beşinci bölüm: yağmur tanesi

181 27 154
                                    

Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum ❤

-

Dudaklarımdan dökülen kelimelerin harfleri sanki gözümün önünde uçuşuyordu. 

Beni anla, olur mu?

Sanki sihirli bir soruydu. 

Sanki rüyadaydım.

Hafifçe yutkunduğumda gözlerimi kaçırdım. Dudaklarımı dişlerimin arasına bıraktığımda Ekin'in yüzüne bakabilecek cesaretim kalmamıştı. Kalbim gürültüyle çarpıyordu. Oracıkta bayılabilirdim. Kitaplara sığınırken Ekin, "Mina," dedi yumuşak bir tınıyla. "Gözlerime bakar mısın?" Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi şaşkınca verirken utangaç bakışlarımı zorda olsa ona çevirdim. 

Dudaklarında gördüğüm tebessüm istemsizce beni de gülümsettiğinde, "Seni anlamak istiyorum." dedi.

Beni anlamak istiyordu.

"Öyleyse önce kitaplarını alalım, daha sonra istersen konuşuruz."

Ona kafamı salladığımda hissettiğim heyecanla beraber tekrardan kitaplara döndüm.  Ekin'in hemen ilerimde olduğunu bilmeme rağmen seslice nefesimi verdim. Rahatlama, heyecan ve stresi bir arada barındıran bu nefesimin ardından Ekin hemen kafamın üstüne uzanıp bir kitap aldı. Tüm vücudum bana olan yakınlığı yüzünden kasılırken iki saniye sonra geri çekilmişti.

Nefes al ve ver.

Nefes al.

Ver.

"İşte burada," 

Arkamı dönüp ona, daha doğrusu elindeki kitaba baktım.

Anna Karenina.

Dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldığında kafamı yukarı doğru kaldırdım. Ufak bir tebessümle bana bakarken siyah gözlerinde kaybolmak çok zor olmamıştı. "Teşekkür ederim." Kitabı elinden alırken bile gözlerimi gözlerinden ayırmadım. O, beni heyecanlandırıyordu. Bu reddedemeyeceğim bir gerçekti. Ona hissettiğim heyecan sıkıldığım ve bunaldığım o heyecan değildi. Bu heyecanım gerçekten masumca bir şeydi. 

Kalbim kulaklarımda atarken yanaklarımın ufaktan yanmaya başladığını hissettim.

"Abi şu kitabı verebilir misin?"

Ekin'in arkasındaki kız ona seslendiğinde her ikimizde bakışlarımızı ona çevirdik. Çok tatlı, muhtemelen ortaokula giden bir öğrenciydi. Ekin dudaklarındaki gülümsemeyi bozmadan kibarca, "Tabii," dedi. "Hangisi?" Kız ona gülümseyerek kitabın adını söylerken elimi kalbime götürdüm. Aptalca sırıtmamı zorla zapt ederken dudaklarımı dişlerimin arasına aldım. Sakin ol Mina. Sakin ol.

Ekin kıza kitabını verdikten sonra tekrardan bana doğru döndü. Ben aptal aptal onu izlediğim için tekrar göz göze gelmemiz beklenildik bir şey olsa bile beni şaşkına uğratmıştı. Gözlerimi kaçırıp alacağım kitaplara yöneldim. 

TAKINTISIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin