildiklerim bu kadardır. Tabii bildiğim ve elimde bulundurduğum sadece bunlar değildir lâkin lafı çok uzatarak sıkmakta istememekteyim.
• Okunmaya değer ve illâ okunması gerekli bir diğer husus da Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlamakla beraber hadis-i şerifleri de okumak, hıfzetmek ve yaşamak mühim bir meseledir. Buna da değer veren ve ömrünü buna harcayan hadis toplayıp derleyen imam ve âlimlerin sayısı hayli fazladır . Ben burada bilip okuduğum ve elimde bulunan birkaç eserden bahsederek bu okyanusun sadece bir miktar zerresine dikkat çekeceğim:
o İlk başvurulacak eser ki Kutub-i Sitte’dir. 6 imamın  6 sahih hadisli kitabın toplanması ile oluşmuş derlemeli ve muhtasar  bir eserdir. Arzu eden her bir imamın sahih hadis kitaplarından alabilir, yaklaşık olarak sayfa sayıları da kendi başlarına Kutub-i Sitte kadardır. Fakat fiyat olarak yüksek görüleceği için ve daha küçük çaplı, her türden hadis okumaya yatkın muhtasar eserler de önereceğim.
o Diyanet’in ilk bastığı ve hemen herkesin duymuş olabileceği ve yaklaşık 600-800 sayfalık hali ve bulundurduğu hadis alanı ve sayısı ile çok çaplı bir eser olan “Riyazüs Salihin” öneriyorum. Hem tek cilt olarak hadis metni olan vardır hem de açıklaması bulunan 6 cilttik İmam-ı Nevevi yorumu. Tüm hadisler de Kutub-i Sitte’den alınarak İmam-ı Nevevi tarafından derlenmiştir. İkincisini daha çok öneririm çünkü bir hadisi tam bilmeden “Bu hadis değil,” diye bir hadis inkârcısı türemesini de istemem.
o “1001 Hadis” diye bir eser vardır ve onu da çok uygun bulmaktayım. Sürekli şarkı sözü ezberleyen, magazin takip eden ve az okumaya meyilli olanların da yazar sözlerini ezberlediği gibi Peygamberimiz’in (s.a.v) de sözlerini bilmek daha önem ve öncelik arz etmektedir.
o Hadis konusunda şimdi bir kitap yerine direkt olarak bir hadisçi tavsiye edeceğim; İbn Hacer El- Askalani. Benim bildiğim ve elimde bulunan “Buluğul Meram”, “Feth’ul Bari”, eserleridir. Bir hadisçi önerdim çünkü hadis yorumunu okumaları kendileri için daha iyi olur diyedir.
• Hadis okuyan hadisi söyleyen Peygamberimiz’i (s.a.v) de bilmesi gerektir, yoksa ilerlediği yol çok abestir. Bir düşünülsün ki “En çok sevdiğin şahıs? “ denilince “Resulullah(s.a.v),” diyorsun lâkin hayatından bi’haber yaşıyorsun; burada ya bir tezatlık yahut da yalancılık vardır, bilinsin isterim. Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatını anlatan pek çok eser vardır. Ben okuyup inceleme yaptığım kitapları dile getireceğim sadece.
o Siyer ödüllü Salih Suruç’un “Kainatın Efendisi Hz. Muhammed’in (s.a.v) Hayatı” kitabı beni ilk tatmin eden, iki ciltlik hali ve içerdiği konular ile yaklaşık 1200 sayfalık hacmiyle de anlatılabilinecek en güzel şekilde anlatılmış eserdir.
o Çocuğuna Peygamber’inin (s.a.v) hayatını öğretmek, okumak ve okutmak isteyen kimseler için kitabın bir nevi özeti olan “Kutlu Doğum, Kutlu Peygamber” kitabını da önermeden olmaz diyorum. Beni daha ilk sayfalarda ağlatmış bir kitaptı.
o Bir diğer tavsiyem ise M. Asım Köksal’ın “İslâm Tarihi” kitabı. Bunu Amasya’da halk otobüsünde iken Nadir adındaki  müezzin bir abi ile konuşurken kendisinin dedikleri ile tanıtmak isterim;
“Diğer tüm kitaplar bir yere kadar içine çekiyor. Bir yerden sonra Asr-ı Saadet’i hissedemiyorsunuz. Lâkin bu kitap Resulullah’ın (s.a.v) dışarıdan görünür hâli gibi ruhani tasvirini de yaparak içimize işliyor olayları,” diye anlatıyordu bana.
“İçinde dört büyük halife de var mı?” dediğimde,
“O (s.a.v) gözlerini açtığı an başlayıp, gözlerini kapaması ile sonlanan bir kitap,” mânâsında sözler etmişti.
Kitap normalde 18 cilt olup 6000 sayfa kadar. Herhalde anlatılmamış bilgi neredeyse yoktur.
• Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hayatına bakan onun birer aynası olan dört büyük halifeye de bakabilir. Bu konuda da “Dört Ulu Çınar” kitabını yahut da her bir halifeyi teker teker yazan Ahmet Lütfi Kazancı’nın kitaplarını öneririm.
• Sahabe hayatını merak eden ve kendinden parçalar arayan kimseye ise birkaç tane önerim bulunmaktadır;
o İlk diyeceğim çok da meşhur olan M. Yusuf Kandehlevi’nin “Hayatüs Sahabe” eseridir. Bu eserde hem de İslâm’ın doğuşu ve yayılarak gelişmesinden de bahseden kıymetli bir eserdir.
o Mehmet Emin Yıldırım Hoca’nın “Sahabe İklimi” eseri de oldukça dikkatimi çeken bir eserdir. Kitabın başında “82 il, Sahabe” demesi beni oldukça bu eser hakkında ilgili kılmıştır. Tamamen okumadım lâkin okuduğum birkaç alıntı kıymetli bir eser olduğunu belli etti. Başta iki cilt başlayıp şimdi dört cilttir. İleride artar mı bilemem.
o Bir diğer kıymetli eser benim çok sevdiğim sahafçı amcadan 6 cildini 50 tl’ye aldığım ve tereddütsüz sıfır ürün olarak gördüğüm “Asr-ı Saadet” serisidir. İlk üç cildinde yaklaşık 150-200 sahabeye yer verip, Cennet ile müjdelenen 10 sahabeden bir cilt dolusu bahsedip, son üç ciltte de İslâm esasları ve tebliğ konusuna girerek benim için ayrı bir kapsamlı çalışma kaynağı sunan aldığıma hiç pişman olmadığım çok kıymetli bir eserdir.
• Kur’an-ı Kerim’i, hadis-i şerifleri, Peygamberimiz’i (s.a.v) ve ashabını öğrenen bir kişinin artık öğretmek gibi bir şuur kazanması gerektir. Bahsettiğim bu tebliğ ve davet yolu ise tamamen uzman kişiler tarafından öğrenilmesi gerekli şeylerdir. En öncü kişi de 23 yıllık peygamberlik vazifesinde Veda Hutbesi zamanında yaklaşık 130 bin sahabeyi İslâm’a kazandırma şerefinde bulunan Hz. Muhammed’dir(s.a.v). Bu hususta da birkaç kitap ve cilt önermek isterim;
o İlk bu hususta okuduğum ve yazarın kendisinin de “Otuz yılı aşkın bir çalışmanın ürünü olan bu kitap benzersiz bir konuyu içermektedir. Benden önce bir başkasının bu alanda bir çalışma yaptığını bilmiyorum.” Sözüyle bu alanda bir ilk. Kitabın adı “Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed(s.a.v) ve Öğretim Metodları”. Yaklaşık 190 sayfalık, bolca hadisli, hepsinde sahih hadislere yer verilmiş, güzel dipnotlar ile zenginleştirilmiş, başta yarım saatlik verdiği bir konferanstaki konuşmalarının sonradan eklenen araştırma ve yazılar ile son şeklini almış, yazarın çok sevdiğim bir usulü olan genişletilmiş baskısı çıkamamış bir eser. Çünkü eser 1995’te basılmış olup yazarı olan Abdulfettah Ebu Gudde ise 1997’de rahmetli olmuştur.
o Bir diğer kitap olarak KYK yurdumun yanındaki caminin altında bulunan kütüphanede denk geldiğim Prof. Dr. Şakir Gözütok’un tez çalışması olup sonradan kitaplaştırılan “Hz. Peygamber’in (s.a.v) Hadislerinde Öğretim Metodları” çalışması. Bu kitapta hadisler Buhari ve Müslim kaynaklı seçilmiş olunup, kategori edilmesi ise Medineli ve Mekkeli hadisler olarak yapılmıştır. Okunmasını ben de tavsiye ederim, göz gezdirdiğim kadarıyla güzel bir çalışma olup ilerde bende tebliğ metotlarını tekrar amaçlı okuyabilirim.
o Asr-ı Saadet serisinin son üç cildini de bu konuda bir örnek olarak gösterebilirim. Bu hususta en azından “İçindekiler” bölümünden bir göz gezdirme ile istenilen şeyler hakkında ufak bir bilgi edinilebilir.
o Böyle bir kategorinin alt başlığında maksat tebliğ olduğuna göre Risale-i Nur’un lahikalar kitaplarını da önermeye uygun buluyorum.
• Başka türde kaynaklardan da İslâm’ı öğrenmek isteyen, başka dehlizlerden tatlı sular içerek şenlenmek arzusu içinde olanlar içinde hızlıca 10 kitap/seri önerisinde bulunabilirim;
o İmam Gazali’nin “Kalplerin Keşfi, Ölüm ve Ötesi, Dil Belası, İhya-u Ulumiddin, Kimya-ı Saadet” eserleri
o Nureddin Yıldız’ın “İşi Vaktinden Çok Olanlar”
o Mesnevi-i Şerif
o Elli Dört Farz Şerhi (A. Kemalettin Üstün)
o Peygamberler Tarihi (M. Asım Köksal)
o Tenbi’ül Gafilin
o Ömer Nasuhi Bilmen’in “Büyük İslâm İlmihali”
o M. Akif Ersoy’u daha iyi tanımak için “Safahat”
o Cahit Zarifoğlu’ndan “Bir Değirmendir Bu Dünya”
o Bekir Develi ve Hayati İnanç Abilerin kitabı “Fabrika Ayarı”
29.02.2020
16:28

Sual & El-CevapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin