52. Bölüm - Hastane

221K 6.9K 5.2K
                                    

52. Bölüm - Hastane

( Multimedya: en sevdiğim şarkılardan biridir. Bu da bölüm şarkısı olsun ... Hiç alakası yok gibi ama olsun. )

Toprak'tan...

İpek'i yere doğru iten ve kim olduğunu bilmediğim adamı öfkeyle yumruklarken sinirimi çıkartamıyor, vurdukça bir daha vuruyordum. Yere düştüğünde ise üzerine eğilmiş ve kandan görünmeyecek yüzüne birkaç tane daha geçirmiştim, öfkeden bana yöneltilen cümleleri bile duyamıyor bir yandan sesli bir şekilde sövüyordum da.

" ULAN OROSPU ÇOCUĞU, sen benim karıma o şekilde davranıp da yaşayabileceğini mi sanıyorsun ! "

Bayılacak duruma gelirken yüzünde vurulacak taraf kalmamıştı ve İpek'e dokunan elini alıp , kolunu tutarken diğer elimle de parmaklarını arkaya yatırmış ve hepsini kırılacak duruma getirmiştim. Ki çıkan sesle de amacıma ulaştığım belliydi ama hırsımı alamayıp daha da vuruyordum ve sadece parmaklarıyla yetinmeyip bileğine de aynı şeyi yaparak kırmıştım.

" Abi ! Yengemin kanaması var ! "

Omzumda hissettiğim el, duyduğum cümleyle, kan beynime sıçrarken küfürler saydırarak ayaklandım ve yerde iki büklüm olmuş meleğime baktım. Asistanlardan biri kafasını dizine koyarken bir yandan da sesleniyor diğer yandan herkes endişeleniyordu. İpek'i ise ağlarken görmek canımdan can götürmüştü.
Endişeyle hızla kucağıma aldım.

Göz yaşlarını dökerken karnına koyduğu eliyle kafasını göğsüme koymuş bana sığınmıştı, ben de hemen asansöre yöneldim. Arkamdan gelen sesleri ve geride bıraktığım o herifi umursamıyor, bir tek İpek'i düşünüyordum.

" To-Toprak... "

Sesi titrerken yüzüne bakmadan gelen asansöre girip dirseğimle tuşa basarak acele etmiştim.

" Yok bir şey güzelim. Kapat sen gözlerini, hiçbir şey olmayacak. "

" Bebeğimiz gi-gidiyor. Nolur bir şey olmasın. "

Karnına elini bastırırken gözümden bir yaş düştü. Onu bu halde görmeye dayanamıyordum. Hele de bebeğimize bir şey olacağı düşüncesi beni deli ediyordu.

" Olmayacak bir tanem, sus sen ! Kapat gözlerini, hiç bir şey olmayacak. Söz veriyorum sana, buna izin vermicem. Hele olsun işte o zaman ne o kızı, ne de o adamı yaşatırım ! "

Ağlaması git gide şiddetlenirken konuşmak yerine susmayı tercih ettim. Onu daha fazla üzüyordum sanki.

Hızla asansörden çıkarken yukarı çıkan güvenlik görevlilerinden birini çağırdım ve kapımı açması için peşimden gelmesini söyledim. Bir yandan da İpek'i kucağım da sarsmamak için elimden geleni yapıyordum.

Arka kapı açıldığın da İpek'i öylece tek başına yatıramayacağım için arkamdan geldiğini gördüğüm Oğuz'a seslendim.

" Oğuz direksiyona geç çabuk. "

Yanıma gelip anahtarı alırken bende kucağımda İpek'le arka koltuğa geçip oturmuştum. Oğuz da biner binmez arabayı çalıştırmış hızla yola çıkmıştı.

" Toprak. "

Gömleğimi sıkan elini avcuma alıp dudaklarıma götürdüm ve bir öpücük kondurdum. Belki de konuşmamdan daha etkili olurdu.

" Söyle meleğim. "

" Gitmesin bebeğimiz. Ben bir daha cesaret edemem. Dayanamam giderse. "

İçimi titretecek sesiyle konuştuğunda, benim gözümden bir damla daha düşerken o hiç susmayacak şekilde ağlıyordu.

" Şşşt. Öyle deme. Bir şey olmayacak. "

Trabzon'a Gelin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin