BÖLÜM: 18

4.4K 317 99
                                    


Arabanın müthiş kalkışından sonra ani bir reflekse Jacques'in koluna yapıştım. Bir yandan yanımdaki kapı kolunu sıkıyor diğer yandan da Jacques'in kolunu tutuyordum.

Bir arabanın bu kadar hızlanabileceğine ihtimal vermezdim. Resmen uçuyorduk.

Jacques'in yüzünde en ufak bir korku tanesi dahi yoktu. Aksine çok eğleniyordu. Sırıttığına yemin edebilirdim.

"Güzelim, arabayı kontrol etmemi zorlaştırıyorsun."dedi. Hafif bağırarak konuşmak zorunda kalmıştı çünkü araba sesinden başka hiçbir şey duyulmuyordu.

Ona hak verip elimi kolundan çektim. Araba keskin bir viraja girdiğinde Jacques direksiyonu sertçe çevirdi.

Araba hafif kayarken acı bir tekerlek sesi çıkardı ve ben de istemsizce kapıya yapıştım.

O kadar hızlıydık ki önümü dahi zor görüyordum ama Jacques çok iyi idare ediyordu. Adrian'ın nerede olduğunu görmek için baktığım sırada arabasının bizimkiyle neredeyse aynı hizada olduğunu gördüm.

Arabayı tek eliyle kullanıyordu ve suratı dümdüzdü. Korkmadığını biliyordum ama Jacques'in aksine eğlenir gibi de değildi.

Korkusuzluklarına karşın şaşırmayı sonraya erteledim. Çünkü şuan delicesine korkuyordum.

Yol sanki inadına yaparmışçasına olabildiğine virajlıydı. Jacques ve Adrian'ın konumları ise sürekli değişiyordu.

"Korkma, güven bana." Dedi Jacques.

Cevap verme gereği duymadım. Korkmam geçmeyecekti.

Araba aniden düz asfalt yoldan çıkıp toprak bir yola girdiğinde çok fazla sarsılmaya başladı. Şimdiden midem bulanmıştı. Çevremizde sıklaşan ağaçlarla girdiğimiz yerin ufak bir yol açılmış bir orman olduğunu anladım.

Jacques memnuniyetle dudaklarını yaladığında anlamaz bir şekilde ona baktım.

"Asıl yarış burada başlıyor."

Tam ona ne demek istediğini soracakken Jacques aniden sert bir şekilde direksiyonu çevirdi ve araba yan şekilde kaymaya başladı. Adrian çarpacak kadar yakındaydı ve bu hızda çarpışsak hiç de güzel olmazdı.

Araba yolda tamamen kayarak ilerlerken aniden yandan gelen bir darbeyle kafamı cama çarptım. O kadar şiddetli çarpmıştım ki bir anlığına görüşümün gittiğine emindim.

Darbenin nerden geldiğini anlamaya çalışırcasına yana baktığımda Adrian'ın bilerek arabaya sürtündüğünü gördüm. Başım delicesine zonkluyordu. Elimi kafama attığımda gelen sıcak sıvıyla suratımı buruşturdum. Başta bu şeye dahil olmak kötü bir fikirdi.

Jacques endişeli bir surat ifadesiyle seslendi.

"Hey, iyi misin? İstiyorsan durabilirim."

Aslında çok canım yanıyordu ama benim yüzümden kaybetmesini istemiyordum. Adrian bu konuda merhametli davranmazdı.

"Hayır. Gaza bas."

Son cümleme ben de şaşırmıştım. Sadece Adrian'ın bir konuda geride kalmasını istiyordum.

Jacques dediğimi yapıp gaza daha da yüklendiğinde hız göstergesine bakmaya bile korkuyordum.

Adrian da bizimle aynı şekilde gaza yüklendi. Jacques Adrian'ı neredeyse yoldan çıkacak kadar yolun kenarına sıkıştırdığında ona yapmamasını söyleyeceksen son anda durdum. Beni neden ilgilendiriyordu ki? O arabaya çarparken hiç de çekinmemişti.

Yarış her geçen saniye daha da korkunç ve tehlikeli bir hal alırken başımın ağrısıyla her an bayılacak gibiydim.

HAVANIN SINIRI: İÇİMDEKİ GÜÇ (YENİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin