Bu Asırda Kerametler Neden Daha Az?

15 6 0
                                    

Sual: Geçtiğimiz yüzyılda ve bu zamanda diğer 14 asrın bilgi ve birikimi var iken İslâm’da büyümek, manevi basamakları çıkmak daha kolay ve hızlı iken neden geçmişteki diğer zatlar kadar kerametli hadiseler yaşanmamıştır???

El-Cevap: Öncelikle böyle bombardımanlı gibi sıralı bir soruya bizde teker teker tesirli ön cevapları bırakmak isteriz;
• Öncelikle İslâm büyüklenmek için öğrenilmez. Verilen büyüklük emekten öte ilahi bir lütuftur.
• Ayı şekilde de keramet gibi bir nimet bizden gelme değil bizde yansıma idir. Yani Rabb’imiz kaynaklı olup O’nun (C.C) dilemesi iledir. O âlim ve veli zatlar demez ki “Ben bir keramet göstereyim.”
• Bilgi ve birikim genetikle geçen bir şey değildir ki bir kimse beşikte âlim olsun. Ezelde bellidir tabii lâkin çalışmak ile öyle bir lütfa erişilir. Her asırda ve her kimsede bu en baştan başlamak demektir.

Bu şipşak cevaplardan sonra işin aslına ve teferruatına inecek olur isek bazı değinilmesi gerekli hakikatler vardır;
Her cemaat yahut tarikatta bir yol yordam vardır. Ehli sünnet çizgisinde, Resulullah’ın (s.a.v) gösterdiği güzergahları izlemektedirler. Bunun en basitten izahı ev-okul arasında tek bir yürüyüş istikameti olmayıp başka sokak ve caddelerden giderek 2-3 yahut daha fazla çeşitlendirmek gibi algılayabiliriz. İslâm gibi bir dinin de bereketli pek çok ehli sünnet oluşumu olup her mizaca uygunu elbette ki bulunmaktadır.

Her tarikat ve cemaat kendisinin en rahat, en kolay ve sonuca en çabuk götürecek yolları keşfettiğini söyler. Bu son derece normaldir. Kimse kendi annesi dururken başkasınınkine en iyi anne demediği gibi kendi çevresini de böyle görmesi son derece doğaldır. Fakat tektir diyemez.

Ayrıca; evet, bilgi birikimi olarak hayli bereketli bir asırdayız. Bunca bilgi arasında en sahih ve Hakk’a yaklaştıracak olanı bulmakla da mükellef bir ümmetiz. Ve düşünülsün ki bizler en hızlı yolculuklarda aslında en az işleri yaparız. Bir eski kömür kazanlı lokomotiflere binmek var, birde elektrikli hızlı trenlere binmek var: Eski trenlerde günler sürecek yolculukta kitaplar okur, uyur ve dinlenir, arkadaşlar edinir, yemek saatlerinde ziyafetler çekilir, arkadaşlarla eğlenceli vakitler geçirir, masa oyunları oynanır, şarkılar dinlenip filmler izlenirken; hızlı trenlerde bu aynı mesafedeki yolculuk birkaç saat sürebilmektedir. Bu da haliyle yapılabilecek seçenekleri fazlasıyla kısıtlamaktadır.
Bu yukarıda verdiğim örnek teşbihi ile aslında hızlı gidilen yolda keramet olayına yer ve vakit kalmamaktadır, denilebilir. Başka önemli durumları da saymakta gerek vardır;
▪ Âlim ve veli zatlar keramet göstermek için böyle olma gayesi gütmediler. Direkt olarak niyetleri rıza-i ilahi. Bunu geçen hiçbir ilahi gaye olamaz. Onunla denk başka bir niyette bulunamaz. Hatta kaçıncı olursa olsun keramet gibi bir niyet en son arzularda dâhi olamaz!
▪ Öyle zatlar için en büyük kerametten bahsedecek olsak yahut da kerametten başka bir arzularını dile getirmelerini isteyecek olsak bu mutlak olarak birilerinin imanlarına vesile olmaktır.
▪ Öyle büyük kimselerin bir iman davası var iken keramet gösterecek vakitleri mi kaldı? Uykularından, yemeklerinden, döşeklerinden, hatta elleri altındaki kitaplarda dâhi feragat eden, kendini tamamen İslâm davası içinde bir nefer ve hizmetkâr gören ön cephede savaşan er kişilerdi onlar.
▪ Ayrıca nice âlim zatlar kerameti Cennet nimetlerinden dünyada tatmak olarak görmüşlerdir. Hâl böyle olunca, Cennet nimeti gibi baki bir şeyi dünyadaki fani bir nimet olarak harcamak asla akla uygun bir şey değildir. O yüzden hiçbir âlim keramet göstermeye niyetli bir tavır takınmamıştır.

17.04.2020
11:42

Sual & El-CevapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin