◽48

1.3K 96 8
                                    

Sabah gözlerimi açtım. Yatağımdaydım. Kapımın açılmasıyla kısık gözlerimi biraz açtım.

Annem gelmişti.

"Lidenya, kalkman gerek kızım."

Annemin hüzün söylediği sözler karşısında kaşlarımı çatmış ve yatakta doğrulmuştum.

"Neden?"

"Unuttun mu, bugün kalp amaliyatın var."

Sesindeki titreme benimde içimin titremesine neden olmuştu.

"Bu kadar çabuk mu?"

"Dünkü imzaladığımız kağıtta, tarih bugünü gösteriyor kızım."

Başımı eğdim. Demek bugün ölüyordun ha?

Yataktan kalkıp anneme sarıldım. Ardından ağlamaya başladı.

"Hey! Ağlama, anne. Ben babamın yanında iyi olacağım."

"Biliyorum. Sadece bu ev sensiz hiç çekilmeyecek."

"Seni seviyorum anne."

"Seni seviyorum, canım kızım."

...

Birlikte hastaneye girdik. Lamse'nin odasının önüne doğru yürüdük. Lamse'nin annesi tırnaklarını yiyerek kapıda bekliyordu. Sanırım bizi bekliyordu.

Bizi görünce hızlıca yanımıza geldi. Bana kollarını doladı.

"Tanrım.., biran vazgeçtin sandım."

"Ben asla verdiğim sözden dönmem."

"Teşekkür ederim."

Benden ayrıldığında gülümsedim. Doktor yanımıza gelince, bana döndü.

"Lidenya hanım, buyrun hazırlanın."

Dedi ve bana Lamse'nin odasının yanında ki yeri gösterdi. Bende girip hazırlanmaya başladım.

Üzerimi değiştirip, hastane kıyafeti giydim.

Birkaç dakika sonra odama annem ve Lamse'nin annesi girdi. Annem bana baktı. Gözleri dolmuştu.

"Seni seviyorum, kızım."

"Bende seni anne."

Birbirimize sıcak gülümsemeler attık.

İçeri hemşire girdi. Beni görünce gülümsedi.

"Hazır mısınız?"

Diye sorunc usulca kafamı salladım. Hemşire beni götürmeden önce Lamse'nin annesine yaklaştım.

"Sözünüzü unutmayın."

"Unutmam, Lidenya."

Emin olmak istiyordum. Eğer sözünü tutmazsa ona çektireceğim vardır.

Hemşire ile beraber amaliyathaneye girdik. Masaya yattım. Işık biraz gözümü alıyordu.

Doktor ağzındaki şey ile bana baktı. Ardından kısılan gözleri ile gülümsediğini farkettim. Yaşlı bir adamdı. Elli altmış vardır yaşı.

Ardından imâlı bir şekilde;

"Lidenya."

Dedi. Ona baktım. Hâlâ gülümüsüyordu.

"Evet?"

"Biliyor musun? Daha önce hiç birisine kalp takıp geri çıkartmamıştım."

Dediğinde kaşlarımı çattım. Nasıl yani? Bir dakika...

"Küçükken kalp amaliyatımızı siz mi yaptınız?"

"Ah evet. Maren di değil mi? Çok cesur bir çocuktu. Ayrıca bana seni sevdiğini itiraf etmişti. Fakat yaş farkı onu çok üzüyordu."

"Onu seviyorum. Annem bana anlatmıştı. Bende sana birşey itiraf edeyim o zaman?"

"Seni dinliyorum."

"Onun yanına gidiyorum. Birlikte çok mutlu olacağız."

Dediğimde bana pek inanmamış gibiydi. Olsun, ben yine de doğru birşey itiraf ettim.

Kolumda ki acı ile hafif inledim.

"Şimdi sana narkoz verdik. Birazdan uyuyacaksın ve gözünü hiç açmayacaksın."

"Biliyorum be! Ben sevdiğimin ve babamın yanına gidiyorum. Bak güzel kes beni ha!"

Diye uyarıda bulundum. Yamuk yumuk kesmese bari.

"Seni bekliyor olacağım, Lidenya."

Maren'nin sesini duyunca gülümsedim. Doktora ve elindeki neşetere döndüm.

"Pişt doktor! Hayatımın aşkı benimle konuşuyor."

Dedim. Narkoz verdikleri için muhtemelen beni takmayacaklardır.

"Biliyor musun? Kendisi benimle sevişmekten kotkuyor."

Dedim ve dudağımı büzdüm.

"İşine gelince beni soymasını biliyor ama!"

Diye de isyanda bulundum.

"Ama olsun. Ben onu çok seviyorum da, ay~ benim vücudum uyuşuyor."

Dedim. Parmaklarımı falan hissetmiyordum. Göz kapaklarım ağırlaşınca derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım.

"Anneme, onu çok sevdiğimi söyleyin..."

Bu benin bayılmadan önce ki son cümlemdi. Şimdi ise Maren'nin ve babamın yanına gidecektim.

_________________________________

☁♥
Yorum
Vote
♥☁

❃Peşimdeki RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin