Sual: Hocalar ne diye birbiriyle tartışır?
El-Cevap: Bu soruyu sormaya iten tartışma konusunu ve tarafların niyetlerini elbette ki bilememekteyim, genel olarak ise bu tartışma sebeplerine değinecek olursam birkaç sebep sıralayabilirim;
▪ İlmi tartışma: Dinimizde her şey kırmızı çizgi ile sınırı belirlenmemiştir, Âl-i İmran Sûresi’nde(3;7) geçtiği gibi Kur’an’da birçok müteşabih ayetler mevcuttur ve ilimde derinleşmiş kimseler tarafından yorumlanabilmektedir. Bu ilmi tartışmaların vesile olduğu bereket ile yüz binlerce tefsir, kütüphaneler dolusu hadis şerhleri, raflar yetmeyecek kadar fıkıh, kelâm, akaid türünden eserler kazanmış ve bizlere miras kalmış bir nesiliz. Bu ilmi tartışma Fahri Kâinat Efendimiz(s.a.v) ahirete intikal ettiği ertesi gününden beri süregelen bir süreçtir. Âlimler arasında sözlü ihtilaflı tartışma meclisleri, yazılan bir esere reddiye içerikli başka eserler de telif edilmiştir, bunlara hüsn-ü zan ile bakıyor ve niyetlerinin ALLAH(C.C) rızası için olduğunu düşünüyoruz ki; bundan ötürü yadırganamaz.▪ Dini sahiplenme tartışması: Önceki maddedeki yoruma bırakılmış mevzuları ihtilaf kabul etmez bir şekilde, kendisinin yahut şeyhinin görüşünü üstün ve ‘tek geçerli hüküm’ görmekten ötürü diğer tüm fikirleri inkâr eden, üsteleyenlere "Kâfir" damgası yapıştıran tekfirci güruhlarda vardır. Tekfirden uzak durulmalı, hata varsa nasihat edilmeli, illâ delilleri sabit bir din yaşamak isteyen kimselerin de başkalarının ehl-i sünnet görüşlerine karışmamaları özellikle "Selefilik" akidesinde olan kardeşler için daha sağlıklı bir toplum yapısı oluşur, diyerekten bir nasihatte de bulunayım.
▪ Şöhret için tartışma: Fark edilmiştir ki son 5-10 yıl içerisinde TV hocaları, Youtube şeyhleri artmış bulunmaktadır. Bu da havada uçuşan reddiyeleri, laubali ve ilimsiz ekran/video kavgalarına zemin hazırlamıştır. Açık konuşayım ki; çok tiksindirici bir durumdur! İhlâs yok bir kere o şöhret hırsından; televizyona çıkmak için onlarca kadının içine dalmak, muhabbet etmek ve aralarda gülüşüp şakalaşmak ile takva elden gitti zaten; ümmete birey kazanma derdi olmayıp da abone/takipçi kazanacağız telaşı ile çoğu kişiyi de dinden soğuttular zaten!!!
Başka maddelerde vardır elbette, lâkin hepsine girişmek sözü fazlaca uzatıp kişileri daraltmak olur, en önemli gördüklerim bunlardı konuşmaya değer...
Lâkin mesele burada sebep saymakla bitecek bir soru içermemekte nazarımda. Yarama tuz basılan büyük bir derdi haykırmak istiyorum sizlere. Öncelikle ilmin Besmele’si olan usulden yana bir noksaniyetimiz var. Hep gözardı edilen ve hemen kitaplara dalan bizlerin ilmi amele dökmedeki bereketsizliğimiz bundan kaynaklı.
Usül okumamız neredeyse hiç yok, usül kitap çeşitlerimiz ve usulden bahseden alanlarımızı bahis mevzusu etmek dâhi haylice kıt. Okumadan önce usül öğrenmek gerek, düşünmeden önce usül terbiyesi elzem, anlamak ve yorumlamak için usül olmazsa olmazlardan, konuşmadan önce usül adına ciltler bitirmek lâzım. Başka türlü bugün eline kitap alan ekran karşısına çıkıyor ve internet artıklarını doldurduğu zihni ile seçmeden aklına ne gelirse dilden döküyor.
Bakın. Bu çağ kitabın çok olduğu, âlimin en kıymetli elmastan az ve zor yetiştiği bir andayız. Geçmişten süregelen hak sözler ile batıl ırmakların kaç kere birbirine karışıp ayrıldığından dâhi habersiziz. Bundan ötürü çekingenliklerimiz var, bilmediğimiz kitapları karıştırmaktan ürküyoruz, başkalarını da korkutan şeyhlerinden duyma laflarla konuşan hocalar mevcut.
Çok değil, daha geçen asrımızın birçok âliminin "Hazret" dediği, asırlardır süregelen "Hüccetül İslâm (İslâm’ı delillendiren)" gibi ünvan sahipli kimseler günümüzde kitaplarından tek kelime okunmadan yasak kitap, yasak âlim olarak görülüyor. Kamp ateşinde talebelerinin ağızlarına kızarmış şeker sunan şeyhlerden "O kimsenin kitaplarından yırtıcı hayvanlardan kaçtığınız gibi kaçın," korku hikâyeleri anlatılıyor.
Belki bu dine ve ilme alışma safhasındaki genci korumak, zihni bulanmasın diye bir ikaz olsa da bir kişi kazanmak adına bir ümmet kazanmaya vesile âlimlerimiz hiçe sayılıyor. Adam 300 kitap yazdı ise 5-10 hatası yüzünden adı karalanıyor; bu, bu zamana kadar âlimlerin yaptıklarına hiç şahit olmadığım bir reddiye şekli. O zamanın âlimleri büyük bir zat görürken, sizler onlardan fazla neyini okudunuz ki ehl-i sünnet çizgisinden çıkarabiliyorsunuz? Birisini ehl-i sünnet görmemek ne demek biliyor musunuz; ateşliktir, Cehennem’i kabul görmektir. Büyük vebaldir.
Birde bu reddiyelerin ve kırmızı listeye alınarak ehl-i sünnetten çıkarılan kimselerin siyaseti yapılıyor. Şeyhinin kabul etmediğini kabul edenler öteleniyor, sapık görülüyor, tekfir ediliyor. Ciddi bir lisan ile zikrediyorum; bu yaptığınız bu devrin işi değildir!
Ümmetin gençlerinin dini bir boşlukta olduğunun, dinden soğuyup ateist-deist-agnostik olmaktan ziyade birer İslamofobik yahut İslâm düşmanı kimseler olduğunun farkına varın. Sebebini Üstad Said Nursi izah ediyor; "Çünkü bir Müslüman başkasına benzemez. Dini terk edip İslâmiyet seciyesinden çıkan bir müslim; dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez."(Tarihçe-i Hayat, sayfa 457) Bu safhadan sonra çok diyecek kalmadı aslında; iman ve küfür cephelerinde şiddetli harp cereyan ederken, gidip de kendi ümmetinin bireyine kurşun sıkma derdinde olan haindir, haindir, haindir!!!
18.10.2021
10:18
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sual & El-Cevap
EspiritualSoruların cirit attığı bir asırda yaşıyoruz. Lâkin öncekilerin verdiği cevapları bulma gayretinde bulunmuyoruz. Tembellik hastalığı, kibir ve gurur mikrobu, tahlillerde çıkan okuma düzeyindeki düşüklük sebebiyle oturduğumuz yerde imanımızın kıvranma...