-1 HAFTA SONRA-
Marcus ile ilişkimiz çok güzel gidiyordu. Neredeyse hergünümüzü beraber geçirirken, benim çalışmalarım arttırıldı. Yakında dış savaşımız varmış. Bu yüzden iyi hazırlanmam gerekiyormuş. Marcus'ta çok fazla çalışıyordu. Savaşta sadece biz değil; Jessica, Brandon ve Jack'ta olacakmış. Bu yüzden onlarda çok çalışıyor.
Yaklaşık on gündür Marcus ile vakit geçiremiyoruz. Bu duruma çok üzülüyorum. Onu özlemiştim.
Bu arada ben baya güçlendim ha! Artık bütün elementlerimi kontrol edebiliyorum. Geleceği görme yeteneğim ise yavaş yavaş düzene giriyordu. Element güçlerime çalışırken birkaç yeteneğim daha ortaya çıkmıştı.
Garip bir şekilde görünmez olabiliyordum. Bu çok havalıydı. Geçenlerde hava gücümü kullanmaya başlamıştım. Ertesi gün ise görünmez olarak uyanmıştım. Öğlene kadar görünmez kalmıştım.
Daha sonra su gücümü kullanırken eşyaların renklerini değiştirme gücüm ortaya çıkmıştı. Sanırım bunların hepsinin kaynağı kesinlikle element gücüm. Ateşi kullanırken geleceği görmüştüm, suyu kullanırken eşyaların rengini değiştirmiştim, havayı kullanarak ise görünmez olmuştum.
Bu yetenekler arasında ise dövüş eğitimi almıştım. Artık çok fazla güçlüydüm.. Hiç olmadığım kadar...
Arka bahçede anteraman yaparken belimde hissettiğim ellerle hızlıca arkamı döndüm. Marcus'tu...
Onu görünce hemen sarıldım. "Seni çok özledim ya!" dedim onu öldürecek gibi sıkarken.
"Bende seni çok özledim ama sıkmaya devam edersen özlenecek bir tarafım kalmayacak aşkım." dedi nefessiz kaldığını belli ederek.
"Ben, şey pardon." diyerek ayrıldım. "Marry sen nasıl bu kadar güçlendin?" dedi şaşırarak
"Bilmem..." dedim bende sırnaşarak.
"Ya, sen beni mi özlemiştin?" dedi o da ellerini belime dolayıp beni kendine bastırarak.
"Sanırım sen beni özlemedin?" dedim dudak büzerek. Marcus'un bakışları büzdüğüm dudaklara kaydı. Bana doğru yaklaşarak "Ama ben senin o büzdüğün dudağını çok pis öp-" tam öpecekken arkadan
"Öhm öhömm!" diye sahte öksürük duyunca hemen geri çekildim. Kafamı arkaya çevirdiğimde Zayn hocayı ve bizimkileri arkamızda dikilmiş, bizi izlerken gördüm.
Bende kendi kendime kızarak "Azcık geç kalsaydınız ölürdünüz sanki." dedim sessizce. Marcus'tan biraz daha uzaklaşarak "Ne işiniz var burada?" diye sordum. Brandon sırıtarak "Az daha geç kalsaydık Marcus'un seni çok pis öpeceğine şahit olacaktık." dedi imalı imalı. Jessica Brandon'un koluna bir tane geçirdi.
"Brandon!" dedi Marcus uyarıcı bir sesle. "Çocuklar sizi bölüyorum ama önemli birşey konuşmamız gerek. " dedi Zayn hoca. "Tamam hocam hemen geliyoruz." dedim.
"Yemekhanede bekliyorum, açlıktan öleceğim." dedi arkasını dönüp giderken. Hafif kıkırdadım.
"Eee hadi gidelim!" dedi Jack. Tam gidecekken Marcus bileğimden tuttu. "Siz gidin biz geliyoruz." dedi.
Brandon sırıtarak Jessica'nın elini tuttu. "Hadi aşkım biz gidelim." dedi. Brandon, Jessica ve Jack yemekhaneye doğru giderken bende Marcus'a bakıyordum.
"Noldu?" diye sordum bizimkilerin uzaklaştığına emin olunca. Bana dönüp ellerini belime doladı ve kendine doğru hızlıca çekti. Dudağıma doğru yaklaşırken onu omuzlarından tutarak durdurdum. "Marcus biri görecek ya!" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❃Tek Melez
Fantasy-TAMAMLANDI- !+18 kısımlar vardır. Rahatsız olanlar okumsın! !Fazla küfür kullanılmıştır! #fantastik Farklı bir diyarda sadece tek özel bir melez... Ondan intikam almak isteyen daha sonra tek meleze deliler gibi aşık olan özel bir safkan... Annesi...