Bölüm 9

2.2K 104 26
                                    

Sabah esneyerek kalktım. Çok yorgundum dün; Marcus'ta gittikten sonra bende fazla kalmayarak odaya gittim. Odaya girdiğimde Brandon ve Jessica sarılarak uyuyorlardı. Çok tatlılardı. Daha sonra Jessica vermek için fotoğraflarını çekmiştim. Brandon'u omzundan dürterek uyandırdım ve artık gitmesini söyledim. O da anlayış göstererek gitmişti.

Saate baktığımda 10'a geliyordu. Yerimden doğrularak Jessica'nın yanına ilerledim. Omzundan dürterek "Jessica, uyan!" dedim. Ama hala uyanmamıştı. Omzunu delerek "Jessica!" dedim tekrardan.

Gözlerini ovalayarak "Hı?" dedi. "Kalk, hadi ilk derse geç kalmışız!" dedim. "Ne!" dedi 'e'yi uzatarak.

...

Kapıyı çalıp sınıfa girdik. Ders biyoloji idi. İlk dersine geç kalmıştık ama ikincisine yetişmiştik. Öğretme gözlüğünü çıkartarak bize baktı. "Nerdesiniz siz?" diye sordu. Bende direk savunmaya geçerek "Uyuya kalmışız." dedim. "Demek öyle Marry hanım! O zaman size bir soru sorayımdan yerinize geçin?" dedi hoca sırıtarak. "Nasıl yani?" dedim. "Şöyle Marryciğim, sizi sözlü yapmadan sınıfa almayacağım demek."

Sen bizi sınıfa almayacaksın? Sen?! Sen kimsin be! Bende gurur yaparak, umursamaz bir tavırla "Peki..." deyip sınıfın kapısına doğru yöneldim. "Bu kadar kolay pes edemezsin, Melez!" dedi Marcus aklımdan. Onun sesiyle olduğum yerde durdum. Haklı olabilir miydi acaba? Evet ya haklı ben niye hemen pes ediyorum!

"Tamam sorun hocam." dedim biyoloji hocasına dönerek. Hoca düşünürmüş gibi yapıp bize döndü.

"Soruyu soracağım, ikinizden birisi bilirse sınıfa geçersiniz. Bilemezseniz dersime giremezsiniz." dedi.

"Pekala..." dedim.

"Evet, karbonhidratlar kaça ayrılır ve bunlar nelerdir?" diye sordu. Hassiktir! İyi de ben bu konuyu hiç duymadım. Tek bildiğim karbonhidrat ekmek. Jessica ile birbirimize baktık. Ona 'biliyor musun?' gibi bir bakış attım. Ama o 'bilmiyorum' anlamında kafasını salladı.

Hoca hafif sırıtarak "Bu konuyu birinci ders işledik." dedi. Birinci ders? Tabi ya Marcus! O da birinci ders vardı ve gücümü kullanarak ona sorabilirdim. Hocaya dönerek "Hocam bize biraz zaman verir misiniz?" diye sordum. "Tabi, yoklama defterini doldurana kadar zamanınız var." dedi.

Hemen Jessica döndüm bana fısıldayarak "Kanka biz birinci ders yoktuk ki? Nasıl bileceğiz?" diye sordu endişeyle. Omzunu sıvazlayarak "Halledicem ben onu, sen merak etme kanka." dedim sırıtarak.

Gözlerimi kaparatak odaklanmaya başladım. Yapanilirdim daha önce yaptım, yapabilirim. Sadece aklımdan geçirmem gerek. "Marcus?" dedim aklımdan. Gözlerimi açtığımda bana bakıyordu. Gözlerimi ondan ayırmıyordum. "Tebrik ederim, Melez..." dedi aklımdan. Sesini duyunca kendime zefer gülümsemesi attım. Yaptım işte!

"Marcus, sen biliyorsundur, yardım et." dedim yavru köpek bakışlarımı atarak. Gülümseyerek başını yere eğdi. "Bir şartla?" dedi. Kaşlarımı çattım "Ne şartı?"

"İstediğim birşeyi yapacaksın..." dedi. Bu söylediği ile kaşlarım daha çok çatıldı. Ne istiyor olabilir ki? En fazla ne isteyebilir?

"Tamam yapacağım, hadi söyle." dedim.

Gülümseyip "Peki. Cevap üç tane, monosakkarit, disakkarit ve polisakkarit." dedi

Tekrar aklımdan teşekkür edip hocaya döndüm. Hoca da bana bakıyordu. "Sanırım buldunuz?" dedi sırıtarak.

"Evet bulduk..." dedim bende sırıtarak. "Hadi ya neymiş bakalım cevap?" dedi.

"Monosakkarit, disakkarit ve polisakkarit" dedim kendimden emin bir şekilde. Hocanın bir anda kaşları çatıldı.

❃Tek MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin