P~5

677 61 15
                                    

Multimedia: Aykut

Bir taraftan sorumu yanıtladığı için sevinirken ikinci taraftan şüpheli kaldığım sorular baş kaldırmıştı. Sakin olun teker teker. Aykut'la ne alıp veremediği vardı? Eğer Aykut onu sevmiyorsa neden beni onun yanına göndermişti ki? Sorularımı yanıtlaya bilen tek kişi Aykut'tu fakat onun yanından çekiştirerek ayırmıştı. Daha birkaç cümle konuşabilmiştik. Nasıl bir çıkmazın içinde olduğumu bilmiyordum ne yazık ki. Para uğruna bok yolunda gitmesem bari!

"Çok mu üzüldün?" Anlamaz bakışlarla ona baktığımda alayla güldüğünü gördüm. Ne diyon be?! He üzüldüm, ağzının ortasına kürekle vurduğum.

"Aykut'tan ayrıldın diye çok mu üzüldün diyorum?" sorusuna yanıt alamadığı için itinayla tekrarladı sorusunu. Anlaşılan bugün bana rahat yok.

"Evet. Belli oluyor bence" Ters bir şekilde verdiğim yanıt umru dışında bir yerlere denk gelmişti sanırsam. Yüzümdeki sinirli ifadeyi görünce onun yüz ifadesi de değişti. Beni azarlayacak sanmıştım ama bakışlarını yola çevirerek tamamen sustu. Suç onundu çünkü doğru cevabı verdiğim için suçlayamazdı beni. Belki de öyle terslememeliydim onu. O da benle dalga geçmeseydi. Araba büyük bir evin önünde dururken el frenini çekti. Bana bakmadan arabadan indiğinde ben de onun arkasından indim. Yavaş yavaş eve doğru adımlarken peşinden ben de gidiyordum korksam bile. Tırsmıyor değildim. Katil yetmemiş bir de onun katili çıkmıştı başımıza.

Matruşka sanki, cinayet içinden cinayet çıkıyor. Birden telefonum çalınca aceleyle telefonuma baktım. Geri çevrilerek ters ters bana baktı. Hemen de fark et! Telefonu sessize almalıydım onun yanında. Ekranda 'Annem' yazısını görünce beklemeden açtım. Onun için kapatacak değildim.

"Annem?" Diyerek yanıtladım onu sevinçle. Sorar bakışlarla ona bakarken izin vermese bile konuşacaktım. Kafasını olumsuz anlamda sallayarak yürümeye devam etti fakat bir yerde durdu.

"Kızım, nasılsın? Niye aramıyorsun kaç gündür?"

Katil kovalıyoruz anne sen napıyon?

"Anne biraz yoğunum da o yüzden arayamadım, ama iyiyim merak etme."

"Sesinniye yle geliyor? Bir şey mi oldu?"

"Hayır, hayır yok. Babam nasıl, tadilat nasıl gidiyor?" Az kalsın yakalanacaktım.

"Baban da iyi ,sana el sallıyor." Dediğinde istemsizce gülümsedim. Hepsini çok özlemiştim.

"Tadilat iyi gidiyor, bitti sayılır. Gecikti ama en yakın zamanda para gönderi-"

"Anne gerek yok, ben iş buldum."

Dedim bir anda. Araya sessizlik çökerken annem bu konularda nasıl titiz olduğumu biliyordu. Ben her insanla çalışamazdım ama şimdi bakıyordum da değişmiştim baya. İnsan olduğundan şüpheliyim de o ayrı bir konu şimdi. Beni bırakıp koşan müdür bozuntusuyla çalışıyordum. Arada laf sokuyordu falan.

"İş mi? Nerde?"

Sohbetin en güzel yerinde, imalı şekilde bana bakan patronuma çevirdim gözlerimi. Ne diyeceğimi merak ediyor gibi bakıyordu. Ne bakıyon? Sanki başka patronum var. Yalan söylemek istemiyordum fakat şimdi söylersem konuşma uzun sürecekti.

"Annem, akşam arasam olur mu? Şimdi gitmem lazım."

"Alis-"

"Seni çok seviyorum anne..."

Diyerek telefonu kapttım. Gözlerimi de sımsıkı kapatırken ağlayacağımı düşünsem de anında toparlanmıştım. Telefonu sessize alarak çantama attım ve beni bekleyen Cevat beyin yanına yetiştim. Dik dik bana baktıktan sonra tekrar eve doğru adımladı. Artık şimdiden sıkılmıştım onun bu bakışlarından. Kapının önünde durduktan sonra kapıyı çalmasını bekledim. Fakat etrafa baktıktan birkaç dakika sonra elini zile uzatmıştı. Melodik zil sesinden sonra adım sesleri yaklaştı. Kapı tereddütle açılırken sanki başından aşağıya bir kova su dökülmüş gibi ter içinde bir adam kapıyı açtı. Eliyle gözlüklerini yukarıya çekerken çekinmemiş değildim bu adamdan. Bakışlarımı Cevat'a çevirdiğimde hafif güldüğünü sezmiştim.

Pırlanta/1 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin