Ben hala Marcus'un bana attığı dehşet verici bakışlara anlam veremiyordum. "Evet melezim nolmuş?" dedim.
"Son 2 yıldır okulda senin adın geçiyor ama," dedi durdu bende hemen atlayarak "Ama ne?" dedim
"Sen bir meleze göre hem güçsüz hemde güzelsin..." dedi ve beni baştan aşağı süzdü. Bende ciddiyetimi bozmadan "Övdün mü gömdün mü?" diye sordum. "Bilmiyorum..." dedi. Neyi bilmiyorsun?
"Tamam o zaman, teşekkür ederim." dedim bende. Kaşlarını kaldırarak "Niçin?" diye sordu. Salak ya!
"Yaramı iyileştirdiğin için teşekkür ederim Marcus." dedim. Kaşlarını daha çok kaldırarak
"Sen benim adımı nerden biliyorsun?" diye sordu. Bende gülümseyerek "Bende senin adını çok duydum..." dedim ve yanından geçip gittim.
Birkaç dakika sonra odamızın önüne gelmiştim ama bağrışma sesleri geliyordu. Korkmuştum. Hemen odaya daldım. Brandon ve Jessica bağırarak tartışıyorlardı ama Jessica'nın gözleri dolmuştu. "Pardon ben yanlış bir zamanda geldim." diyerek kapıyı kapatmaya başlamıştım ki "Hayır Marry, Brandon'da zaten gidiyordu." dedi Jessica. Brandon Jessica'ya hızlıca dönerek "Ciddi olamazsın Jessica!" dedi Brandon tekrar bağırark. Nedir bu erkeklerin her konuda bağırma alışkanlıkları!
"Brandon! Defol git!" dedi Jessica bağırarak. Brandon hızlıca odadan dışarı çıktı. Aralarında yine ne geçti bilmiyorum ama sormaya hiç niyetim yok, çünkü Jessica yere çökmüş ağlıyordu. Kapıyı kapatıp hemen yanına gittim ve sarıldım.
Jessica sakinleşmek yerine daha çok ağlıyor ve titriyordu. Bu böyle olmayacaktı hemen birini çağırmam gerekiyordu, ama kimi? Jessica sakin olması için son sözlerimi söyleyip odadan çıktım. Koridordan geçen rastgele bir kıza "Brandon'un odası nerde?" diye sordum teşlaşlı bir şekilde."Şey, sonuncu koridorudan sağa dön sonuncu kapı" dedi kız. Onun odasını bu kadar detaylı bilmesine takılsamda daha önemli işlerim vardı. Hemen tarif ettiği yere doğru koşmaya başladım. O sırada bizim odadının kapısının önünden geçtim ama içeri girmedim. Hala ağlama sesleri geliyordu ve kırılma sesleri. Hızımı daha çok arttırdım. Odaya geldiğimde kapıya hızlıca vurmaya başladım.
Kapıyı Marcus açtı bana şaşkın gözlerle bakıyordu. "Senin burada ne-" cümlesine tamamlamasına izin vermeden "Brandon nerede?!" diye sordum. "Brandon içerde..." dedi hala şaşkınlığını koruyarak.
Onu artık fazla takmayarak daldım odaya, Brandon yatağa yatmış tavana bakıyordu, derin düşünceler içindeydi. Ama bu ona olan kızgınlığımı değiştirmiyor. "Aptal!" dedim bağırarak. Gözlerini tavandan ayırıp bana baktı ve yatakta doğruldu.
"Senin burada ne işin var?" diye sordu. Ben ona 'aptal' diyorum o bana 'burada ne işin var' diyor! Valla salak!
"Jessica senin yüzünden kriz geçiriyor! Ona ne söyledin bilmiyorum ama birazdan kendi güçlerini kullanarak kendine zarar verecek! Nasıl delirttiysen öyle sakinleştir onu, hemen!" dedim tekrar bağırarak. Brandon yataktan hızlıca kalktı ve odadan dışarı çıktı. Sanırım Jessica'nın yanına gidiyordu. Bende olduğum yere çöktüm, sanırım biraz fazla enerji tükettim. Ben hala birşey yemedim ve açlıktan bayılmak falan istemiyorum hemen birşeyler yemem gerekiyor. Yerden kalkmaya çalıştığımda bir el bana uzandı. O ele baktığımda karşımda Marcus'u gördüm. Elini bana uzatıyordu. Hemen elini tuttum ve ayağa kalkıp kendimi toparladım.
"İyi misin?" diye sordu. Kafamı salladım sadece. "Seni odana bırakmamı ister misin?" diye sordu. Hemen başımı olumsuz anlamda salladım "Hayır, olmaz!" dedim. Kaşlarını kaldırarak "Neden?" diye sordu. Odun ya!
"Onların baş başa kalması gerekiyor. Hem ben açım yemekhane'ye ineceğim." dedim kapıya yönelerek.
"Gelmemi ister misin?" diye sordu. Hayırdır sen ya! Neyse "Tamam, gel." dedim. Odadan çıkıp birlikte yemekhaneye indik.
--BRANDON--
Marry'in söyledikleri ile hemen odadan çıkmıştım. Jessica'nın yanında olmam lazımdı. O henüz yeniydi. Bu yetenekeler ona fazla geliyordu hele ki böyle bir güce sahipken çok zorlanıyor kontrol etmekte. Odasının önüne geldiğimde içeriden ağlama ve kırılma sesleri geliyordu. "Siktir!" dedim. Direk odaya daldım. Jessica yere oturmuş bağırarak ağlıyordu ve etrafında uçuşup kırılan eşyalar vardı. Hemen öüne geçip diz çöktüm. Ellerini tuttum. Ama hala sakinleşmemişti. Ellerimle yüzünü avuçladım. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
"Jessica, sakin ol, lütfen!" dedim Ama ağlaması hala dinmemişti. Ellerimi ittirip benden uzaklaştı.
-Yapma be kızım! Uzaklaşma bende... Ben sen olmadan yaşayamam, bu kalp sen olmadan atamaz...-
"Senden nefret ediyorum! Defol git! Sen beni tek başıma bıraktın!" diye yüzüme bağrıyordu.
Evet, Jessica'yı bazı nedenlerden dolayı yalnız bıraktım ama benimde kendime ait sorunlarım vardı ve bunu anlatamazdım...
"Jessica sakinleş sonra konuşalım, lütfen..." dedim bende ağlamaklı sesimle. Onu çok seviyordum ve böyle görmeye dayanamıyordum. "Neden bana bunu yapıyorsun, Brandon..." dedi ağlayarak.
Sonra aklıma onu aylar önce öperek sakinleştirdiğim geldi. İlk o zaman anlamıştım beni sevdiğini, onu sevdiğimi...
Peki tekrar yapsam sakinleşir mi yoksa suratıma tokadı yapıştırır mı? Yapıştırsa bile haklı! Sevgili değiliz ki! Kız her krize girdiğinde öperek sakinleştiriyorsam! Ama...
Ama ben onu çok özlemiştim. Onu, kokusunu, dudaklarını...
Daha fazla kendime engel olamayarak yapıştım aylardır öpmediğim dudaklarına...
İlk başta -yine- şaşırsada sonra bende şaşırdım. Çünkü karşılık verdi! İlk öptüğümde öylece durmuştu ama şimdi karşılık veriyor...
Bir süre öpüştükten sonra ayrılıp alınlarımızı dayadım. "Seni seviyorum..." dedim. Ulan hani senin ailevi problemlerin vardı?! Ne diye kıza seni seviyorum diyorsun! Ama bir kez daha kalbini kıramam. Onunla sevgili olacağım...
"Seni seviyorum, Brandon..." dedi Jessica. Bu söylediği ile sırıttım. Zaten biliyordum beni sevdiğini güzelim.
"Şimdi iyi misin?" diye sordum. Başını salladı. "Uyumak ister misin?" diye sordum. Yine başını salladı.
Elinden tutup onun yatağına geçtik. Tek kişilik olduğu için fazla sığmıyorduk. Onu kucağıma alabilirdim.
Ama herseferinde tam olarakta sıkışmıyorduk. Tamda sığıyorduk. Of! Brandon kendinle tartıştığın konuya bak!
Neyse, onu duvar kenarına alarak göğsüme yatırdım. Çok yorgundu uyuması gerekiyordu. Saçına ufak öpücükler kondurup aylardır hasret kaldığım kokusunu çektim. Çok güzel kokuyordu.
Seni seviyorum...
Yorum ve Oy...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❃Tek Melez
Fantasy-TAMAMLANDI- !+18 kısımlar vardır. Rahatsız olanlar okumsın! !Fazla küfür kullanılmıştır! #fantastik Farklı bir diyarda sadece tek özel bir melez... Ondan intikam almak isteyen daha sonra tek meleze deliler gibi aşık olan özel bir safkan... Annesi...