Sual: Ne kadar istesem de ağlayamıyorum. Acaba ağlayamamanın bir sırrı var mıdır? Ağlamak ise acaba ne tür bir hikmettir?
El-Cevap: Öncelikle geçmişler olsun. Böyle bir neticenin doğmasına sebebiyet veren bir maddi bir de manevi hastalıklar vardır:
Maddi hastalık olarak gözlerin iki kenarında bulunan lakrimal bezler(gözyaşı bezleri) kurumuş, salgı hortumu tıkanmış olabilir. Bu sebepten ötürü gözlerinizden yaş akmamasının bir sebebi sayılabilir. Böyle bir rahatsızlığın gözlerde yanma, görmede bozukluk gibi etkileri de bulunmaktadır.Bir diğer maddi hastalık olarak bakacak olur isek toplumsal koşullanma ve çevresel baskıyı da saymamak büyük eksiklik sayılabilir. Büyükler diyor ki “Erkek adam ağlamaz, kadın aciz görünmek istemiyorsa güçlü görünmelidir,” diye diye bu insanlardan aslında bir nevi şarj depolayan, içini rahatlatan ve insanı daha iyi hissettiren ‘çok doğal ve normal bir ihtiyaç olan ağlamak’ bir acizlik olarak gösterildi ve tâ çocukluk döneminde men edildiği için şimdi ağlamayı unutmuş bir nesil yetişti. Bu maddi bir hastalık olarak sebebiyet olması daha olanaklıdır.
Manevi bakımdan bakacak olur isek de ilk sebebiyet hâlâ bir takım günah ve hatalara müptela olmamız sayılabilir ve çok da büyük bir sebeptir. Haram yahut günah işleyen bir kimsede o an kalp katılaşır. İnsaniyeti değişme, Müslümanlığı da bozulmaya uğramış olabilir. Buna bir delil olarak şu hadis-i şerifi örnek sunabilirim;
"Zani bir kimse, zina yaptığı sırada Mü’min olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada Mü'min olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada Mü'min olduğu hâlde içki içmez; insanların, onun yüzünden gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi Mü'min olarak yağmalamaz."
Bu hususu biraz daha açacak olur isek şu hadis-i şerifi okumada da fayda vardır;
"Kişi zina edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinadan çıkınca iman adama geri döner."
Bir başka manevi hastalık olarak gösterilecek etmen de artık yapılan hatalardan ötürü Rabb’imizin rahmetini uzaklaştıracak eylemlerde bulunmamız gösterilebilir. Bu hususta da şöyle bir kıssaya yer verilebilir;Geçmiş ümmetlerden birinde Cenab-ı Hakk peygamberine vahyetti ki;
“Filan kuluma söyle; “Tard ettim onu, reddettim.”
Aradan zaman geçti. O kişi peygamberden durumu bildirildi. Başta çok endişelendi lâkin hayatında bir sıkıntı ve hüzün görmedi. Hatta işi ve kazandığı artıyor, gittikçe zenginleşiyor. Bir kere yolda yürürken peygamberle karşılaşınca soruyor;
“Yahu, sen bana şöyle şöyle demiştin. İşlerim kesatlaşacağına daha da açıldı ve düze çıktım. Sen de bir peygambersin, yalan da söylemezsin?” O peygamber sordu ki;
“Sen ağlar mısın?” Adam,
“Hayır,” dedi.
“Peki, dua eder misin?”
“Yoo,” dedi.
“Mahvolmuşsun da haberin yok ya!” dedi peygamber!
Kardeşim... Ağlamak bir rahmet tecellisidir. Teninin bir ilahi okşanması, ruhunun sıvı gıdasını alması dâhi denilebilir. İnsan ağlarken belki göğsü sıkışacak kadar zor ve yorgun hissedebilir lâkin sonrası ferahlık demektir. Ağlamaktan utanılmaz, gereklilik de yoktur bir lüzum da görülmez. Bir şikayet olarak da bilinmez. Dilin susuyor ise hatta sabretmek demek bu. Eğer dilin şekvaperde değil de dua ile dile gelecek isen çok daha hoştur bu hâl.
Böyle kardeşleri iyi anlıyorum. Dualarında ağlamak gibi bir nimeti kaçırmamaları için ve o ağlamanın bir günah yahut haramın neticesinden değil de bir duanın kabulünün makbuliyeti hakkında istemelerini nasihat ederim.
Ağlamak için kendilerini zorlamasın kimse, bu çok doğal bir hâl olduğuna değindik zaten. Kalben de hissedilse yeter hiç yoktan. Dua da bir nasip işidir, “En çok balık burçlarına nasip olur,” diye de düz kontak bir mantık da yoktur hani. Böyle bir nimete şükretmek ve hamd ile karşılaşmak da bir kulluk şuuru gerektirir. Neyi ne kadar karşılayabileceğin mühim bir husustur. Ne ölçüde istediğin de duanda eklenmesi gerekilen bir detaydır. Duada detay Resulullah(s.a.v) tarafından nasihat edilen bir şeydir ki "Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabb'inden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin." Hadis-i şerifi de buna bir işarettir.19.10.19
01:24
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sual & El-Cevap
SpiritualeSoruların cirit attığı bir asırda yaşıyoruz. Lâkin öncekilerin verdiği cevapları bulma gayretinde bulunmuyoruz. Tembellik hastalığı, kibir ve gurur mikrobu, tahlillerde çıkan okuma düzeyindeki düşüklük sebebiyle oturduğumuz yerde imanımızın kıvranma...