Bugün sıkça yaptığım gibi bir kez daha derin bir nefes aldım.Kafamı kaldırıp karşımda duran deri ceketli ve en az 50 kişilik çeteye baktım. Aralarında göz gezdirirken hepsinin bana çatık kaşlar ve asık bir suratla bakıyor olması canımı sıkmıştı.
Daha da canımı sıkan şey ise şuan canlı yayının hala devam ediyor olması ve herkesin ağzımdan çıkacak cümlelere dikkat kesilmiş olmasıydı. Çünkü şuan yanlış söyleyeceğim en ufak bir kelime büyük bir sıkıntıya sebep olabilirdi ve bunu batırmak istemiyordum.
Öncelikli olarak şehrin en güçlü üyesi değildim. Olduğumu varsaysak bile yönetimde ufacık bir rolüm bile yoktu. Yılanların şehre alınıp alınamayacağını kararını vermem mümkün değildi. Üstelik güçlerini kötüye kullanmalarına rağmen tekrar şehre alınmaları zaten olanaksızdı.
Jacques yüksek sahnenin hemen aşağısında dikilmiş ve kafası kalkık bir şekilde bana bakıyordu. Cevap vermeliydim.
"B-ben buna yetkim yok." Dedim hafif kekeleyerek.
Jacques alayla güldüğünde boğazına yapışmak istedim. Beni sokabileceği en zor duruma sokuyordu.
Kalabalığın arasında göz gezdirdim. Herkes şaşkın görünüyordu. Gözlerim Adrian'la buluştuğunda gözünde endişeden farklı bir duygu gördüm. Ama ne olduğunu çözemiyordum.
Gözlerimi Jacques'e çevirdiğimde birden tek adımda kendini sahneye attı. Herkes şokla bize bakarken birkaç adımda tam önüme geldi ve durdu. Şimdi benim kafamı kaldırmam gerekiyordu.
Jacques önümdeki mikrofonu kendine çekip yönünü tekrar önündeki kalabalığa çevirdi.
"Hadi ama Harvey, ona söylemedin mi?" Dediğinde başımı kaldırıp ona baktım.
Jacques ise doğrudan Harvey'le göz teması kuruyordu. Harvey ona o kadar öfkeli bakıyordu ki Adrian'ın babası olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı. Jacques eğlenir gibi görünüyordu. Harvey bana neyi söylememişti?
Harvey cevap vermedi.
Jacques yönünü hafif bana çevirdi ve gözlerime bakarak tekrar mikrofona konuştu.
"Saphire'nin varisi olarak, hangi element iktidarda olursa olsun; şehir konusunda kralla yarı yarıya söz hakkına sahipsin Lydia." Dedi Jacques.
İsmimi bastırarak söylemişti.
Başımı hızla Harvey'e çevirdiğimde gözlerindeki değişik ifadeyi görebiliyordum.
Yönetimde kralla eşit hakka sahiptim. Bu doğru muydu?
Harvey aniden canlı yayın yapan kameranın yanındaki haberciye yayını kesmesi için bir işaret verdi. Muhtemelen bunu beş dakika önce yapmış olsaydı daha faydalı olurdu.
Haberciler isteksizce de olsa yayını kestiklerinde Harvey sahne merdivenlerini hızla çıkarak yanımıza geldi. Bana bakmadan mikrofonu eline aldı ve konuştu.
"Diğer krallarla bunu tartıştık. Ve yaşı henüz küçük olduğu için Lydia'nın bu konumu şimdilik kullanmamasında anlaştık. Jacques izin verirsen partiye devam edeceğiz." Dedi Harvey
Partiye devam etmek mi dedim kendi kendime. Nasıl bu kadar kolayca her şeyin içinden sıyrılıyordu?
Kalabalık arasından fısıltılar ve değişik sesler yükselmeye başladığında Harvey Boğaz'ını temizleyerek sesleri bastırdı ve dikkatleri tekrar kendi üzerine topladı.
"Zamanı gelince elbette bu hakka sahip olacak. Fakat şimdilik ortak kararımız bu yönde." Dedi Harvey otoriter bir tavırla.
Jacques kahkaha attı. Jacques'in kahkahasıyla herkes sesini kesip anlamsızca ona bakmaya başladı. Ben ve Harvey'de dahil olmak üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVANIN SINIRI: İÇİMDEKİ GÜÇ (YENİ)
Novela JuvenilKanayan avuçlarıma baktım. Onun için kendi ruhumdan vazgeçeceksem, kolay bir şeçimdi. Zaten onu ilk gördüğüm andan beri ruhumun her bir parçası ona aitti. Ve onun olmayacağı bir hayatta neler eksik kalırdı, neler yarım yaşanırdı bilmiyordum ama e...