P~20

289 28 23
                                    

Ağrıyan başımın verdiği sinirle eve girdiğimde alışılmışın dışında sessizlik hakimdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ağrıyan başımın verdiği sinirle eve girdiğimde alışılmışın dışında sessizlik hakimdi. Ayakkabılarımı çıkararak sinirle odama girdim ve yatağın altında duran el çantamı çıkardım. Bazen kendi iyiliğiniz için kafanızı kurcalayan şeyleri düşünmek istemezsiniz ama orada dönüp dururlar size inat. 

Bana sora bilirdi.. Ama suçlamayı seçti her zaman yaptığı gibi.. Madem gerçeği biliyordu o zaman neden mekanına götürdü ki beni? Gayet de iyi davranıyordu...

El çantamın fermuarını açamadığım için sinirle odanın bir tarafına fırlattım. Bu sefer de yere çöküp ağlamaya devam ederken camdan atlamamak için zor tutuyordum kendimi. Sanki her şeyin suçlusu benmişim gibi. Cevat'ı satmadığım halde o konuma düşmek benim suçummuş gibi. "Müsait misin?" Aralık kapıdan kafasını çıkaran ev arkadaşıma baktım burnumu kazağımın koluna silerken. 

Ağlamakla meşgulüm ama sorun yok.

"Ne oldu?" Genelde işimiz düşmediği halde bir birimizle muhattap olmadığımız için direkt konuya girmiştim. "Zeynep hastalandı da ateşi var, yardım eder misin?" Ağlamam kesse de ara sıra hıçkırıyordum ve engel olamıyordum bir türlü. Kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. Yürüyen sinir bozucu yaratık bir anda kibarlık abidesine dönüşüvermişti. 

"Tamam." Ayağa kalkarak dolabımın kapısını açtım ve ilaç kutusunu çıkardım. Bölümün bana kazandırdığı güzel şeylerden biri de buydu; ilaçların dilinden anlaman. Ateş düşürücü ilaçları alarak odamdan çıktım. Onların odasına girdiğim zaman şaşırmış sayılırdım. Beklediğimin aksine duvarlar siyaha kaplı değildi. Saçma sapan posterler de yoktu. Bildiğin normal odaydı işte.

Yatakta uzanan tombul yanaklı kızın yanına oturdum. Elimi alnına koyduğum zaman gerçekten yüksek ateşi olduğunu farkedince kaşlarımı çattım. "Zeynep," diye seslendim gözlerini açmayınca. Sesimi duyunca kirpiklerini kırpıştırdı zorlukla gözlerini açarak. "Meltem?" Sesi kısık çıksa da ne dediğini duyabilmiştim. Kafamı zayıf, uzun olana çevirdim. "Seni çağırıyor galiba," dedim yataktan kalkarken.

Evet, kaç aydır birlikte yaşıyorduk ama ismini bilmiyordum. Zeynep'in ismini kavga esnasında öğrenmiştim. Ne güzel arkadaşlıklar kurmuştum öyle ya?! Meltem yavaşça arkadaşının yanına yaklaştı ve saçlarını okşadı. İkisi de korkunç makyajlarını yapmadıkları için gayet doğal ve güzel görünüyorlardı.

"Bu ilacı yemekten sonra içsin bir tane. Toz halinde olanı da onbeş dakika sonra sıcak suda karıştırıp içirirsin. Kızın üzerini de aç yoksa fırında tavuğa dönecek birazdan."

İlaçları eline tutuşturarak odama döndüm. Kenara fırlattığım çantamı çıkararak içini boşaltmaya başladım sırt çantama doldurmak için. Gözüm kitap rafının üzerinde duran fotoğrafa ilişince duraksadım. Aylar önce Cevat'la birlikte kimsesiz çocuklar için düzenlenen partide çekilmiştik bu fotoğrafı. Daha doğrusu ben habersizdim kadraja girdiğimden.

Pırlanta/1 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin