Trabzon'a Gelin

47. bölüm - hadi aşkım

İyi okumalar dilerim. ❤️

Seviliyorsunuz...

####

Gözlerimi açtığımda üstümde olan Toprak'la neredeyse boğulacağımı hissettim. Ne ara onun üstünden altına geçmiştim anlamamıştım.

Neredeyse her sabah olduğu gibi kafasını boynuma gömmüş ellerini yukarı kıvrılan hırkamın içinden belime sarmıştı. Şuan üzerime yığılmış bir leşten farksızdı ama keyfide yerindeydi.

O nasıl gece boyu benim rahatıma önem verdiyse, kendi rahatsızlığına rağmen. Bende şuan aynı şeyi yapacak ve sesimi çıkarmayacaktım.

Boşta olan elimi saçlarına çıkardığım da ise gözlerimi yumup kendimi ona iyice sardım. Parmaklarım saç diplerinde gezinirken belimde hareket eden eliyle uyandığını anlamıştım.

" Üşüdün mü ? "

Dudağı kulağımın dibinde olmasa asla duymayacağım bir tonda söylemişti ama üşümemiştim. Zaten içerisi artık daha da sıcaktı ve iyi hissediyordum.

" Hayır. "

" Acıktın mı ? "

" Evet. "

Kafasını kaldırıp yüzüme baktığında elinin birini belimden çekip kafamın yanına koyarak destek alıp doğruldu. Diğer elini de yüzüme çıkardığında , önüme gelen saçlarımı , hafif dokunuşlarla geriye çekti.

" Ben bir şeyler yapayım mı bu sefer ? "

Gözlerimin içine bakarak söylediği şeyin hemen ardından gözleri yüzüm de gezindi. Sanki her bir ayrıntımı ezberlemek istercesine...

" Olur. "

Nazlı ve kısık bir tonda uzatarak söylemiştim. Hem bende bu çileden kurtulmuş olurdum.

Eli yüzümde ve dudağım da yavaşça gezindiğinde bir süre böyle devam etti. Ben ise gözlerine bakmakla yetinmeyip elimle yeni çıkan sakallarına dokundum. Diken diken olsa da elimi çekmedim ve okşamaya devam ettim.

" Ne istersin ? "

" Fark etmez, ne istersen yapabilirsin. "

Yüzlerimiz git gide yakınlaştığın da artık tamamen dudaklarıma bakıyordu ve eli, alt dudağımı okşuyordu.

" Neden her seferinde seni öpmek istiyor ve doyamıyorum. "

" İstemekle kalmayıp öpüyorsun zaten . "

Göz devirip konuştuğum da romantik anımızı da bozmuştum ve kollarından sıyrılıp ayağa kalktım. Benim kalkmamla kendini sırt üstü mindere bıraktı ve aşağıdan beni süzmeye başladı.

" Ya da sen mi yapsan ya. Buradan manzara çok güzel de , hiç bozmak istemiyorum. "

Arsızca beni süzmesi ve çarpık gülümsemesini takınmasıyla dudaklarımı büzüp ofladım. Ardından da yukarı kıvrılan hırkamı çekiştirip bacaklarımı örtmeye çalıştım ama olmayınca da zorlamadım.

" Çok sapıksın yaa ! "

Mızmızlanıp arkamı döndüğümde tezgaha doğru ilerledim ama Toprak çoktan kalkıp beni kendisine çevirerek kucağına almıştı.

" Karımı süzmek de mi yasak ? "

Düşmemek için kollarımı boynuna doladığım da beni tezgaha oturtup dudaklarıma derin bir öpücük kondurdu . Ayrılmaya niyeti olmadığını anladığım da ise göğsünden iterek uzaklaştırdım.