Bölüm 25

1.2K 55 3
                                    

Film bitmiş, herkes sevgilisine yaslanmış sohbet ediyordu. Ben ise ayaklarımı uzatmış, Marcus'a yaslanıyorum. O da beni kollarımdan sarmıştı. Kafamı geriye doğru sarkıttım ve "Rahatsız ediyor muyum?" diye sordum Marcus'a aklından. "Hayır, etmiyorsun." dedi ve alnımdan öpmüştü. Ona gülümseyerek kafamı kaldırdım ve bizimkilere baktım.

"Eee ne konuşuyorsunuz?" diye sordum neşeli sesimle. "Senin Sofia'yı nasıl benzettiğini." diye yanıtladı Jack. Tabi ya!

"He valla! Kız çamura battı çıktı." dedi Brandon. Ben ise o sırada kafamı eğmiş karnımın üstünde ki Marcus'un parmakları ile oynuyordum.

"Şu hayatta bundan sonra isteyeceğim son şey Marry kıskandırmak olur." dedi Jessica.

"Sen başka kızlarla arkadaş ol! O zaman kıskanmak neymiş görürsün!" dedim

"Kızdırmayın sevgilmi!" dedi Marcus bana daha çok sarılarak.

Kapının hayvan gibi çalınmasıyla olduğumuz yere mıhlandık. Kimdi bu telaşlı kişi?!

Marcus ayağa kalkarak "Ben bakayım." dedi bende ne olur olmaz diye peşinden gittim.

Kapıyı açtığında karşımızda Brush vardı. Endişeli gözüküyordu. "Noldu?!" diye sordu Marcus sinirle.

"Wamkanlar, saldırıyorlar..." dedi. Biraz duraksadıktan sonra "Hemen gelmeniz gerekiyor!" dedi ve koşarak alanın ortasında ki kalabalığa ilerledi.

Marcus kapıyı hızlıca kapattı. Bana baktı daha sonra Brandon ve Jack'e. "Gitmemiz gerek! Wamkanlar saldırma haklarını şimdi kullanmak istiyorlar!" dedi

Brandon hızlıca ayağa kalkarak "İntikam vakti!" dedi. Jack ve Brandon hazırlanmış çıkarken bende arkalarından çıkacakken bir kol belimden tutarak engelledi. "Sen hiçbir yere gitmiyorsun!" dedi Marcus

"Marcus, bırak yardım edeyim!" dedim. Dışarıdan bağrışmalar artıyordu. "Hayır, Marry! Seni kaybetmek istemiyorum!" dedi omuzlarımdan tutarak. "Bende seni kaybetmek istemiyorum! Sadece sana yardım edeyim, lütfen!" dedim.

"Asla yanımdan ayrılmayacaksın! Tamam mı?!" dedi. Hemen kafam salladım. Tanrım çok heyecanlıyım!

İlk defa bir savaşa gireceğim. İlk defa gerçekten dövüşeceğim. İlk defa kendimi gösterme şansımı elime aldım. Bunu yapabilirim...

Kulübeden dışarı çıkınca gördüğüm şeyle içim cız etti. Bir kurt önümde insana benzer birşeyin kafasını kopardı. Hemen geriye doğru birkaç adım attım. Kurt bizi fark edince şekil değiştirdi. Bu Brush'tu!

"Yapabilecek mi?" diye sordu beni kastederek. Tabiki yaparım!

"Yapacak!" dedi Marcus.

Brush bana göz ucuyla bakıp tekrar kurta dönüştü. Sonra kalabalığa girerek dövüşmeye başladı.

Marcus bana dönerek "Marry, eğer yapamaya-" derken "Yapabilirim!" diyerek sözünü kestim.

"Peki. Beni takip et!" dedi ve elimden tutp beni kalabalığın ortasına çekti.

Etrafımda göz gezdirdiğimde Jessica, Brandon ve Jack'in hemen kavgaya başlamış olduklarını gördüm. Ne çabuk be!

Marcus bana bakarken hemen gözleri arkama gitti. Beni kenara ittirdi ve sağ bacağı ile arkada ki varlığa ayak ile vurdu. Hızlıca arkamı döndüm. Marcus havada dönerek beyaz tenli siyah giyinimli varlığa tekme attı. Çok havalı lan!

Acaba bende bu öğrendiklerimi onlar üzerinde uygulayacak mıydım?

Ben dövüşen Marcus'u izlerken hemen karşıma biri geçti. Bembeyaz teni vardı. Bana dişlerini göstererek tısladı. İğrenç!

Üzerime doğru koşunca bir an panik olsamda kendimi toplayıp yana kayarak ona fake atmış bulunmaktayımdım.

Dengesini kaybedip yere düşmüştü. Ayağa hızlıca kalktı ve o iğrenç kırmızı gözlerini dikti üzerime.

Tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım. Bana doğru yürüyüp yumruk atmaya kalkıştı, yumruğundan kurtulup arkasına geçtim. Bu fırsatı değerlendirip sırtına tekme attım. Pat! Yerde!

Bana saldıran kişi ikiye çıkınca insan ister istemez heyecanlanıyordu. Şuan iki kişi ile dövüşüyorum!

Yalnız çok havalı göründüğüme adım kadar eminim.

Ama şöyle bir sorun var! Ben yoruldum. Ama bunlar durmak bilmiyor! Ne yapmalayım?!

İkisinide yere yatırarak etrafımda Marcus'u aradım. Gördüm, üç wamkanla dövüşüyordu. Kimin sevgilisi be?

Aklından "Marcus! Bunlar durmuyorlar ne yapmalıyım?!" dedim endişeli sesimle ile.

"Yak onları Marry!" dedi nefes nefese. Yakıy mı?! Hep yapmak istediğim birilerini diri diri yakmak!

Şeytani bir sırıtış atıp ikili wamkana döndüm. Bana yerede oturarak bakıyorlardı.

Sağ elimi havaya kaldırdım ve alevlenmesini sağladım. Bakışlarımı alevlerimden çekip, korkudan altına yapacak wamkanlara çevirdim. "Aldığım habere göre sizi yakmalıymışım." dedim alaylı ses tonum ile.

Elimde ki sonsuz alevi ikisine doğru yönledirdim. Dakikada siyah kül olmuşlardı. Yaptığım bu şeyin zevkiyle sırıttım. Sırada Marcus'umu kurtarmak vardı.

Vücudumu ona döndürdüm. Üç kişi iken beş olmuşlardı. Ulan!

Hemen yanına koştum ve birine uçan tekme attım. Ardından havada ters tekme. Alevli elimi ona değdirerek kül olmasını sağladım. Daha sonra diğerlerini yaktım. Marcus'u boşalınca yanına gittim.

"İyi misin?" diye sordum.

"İyiyim. Sen?" dedi nefes nefese

"Harikayım!" dedim

"Peki. O zaman yollayalım şunları aşkım." dedi

"Yollayalım aşkım!" dedim

Kısa bir sarılma ardından bizimkileri kurtarmaya gittik.

...

2-3 saatin ardından savaş sonunda bitmişti. Saldıran bütün wamkanları öldüremediysekte bir süre sonra sayılarının azalmasını fark edince kaçmışlardı. Bizden ölü yoktu ama ağır yaralı vardı.

Şuan olduğum yerde yatıyordum. Çünkü çok yoruluştum. Neredeyse herkes yerde ya baygın ya da uyuya kalmıştı. Marcus ise yanımda oturuyordu.

"Marcus?" dedim

"Efendim?" dedi

"Ben çook yoruldum!" dedim çok'un 'o'sunu uzattım.

"Bende. Halbu ki bu gece senin için farklı planlarım vardı ama, kısmet değilmiş." dedi iç çekerek.

"Bende çok isterdim ama çok yorgunum aşkım." dedim

"Peki. Bir dahakine artık." dedi.

Daha sonra Marcus ayağa kalktı. Elini uzatarak benim de ayağa kalkmamı sağladı.

"Kulübemize gidelim. Geç oldu." dedi

Onu kafamla onyladım ve kulübeye doğru yürüdük.

İçeri girip, üzerimizi değiştirdik. Yatağa uzanıp birbirimize sarılarak uyuduk...


Yorum ve Oy...

❃Tek MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin