◽36

1.6K 113 5
                                    

Esneyerek yataktan kalktım. Gözlerimi kapattım. Umarım bugün mutlu birgün geçirirdim.

Üstüme birkaç birşey geçirip, eşyalarımı aldım.

O piskolog bozuntusunun yanına gidecektim.

Evden çıkıp hastaneye yürümeye başladım.

...

Bir süre sonra gelmiştim. İçeri girdim ve odasını buldum. Kapıyı çalıp içeri girdim.

Gözleri beni bulunca gülümsedi. Yanına gittim ve masasının önünde ki deri koltuklardan birine oturdum.

"Nasılsın, Lidenya?"

Zorla gülümsedim.

"Buraya gelmeseydim, daha iyi olacaktım."

Bana sırıttı.

"Ee neden beni çağırdınız?"

Ellerini masaya koydu ve gözlerini kıstı.

"Bana Maren ile olan ilişkinden bahsetmek ister misin?" 

Dediğinde gözlerimi kocaman açtım.

"Ben, neden bahsettiğinizi bilmiyorum."

"Yapma, Lidenya. Herşeyi biliyorum."

"Bakın ben gerçekten anlamıyorum."

"Neyi anlamıyorsun, Lidenya? İlişikinizin farkındayım. Mesela, bir ruha sarıldığını biliyorum. Bir ruhla, öpüştüğünü biliyorum. Onun yanına gitmek istemeni de biliyorum."

Bakışlarımı kaçırdım.

Karşımda ki deri koltukta hareketlilik hissettim. Kafamı kaldırdığımda, karşı koltukta Maren'i gördüm.

Doktor Vrong'a kızgın bir şekilde bakıyordu.

"Nerden biliyorsun?"

Diye sordu sertçe. Doktor ilk başta sırıttı. Ardından konuşmaya başladı.

"Annen çok önceden bana haber vermişti. Bu tür hastalarda yalan söylemek âdet olduğu için bende hastamı yani seni takip ettim. Ardından Maren ile buluştuğunu, sarıldığını, öpüştüğünü gördüm. İlk başta şaşırsamda sonradan böyle birşey olacağını düşündüm."

Maren bana baktı. Bende ona baktım. Bir süre sadece bakıştık.

"Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Sonuçta bir ruh ve insan olarak ilişki yürüteyeceksiniz."

"Lidenya, yanıma gelecek."

Dedi Maren. Fakat nedense sesinde tereddüt sezmiştim.

"Ne yani intihar mı edecek?"

"Hayır. Maren'nin yanına gitmem için birisi için canımı vermem gerekiyor."

Dedim. Maren'e döndüğümde yere bakıyordu. Dolu gözlerini bana çevirdiğinde, ne diyeceğini anlamıştım.

"Liden-"

"Hayır! Ben eminim. Senin yanına geleceğim! Hiç kimse, hiçbirşey bu kararımı değiştiremez."

Bana gülümsedi.

"Peki anneni hiç düşündün mü, Lidenya?"

Diye sorduğunda bakışlarımı doktora çevirdim.  Ardından kafamı eğdim.

"Annem ben ölünce pek dert etmeyecektir. Hatta rahatlayabilir de. "

"Annen sana değer veriyor, Lidenya."

"Annem, bana değer vermiyor. Sadece bakmak zorunda olduğu için böyle davranıyor."

"Bu konuyu düşünmeni isterim."

"Kararımın değişeceğini sanmıyorum."

Dedim ve hızlıca yerimden kalktım.

Hastaneden çıkıp yola doğru yürüdüm. Kolumdan tutulmam ile durdum.

"Lidenya, eğer ister-"

"Maren! Ben eminim! Tanrım, neden böyle davranıyorsun?! Yoksa, beni istemiyor musun?"

Anında yüzümü avuçlarının içine aldı. Ardından alınlarımızı dayadı.

"Saçmala. Seni herşeyden çok istiyorum, Lidenya."

"O zaman neden böyle davranıyorsun?"

"Ben sadece, senin pişman olmandan korkuyorum. İlk tanıştığımız zamanlarda çok bencilce davrandım ve beni tanımadan seni yanıma almaya kalkıştım. Bu bir hataydı. Fakat şimdi,"

"Seni istiyorum, Maren. Sadece seni."

Bana gülümseyip yaklaşmaya başladı. Alt dudağımı dudaklarının arasına alırken gözlerimi kapattım.

Daha sonra dudaklarını dudaklarımdan ayırırken gözlerimi yavaşça açtım.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Tüm kalbimle, kalbimi hızlandıran o iki kelimeyi söyledim.

"Seni seviyorum, Maren."

"Seni seviyorum, Lidenya."

___________________________________

🔴
Yorum
Vote
🔴


❃Peşimdeki RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin