BÖLÜM: 28

3.4K 271 101
                                    

Merhaba, kitabın beklenen bölümüne hoşgeldiniz!
Biliyorum son bölümü yayınlayalı daha çok kısa bir zaman olmuşken kimse yeni bölüm beklemiyordu. Ama hazır evden çıkamıyorken yazayım dedim.
Bölüm normalde olanlardan epey kısa oldu. Çünkü bu bölüm benim için de çok özeldi ve kısa olup yoğunlukla bu konuyu ele alsın istedim. Keyifli okumalar. Sizi seviyorum 🖤
..........................................................


Geniş koltukta, öne eğilerek dirseklerimi dizlerime yaslamış ve başımı avuçlarımın içine almış şekilde kaç dakikadır oturduğumu bilmiyordum.

Ya da sol tarafımda oturan Adrian'ın gergin olduğunu saklamaya çalışmasına rağmen ayağını yere kaç yüzüncü defa vurduğunu da sayamamıştım.

Ayağının yere çarpma sesi sinirimi bozmaya başlamıştı. Gerçi şuan her şey sinirimi bozuyordu. Herkesi yok etmek istiyor gibi hissediyordum.

"Şunu kesecek misin artık?" Dedim hiddetle ona dönerek.

Adrian ters bir bakış atıp ayağını yere vurmayı bıraktı.

Yatağımda uzanan Layla'ya baktım. Fazlasıyla huzurlu görünüyordu. Ve yaklaşık 16 saattir deliksiz uyuyordu. Bir saat bile uyuyamamış benim aksime.

Bir önceki gece yaşanan felaketten ve Layla'yı arazinin ortasında, saçma bir şeklin içinde bulduktan hemen sonra onu alıp şehre dönmüştük. Adrian araziyi biz arabada beklerken yapmaması konusunda ısrar etsem de dakikalarca aramıştı ve ne bir insan ne de bir iz bulabilmişti. Elimizde sadece aptal bir not ve bir şekil vardı.

Şehre girer girmez ilk iş kendimi Harvey'in odasına atıp olanları anlatacak ve notu gösterecektim ki Adrian beni durdurmuştu.

Harvey'in beni ciddiye almayabileceğini, bunun arkadaşlarımızdan birinin aptal bir şakası olduğunu söyleyebileceğini ve alkol kullandığımız için ceza alabileceğimizi söylemişti.

Bu yüzden birine anlatma işini bir kenara bırakıp saraya gelmiştik. Adrian Layla'yı yukarıya çıkarmama yardım ettikten sonra içinin rahat etmeyeceğini ve yanımızda kalmak istediğini söylemişti.

Ben de onu kibarca, pekala sanırım küfrettim, kovmuştum.

Bilmiyormuş gibi yapsam da gecenin bir yarısı sarayın ön terasına çıktığımda bahçede dikilmiş sigara içiyor olduğunu görmüştüm. Tüm gece orada dikilmiş ve bir saniye bile gözünü kırpmamıştı.

Bazı anlarda, dün gece o pansiyonda bana gelip cevabını vereceğini söylediğinde ne diyeceğini çok merak ediyordum.

Şuan düşünmem gereken son şey buydu. Ama kendimi alıkoyamıyordum. Gerçekten bilmek istiyordum.

Ama diğer yandan da ondan gerçekten nefret ediyordum. Sanırım.

Öğlen olunca Adrian sanki gece yatağında çok rahat bir uyku çekmiş gibi yaparak beni kontrole gelmişti. Başta yine birkaç dakika boyunca tartışsak da sonunda yorulduğuma karar verip onu içeriye almıştım. Belki dün gece olanları anlamlandırmama yardım edebilirdi.

Koltuğun diğer ucunda oturan Adrian'a baktım. En az benim kadar kafası karışıktı. Ama takıldığı nokta Layla'nın kaçırılması değildi. Not hakkında düşünüyordu.

Ben iki konuda da endişeliydim. Layla'nın başına bir şey de gelebilirdi. Bunu kim yaptıysa, ona zarar verebilirdi. Ama bunun yerine sadece baygın şekilde bir arazinin ortasına bırakıp kaybolmuştu ve bana ya da bize bir not bırakmıştı.

Notta yazan şey hakkında ise, en ufak bir fikrim bile yoktu.

Adrian ayağa kalkıp odanın içinde yavaş adımlarla turlamaya başladığında onu izledim. Uykusuzluktan çökmüş göz altlarını sanki her şey çok normalmiş gibi davranarak kamufle etmeye çalışıyordu.

HAVANIN SINIRI: İÇİMDEKİ GÜÇ (YENİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin