Ona gülümseyip uykuya daldım.
-SABAH-
Kapının hayvan gibi çalınmasıyla ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda ağlamaktan bitkin düşmüş bir Jessica vardı. "Noldu?!" diye sordum endişeyle. Ağlamaya deva ederken "Wamkanlar saldırdı. Brandon..." dedi
"Siktir!" deyip hemen içeri girdim. Üsütme sweatimi geçirip, Brandon'un nerede olduğunu öğrenip yanına gittim. Gitmeden önce Jessica'ya Marry'nin yanında olması gerektiğini söyledim.
Revirin olduğu yere gelince hemen içeri girdim. Sol kolunun kanla kaplı olduğunu gördüğüm Brandon beni görünce doğrulmaya çalıştı. Hemen yanına gidip ona yardım ettim. "Oğlum ya! Niye tek başına kavgaya girersin ki?" dedim azarlayıcı ses tonumla. "Abartma oğlum ya! Jessica zaten korktu. " dedi
"Nasıl oldu?" diye sordum.
"Biz sabah erken kalktık. Yürüyüşe çıktık. Ormanda biraz yürüdükten sonra karşımıza çıktılar. Biraz laf attılar. İnanır mısın hala ergen gibiler." dedi gülerek bende güldüm. Sonra devam etti "Sonra Jessica'ya yavşadılar. Tabi bende şarteller direk attı. Daldım bunlara. Ama sayıca fazlalardı. Sonum böyle." dedi sıkıntılı sesiyle.
Bende gülerek "İyi benzetmişler seni!" dedim
"Sen birde onları gör!" dedi. İkimiz gülüyorduk. Sonra içeri Zayn hoca, Wısley moruğu, piç Brush ve Sofia girdi.
Neden ona birşey demiyorum...
Ben Sofia'yı gerçekten çok sevmiştim. Tanıtım için geldiğimiz bu bölgede ben onu görmüştüm ve hoşlanmıştım. Daha sonra konuşmaya başladık ve sevgili olduk. Ama bulunduğumuz bu durum yani o bir kurt ve ben bir safkandım. Çok yanlıştı...
Ayrılmak zorunda kaldım. Ailem tarafından edilen tehtitleri saymıyorum bile. Ama Sofia iyi kız...
Daha sonra o okula yazıldım ve onu unuttum. Sonra işte Marry ile tanıştım. Onu asla bırakmayacağım!
"Neler oluyor Brandon?" diye sordu Zayn hoca. Bu ortam birazdan çok sıkıcı bir hal alacak ve ben gitsem iyi olacak. Brandon'un omzuna elime koyarak "Ben gidiyorum. Geçmiş olsun kanka." dedim ve revirden çıktım.
Arkamdan Sofia'nın sesi ile durdum. Ne istiyordu bu kız?! "Marcus?" dedi tekrardan.
Arkamı dönmeye bile tenezzül etmedim. Önüme gelip durdu. Hiç değişmemiş...
Suratına sadece bir saniyeliğine baktım. Daha sonra kafamı yere çevirdim.
"Marcus?" dedi tekrardan
"Ne var?" dedim yere bakmaya devam ederek
"Neden suratıma bakmıyorsun?" diye sordu
"Çünkü gerek duymuyorum!" dedim
"Beni hala seviyorsun biliyorum..." dedi. Şimdi damarıma bastı işte!
"Bana bak! Ben seni sevmiyorum! Ben Marry'i seviyorum!" dedim yüzüne bakarak
"Yalan!" dedi
"Değil! Ben onu seviyorum. İnanır mısın? Umrumda bile değilsin!" dedim
"Hayır. Sen sadece o melez diye onunla birliktesin!" dedi
"Hayır. Ben onu kendisi olduğu için seviyorum. Ben Marry düşünceli bir olduğu için seviyorum!" dedim
"Sen neyden bahsediyorsun?" diye sordum.
"Benim hakkımda ki düşüncelerini artık biliyorum." dedim. Ah! Evet benim hakkımda...
Sofia'dan ayrıldıktan sonra arkamdan bana saydırmış. Hah birde şu ben hamileyim yalanı yok mu?! Duydukça sinirleniyorum! Hiç anlatmaya niyetim yok kusura bakmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❃Tek Melez
Fantasy-TAMAMLANDI- !+18 kısımlar vardır. Rahatsız olanlar okumsın! !Fazla küfür kullanılmıştır! #fantastik Farklı bir diyarda sadece tek özel bir melez... Ondan intikam almak isteyen daha sonra tek meleze deliler gibi aşık olan özel bir safkan... Annesi...