-Başlama Tarihinizi Yazabilirsiniz-
Şu birkaç haftada hayatım çok kötü geçiyor. Yıkılmış, çürümüş, ezik bir bedene sahibim sanki. Bir hafta öğrendiğim gerçekle yıkıldım, kalbim son olanlardan dolayı çürük, güçsüz bedenim bu gerçekle daha da çok ezilmişti. Okul hayatım asla iyi olmadı. Her zaman etrafımda düşmanlarım oldu. Beni sevmeyen hatta nefret eden. Hayatım boyunca çok kötü şeyler yaşadım. Çok kötü...
Bu eziyetim ortaokulda, babamın işi yüzünden başka bir şehre taşındığımız zaman başladı. Küçüktüm... Zeki, güzel bir kızdım. Bunlar kesinlikle ego değil. Zeki bir kızım. Ayrıca güzel...
Zaten başıma ne geldiyse bu güzellik yüzünden geldi. Manken gibi olmasamda bir giderim vardı.
Ortaokulda zekiliğim ile kıskanıldım ve bazı kızlar tarafından dışlanılmaya başladım. Lisede...
Lise de bir çocuk vardı. Jack... Ortaokulda olduğu gibi lisede de aklımı derslerime verdim. Aşkla meşkle işim olmazdı benim. Zaten benim asla bir sevgilim olmadı. Çünkü kimseyle sevgili olacak kadar yakınlaşmadım. Lise de Jack benden hoşlanmaya başladı. Bunu anlayamamam için salak olmam gerek çünkü sürekli etrafımda ve benimle konuşma çabalarındaydı. Bana bir iki kere sinemaya ya da 'bir şeyler içmek ister misin' gibi tekliflerde bulundu. Ama ben her seferinde reddettim. Çünkü kimsenin benimle ilgilenmeyeceğini aklıma kazımıştım sanki. Ben birkaç defa tersledim bu çocuğu.
İşte bunun eski sevgilisi Nataşa geldi. Bana kendi adında 'uyarıda' bulundu. Ama bana yaptıklarını kronolojik sıraya sokarsak;
1- Beni bir güzel arkadaşlarıyla dövdüler.
2- Beni spor odasına kitlediler. Bu durumda aç susuz bir günüm spor salonunda geçti.
3- Okulun önünde beni rencide ettiler.
4- Sınav notlarımı değiştirdiler. Çok çalıştığım sınavlarımda her zaman 30-40 aldım. Gerçek ortaya çıktı ama Nataşa'ya yine birşey olmadı, ceza falan almadı yani!
5- En son yaptıkları; benim okulun önünde ağzıma sıçtılar. Ulan ben altıya bir nasıl dalayım?!
Hele o sürtük arkadaşları yok mu? Sinir fahişeler!
Neyse sadece ilkokulum güzeldi. 11 yaşıma kadar herşey güzeldi. Sonrası bok gibi! Şuan 18 yaşındayım! 7 yılım bok gibi geçti! Her gün her akşam ağladım amk!
-Sakin ol kızım, sakin!
Olamıyorum bu olanlar bana çok zor geliyor! Bazen yaşadıklarımı düşünüyorum; diyorum 'helal olsun kız sana!' ama bazen kendime acıyorum... Ben bunları hakedecek ne yaptım?
"Marry! Kızım hazır mısın?!" diye bağırdı annem. Ah anne ah! Ne vardı normal insan olsam...
Ne vardı normal bir aile olsak?!
"Tamam geliyorum!" diye bağırdım anneme odamdan. Hazırladığım valizi yatağın üstünden indirdim. Şimdi ise yeni evime gidiyorum. Bir okul, bir ev? Yatılı yani.
Üzerimde siyah uzun kollu dar bluz, altımda yırtık kot pantolon ve olmazsa olmaz siyah botlarımı giydim. Yazın bile bot giyerim ben. Vücumdaki tek renkli yerler; saçım, gözüm ve ten rengim...
Evet! Düşündüğünüz gibi! Sarışınım, belime kadar uzanan sarı düz saçlarım var. Mavinin en güzel tonu olan gözlerim, ve beyaz tenim. Ah ne vardı simsiyah olsam, esmer olsam, gözlerim...
gözlerimi seviyorum ya! Gözlerim değişmesin...
Merdivenlerden aşağı indim. Annem ve babam kapının önünde bekliyorlardı. Gözlerimi devirip yanlarına ilerledim. Biran duygulandım sanki. Valizimi bırakıp babama sarıldım. Onu annemden çok seviyordum. Bazı kızlar babacıdır. Ve ben en has babacıyım. Ağlamaklı sesimle "Baba, gitmek istemiyorum..." dedim daha sıkı sarılarak. Babam sırtımı sıvazlayarak "Orada daha mutlu olacaksın kızım, güven bana." dedi babam. Ondan ayrıldım ve göz yaşlarımı sildim. Babama buruk bir gülümseme göndererek arkamı döndüm ve kapıya ilerledim. Evet, anneme veda etmeyecektim. Çünkü artık benim veda edecek bir annem yok!
-Yapma be kızım! Sarıl annene!
Hayır yapmayacağım iç ses! Daha çok güçleneceğim ve onu alt edeceğim!
-Annen lan o senin!
Umrumda bile değil benim annem bir hafta önce öldü!
-Sen bilirsin canım!
Ben bilcem tabi! Sen mi?!
Arkama bile bakmadan arabama ilerledim. Valizimi bagaja koyup arabama bindim ve hızlıca sürmeye başladım. Adresi biliyordum. Hatta gideceğim okulun fotoğraflarını annem olacak şahıs tarafından görmüştüm.
Şimdi siz soruyorsunuz 'kızım annenden niye bu kadar nefret ediyorsun?' yada 'noldu lan?' falan benzer sorular soruyorsunuz. Anlatayım;
1 Hafta Önce----
Okuldan daha yeni gelmiştim. Babam ve annem karşıma oturmuş, gözlerimin içine bakıyorlardı. Liseyi güzel bir şekilde bitirmiştim. Şimdi ise moda üniversitesine gidiyordum. Annem kolyuğun başına -babamın yanına- oturmuş ayağını titretiyordu. Bu hareketi sadece sinirliyken, stresliyken yapardı. Tek kaşımı kaldırarak "Bir sorun mu var?" diye sordum. Babam derin bir nefes alarak "Kızım seninle önemli birşey konuşmamız lazım." dedi. Annem "Kızım, şu son zamanlarda garip bir şeyle karşılaştın mı?" diye sordu. Ben ona anlamaz bakışlarımı atıyordum. Garip birşey derken?
"Hayır yaşamadım da neden bu kadar streslisin?" diye sordum merakıma yenik düşüp anneme.
"Bak, sana söyleyeceklerimiz sana biraz garip gelebilir ama, yani sen farklısın kızım." dedi annem.
Sesimin sert çıkmasına engel olamayarak "Farklı derken?" diye sordum.
"Sen diğer insanlar gibi değilsin kızım, senin özel yeteneklerin var." What!
"Ne diyorsun baba! Ne özel yeteneği! Ucube miyim ben!" diye çıkıştım.
"Marry sakin ol!" diye bağırdı annem. Sonra devam etti "Ne ucubesi?! Sen benim kızımsın ve sen melezsin!"
"Anne sen ne dediğinin farkında mısın?!" Babama dönerek "Baba birşey desene!"
Annem hızlıca yanıma geldi ve kolumu sıkıca tuttu. "Bana bak! Benim sinirimi bozma! Neysen o sun! Şimdi çık odana eşyalarını topla gideceksin buradan!" diye bağırdı annem.
Kolumu ondan kurtararak "Ben ne olduğunu anlamadan şurdan şuraya gitmiyorum!" dedim bende bağırarak.
Annem bende ayrıldı, sağ kolunu elini kaldırıp bana tuttu. Ben ne yaptığı anlamak istercesine ona bakıyordum. "Sen ne yap- Ah!" cümlemi tamamlayamadan tüm gücümle bağırdım. Annem elini bana tutarak vücudumu büyük felçe sokmuş gibiydi. Bacaklarımdan yukarı çıkan ağrıyla olduğum yere yığıldım. Bu acı beni ölüdürebilirdi ama olmuyordu. Ölmüyordum ama neden?
Annem birkaç dakika sonra elini indirdi, elini indirmesiyle acılarımın son bulması bir oldu. Ama hala vücudum çok yorgundu. Yerde öylece yatmış duruyordum. Dolmuş, nefretle bakan bakışlarımı anneme çevirdim. Tıslayarak "Neden böyle birşey yaptın?!" diye sordum.
Annem sırıtarak "İnanman için..." Sonra babama döndü. "O kadar diyordun "benim kızım melez değil' falan. Şimdi anlamış olman gerek. Bu yaptığım öldürücü bir büyü idi. Ve sadece melezler bu büyü karşısında ayakta durabilir. Her canlı yapar bu büyüyü; safkanlar, cadılar, troller ve hatta melezler bile yapabilir. Ama sadece melezler dayanabilir, sadece sen!" dedi. Dediklerine anlam veremiyordum...
Ben melez miyim? İyide neden ben!?
"Şimdi iyiliğin için defolup gidiyorsun Marry..."
Şimdi----
Evet kovuldum. Kendi evimden kovulmuştum. Annemin dediklerini mantıklı düşünürsem anlam bulabiliyordum. Annem bir safkan, babam ise insan ve ben bir melezim. Tek melez benim. Annemin yaptığı büyüye birtek ben karşı koyabilirim. Sadece ben!
Çok havalı lan! Şimdi benim özel güçlerim var... Ve annemin dedeği gibi çok güçlüyüm.
Ulan şu güçlerimi kontrol altına alayım ben sana gösteririm!
Kendi annemi öldüreceğim!
Yorum ve Oy...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❃Tek Melez
Fantasy-TAMAMLANDI- !+18 kısımlar vardır. Rahatsız olanlar okumsın! !Fazla küfür kullanılmıştır! #fantastik Farklı bir diyarda sadece tek özel bir melez... Ondan intikam almak isteyen daha sonra tek meleze deliler gibi aşık olan özel bir safkan... Annesi...