P~22

324 30 4
                                    

~•~•~•~•~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~•~•~•~

100'𝓬𝓾 𝓭𝓸𝓰𝓾𝓶 𝓰𝓾𝓷𝓾𝓷𝓭𝓮 𝓬𝓲𝓷𝓪𝔂𝓮𝓽

~•~•~•~

Bazı sabahlar içinize oturan acıyı nereye bırakacağınızı bilemezsiniz. Onun yerine bir şarkıyı defalarca başa sarıp dinlersiniz mesela. Ne yaparsanız yapın üzerinizdeki ağırlık bir türlü kalkmaz. Saatlerce ders çalışmama, odamı en ücra köşelerine kadar temizlememe rağmen yine de fayda vermemişti.

Franz Kafka'nın 'Dönüşüm' kitabını bilmem kaçıncı kez okuyup bitirerek küçük kitaplığıma yerleştirdim. Aynada yansıyan görüntümü gördüğümde bir miktar ürkmüştüm. Kalp kırıklarımı koyacak yer bulamayıp göz altı torbalarıma sıkıştırmış gibiydim. İstemsizce yaptığım benzetmeye gülümsedim.

Doğru düzgün yemek yemediğim için birkaç kilo verdiğimi farketmiştim kıyafetlerimden. Kilo verdiğim için bu durumu abur cuburla kutlamam gerekiyordu fakat canım hiçbir şey çekmiyordu.

Ayaklarımı sürükleyerek pencerenin önüne geldim. Yere çökerek dışarıyı izlemeye başladım. En sevdiğim mevsim gelmişti. Sıkça yağan yaz yağmurları caddeleri, sokakları, kaldırımları yıkayarak temizliyordu.

Cevat'la aramızda geçen son olayın üstünden neredeyse bir hafta geçmişti. Bazı durumlarda ne kadar merhametli olduğunun şahidi olsam da bana karşı olan acımasızlığına anlam veremiyordum. Anılarını elimden aldığı için hafızamdan silindiğini düşünüyordum.

Bu durum o kadar hızlı olmuştu ki onunla yaşadıklarımızın birer hayal ürünü olduğunu varsayacaktım neredeyse. Öyle ki bu sabah varlığı mı yoktu, yokluğu mu vardı karıştırmıştım.

Odamın kapısı vurulunca dalgın bakışlarımı dışarıdan çekerek oraya odakladım. Aralık kapıdan görünen Aykut beklediğim son kişi bile değildi.

"Gelebilir miyim?"

Kafamı olumlu anlamda sallarken yerimden kalkmak için fazla isteksizdim. Aykut ses etmeden benim karşıma geçerek yere oturdu. Dışarıyı izlemeye devam ederken bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

"Ne oldu?"

"Bir şey olmak zorunda mı? Seni görmeye geldim."

Cevabı üzerine alaycı ve yorgun bakışlarımı ona çevirdim. "En son beni görmek için ne zaman bu eve geldin biliyor musun? Geçen sene." Tepkim üzerine kaşlarını çatsa da yeşil gözleri apaçık ortadaydı. Bu hareketi Cevat yapsa göz bebekleri neredeyse görünmez olurdu. Yutkunamadığımı hissettiğimde boğazımı temizlemek zorunda kaldım.

"Özür dilerim."

Pişmanlık dolu sesine kayıtsız kalmam beni de şaşırtmıştı. Eskiden yakınımda olması bile onu affetmem için yeterli olurdu.

Pırlanta/1 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin