◽11

2.7K 177 28
                                    

Eee şimdi bu beni yanına istiyorsa, bu da demek oluyor ki; benimde ölmemi istiyor.

Hızlıca yerimden doğruldum. Yatakta dizlerimi üstüne oturdum.

"Sen, yanına gelmem için ölmemi mi istiyorsun?!"

Diye sordum şaşkınlıkla.

"Henüz değil, Lidenya."

Nasıl 'henüz değil?!' Benimle kafamı buluyor bu?!

Yataktan hızlıca ayağa kalktım. Nerde olduğunu bilmediğim için etrafa baktım.

"Nerdesin sen?!"

Diye bağırdım. Beni nerden görüyordu bu?!

"Ben her yerdeyim, Lidenya."

Alayla güldüm. Şaka yapıyor olmalı.

"Her nerdesin, umrumda bile değil! Ben kimse için ölmeyeceğim! Hele tanımadığım ve görmediğim kişi için asla!"

Sözü bitirdikten sonra derin bir nefes aldım. Artık başım ağrımıyordu. Şuan sinirden ölmek üzereydim.

"Duydun beni, ruh bozuntusu?! Tanımadığım kişi için asla ölmem!"

Bekledim. Fakat cevap vermedi. Zaten o ruh bozuntusundan cevap bekleyende kabahât!

Ardından karşımda beliren görüntü ile nerdeyse küçük dilimi yutacaktım.

Karşımda; uzun boylu, kahverengi saçlı, kehribar gözlü genç bir çocuk duruyordu.

Bana bir adım yaklaştı. Ben ise şaşkınlıktan dolayı konuşamıyordum.

"Peki ya beni tanırsan?"

_____________________________________

☑Yorum
☑Vote
💜

Lidenya'cık artık ölmüş çocuktan ne kadar etkilendiyse? 😅

❃Peşimdeki RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin