Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum ❤
-
Tutunabileceğim bir dal bulduğuma emindim.
Ekin hayatıma bir umut gibi gelmişti. Ona anlatınca her şey azalacakmış gibi, ona anlatınca ona anlatacağımı düşündükçe rahatlayacağımı hissetmiştim. Onun hayatına dahil olduğum andan beri böylesine bir çukurun içine düştüğümden habersizdim. Onun hayatımda güzel bir yerde olması için tüm bunlara katlanabilir miydim? Peki şu anda hazırlandığım üniversite sınavı? Tek düşündüğüm şeyin bu olması gerekmez miydi?
Ekin'den önce evet ama şimdi hayatımda böylesine mükemmel bir insan varken kaybetmek istemiyordum.
Ama bu notu yazan kişi, Ozan, Anıl... hepsi beni hiç istemediğim sorgulara çekiyordu. Kolay etkilenen birisiydim, kolay kırılırdım. Tek bir cümleyle mahvolabilirdim ama toparlanamazdım. Güçsüzdüm, korkaktım. İyi şeyler için kötü şeyleri göze alamıyordum. Daha önce hiç almamıştım. Ben her zaman bana söyleneni kabul etmiş, haklı olsam bile özür dilemiştim. Kaybetmekten hep korkmuştum, bu yüzden hep kendimi kaybetmiştim.
Şimdi Ekin'i kaybetme düşüncesi beni tam kalbimden vurmuştu.
Onun dostluğunu, sıcaklığını...
Takıntısızlar vardı bir de. Hepsi o kadar sıcak ve samimi geliyordu ki kendimi yanlarında sahte bile hissedebiliyordum. Şimdiyse bana böyle notlar geliyordu. Ben düşman değilim, beni onlar düşman etti, Sen düşman değilsin, seni onlar düşman edecek. Beni onlar düşman edecek. Düşmanlık bu kadar kolay kazanılır mıydı? Bu kıskançlığın bir esirinde miydi yoksa gerçekten bir şeyler mi vardı?
Notu elimde buruşturup çantamın içine attım. O sırada telefonuma bir mesaj geldiğinde ufak bir kalp çarpıntısı yaşamıştım ama mesaj Ekin'den değildi. İnstagramdan gelmişti. Buse Küçük. Karşılıklı takipleştiğimizi gördüğümde kaşlarım hafifçe çatıldı. Daha sonra ise aklıma geçen hafta takip isteği attığı geldi. Bugünde mesaj atmıştı.
Buseküçük01;
Merhaba
Ona aynı şekilde merhaba yazdığımda sırf bu yüzden bile strese giriyor olmak bıkkınca nefes vermeme neden oldu. Bıkmıştım artık aptalca şeyleri stres edinmekten. Buse Küçük bir dakika beklememe rağmen bir şey yazmadığında telefonumu kapattım. Muhtemelen birine mesaj atsaydım diken üstünde olur cevap verdiği anda orada olurdum. Ders zili çaldığında sıranın üzerindeki ellerimi hafifçe sıktım. Birazdan Ekin'i görecektim. Masadan öylece kalkmıştım. Hakkımda ne düşünmüşlerdi? Esila'nın beynini bulandırmaya çalışıyor cümlesini hatırladığımda sıkıca kapadım gözlerimi. O an bunu reddetmek ne kadar kolaysa kabullenmemde kolay olmuştu.
Aptal Mina.
Kafamı ciddi anlamda duvarlardan duvarlara vurmak istiyordum.
"Geçebilir miyim?" Ekin'in sesini duyduğum anda gözlerimi hızla açıp ona bakmıştım. Bana değil de ellerime bakıyordu. Yumruk yaptığım ellerime. Ellerim anında çözülürken sessizce ayağa kalkıp geçmesi içim müsaade ettim. Sakince geçti yerine. Artık Tuğçe'yi kenara bırakıp onunla konuşmalıydım. Buna ihtiyacım vardı. En çok onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. "Ekin," diye mırıldandığımda bakışları usulca bana kaymıştı. Gözlerime baktı beni okur gibi. "Efendim?" Böylesine yumuşak kalbe sahip olması, benim onu kırmam nefesimi daraltıyordu. "Kırıldın mı bana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTISIZLAR
Teen Fiction"En çok düşündüğüm ve düşünmeyi unuttuğum o noktadasın." - Mina Tuna anksiyetesi olan lise son sınıf öğrencisidir. Hayat onun için yeterince zorlayıcıyken ailesinin işi sebebiyle geldiği bu yeni şehirde, yeni okulunda tanıştığı insanlar sayesinde ha...