BÖLÜM: 27

3.9K 273 53
                                    


Lydia aniden bağırdı;

"Tanrım! Gündemden uzak kalmaktan nefret ediyorum."

Kafasına vurup kendimi yatağa attım.

Birkaç dakika önce artık tek başıma düşünmekten delireceğimi anladığımda olan biteni tüm detaylarıyla ona anlatmıştım. Şehirdeki tek dostum oydu.

"Ne diyorsun peki? Sence şimdi ne olacak?" Dediğimde düşünür gibi bir süre durdu.

"Pekala, öncelikle kesin bir şey söylemeden sana bir daha dokunmasına izin vermeyeceksin." Dediğinde başımla onayladım.

"Elbette öyle, sence buna izin verir miyim?" Dedim oflayarak.

"Bana pek karşı koyabiliyormuşsun gibi gelmedi." Dediğinde kenardan kaptığım yastığı suratına fırlattım.

Layla inleyip yastığı büyük bir hızla tekrar bana fırlattı. Gülüp yastığı kenara bıraktım.

"Anlamıyorum, neden geri döndüğü gece benden öylece kaçtı, bir anda düşmanım haline geldi ve neden tekrar yakınlaştı?" Dedim bakışlarımı tavana odaklayarak.

Şehre geri döndüğü gece, uçurum kenarında karşılaştığımızda, sanki bir anda aramıza yüzlerce metrelik bir duvar girmişti. Bir gün sonra Eudora'yla arasındakileri öğrenmiştim. Şimdi aradan iki hafta kadar geçmişti ve ondan net bir cevap istiyordum.

Net cevabı kendime veremesem bile.

Layla oflayıp kollarını önünde birleştirdi. Kafamı yattığım yerden hafifçe kaldırıp ona baktım.

"Adrian'ın dengesiz tavırlarından daha büyük bir problemin var." Dedi iddiayla.

Kaşlarımı kaldırdım.

"Neymiş o?"

Layla sinirle bana baktı. Bir şeyi atlıyor olduğuma emin gözüküyordu.

"Jacques'i aldatman gibi bir problem." Dediğinde başımı tekrar geriye bıraktım.

Suratına nasıl bakacağımı bilmiyordum. Özür dilemeye bile cesaretim yoktu.

Hayatımda yaptığım en büyük hataydı. Ama pişman bile olamıyordum. Ve pişmanlık hissetmeyişim beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.

"Belki de ondan özür dilemeliyim." Dedim yataktan doğrulurken.

Layla alayla kaşlarını kaldırdı.

"Sence suratına bakar mı?" Dediğinde oflayıp başımı eğip ellerimin arasına aldım.

"Ne yapacağım?" Dedim pes ederek.

Layla omuz silkip cevap verdi.

"İstediğin şey Adrian, Jacques'den özür dilemen bir şey ifade etmeyecek. Tek yapman gereken oturup Adrian'ın sana aşk itirafıyla gelmesini beklemek." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım.

"Aşk itirafı mı? Ah, hayır öyle bir şeyden bahsetmiyordum." Diye savunmaya geçtiğimde Layla imayla güldü.

"Hadi ama, uzatmayı kesin. Birbirinize aşıksınız." Dedi.

Bir anlığına donup kaldım. Gözlerim yavaşça irileştiğinde Layla bana hala dalgayla bakıyordu.

Hoşlanmak olabilirdi belki, ya da değer vermek. Ya da herhangi basit bir duygu. Ama sevmek, aşık olmak? Ah hayır, kesinlikle hayır.

"Tanrım, birbirimize aşık değiliz." Dedim hafif sert bir ses tonuyla.

Layla göz devirdi. İkna olmuş  gibi görünmüyordu.

HAVANIN SINIRI: İÇİMDEKİ GÜÇ (YENİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin