P~30

250 28 261
                                    

Bölüm şarkısı: Duncan Laurence - Arcade

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı: Duncan Laurence - Arcade

~~••~~

Daha önce hiç bu kadar zamanın ağırlığını omuzlarımda hissettiğim olmamıştı. Her şey sisli ve bulanıktı. Kısa sürede çevreyi saran polisler çok çok uzağıma sarı şeritler çekerek beni yalnızlığın korkunç kollarına atmışlardı. Uzakta beni izleyen herkes gergin ve telaşlıydı.. fakat kimse yardım edemiyordu. Kaldırımın üstünde çaresizce yardım bekliyordum.

Elimde tuttuğum hediye paketi zamanın yavaşlamasının altında kalarak korkunç derecede ağırlamıştı. Yanaklarımdan akan gözyaşlarım soğuktu. Korkuyordum, ufacık da olsa titrediğim zaman elimde duran ölüm hediyesine zarar vereceğimden korkuyordum. Gözlerimi kapamak benim için dehşetin bir diğer adıydı, karanlıktan hiç bu kadar korkmamıştım. Hediyelerden de.

Gözlerimdeki yaşlar artık kurumaya başlamışlardı, uykusuzluğun getirdiği yanma hissiyle başedemiyordum. Üşüyordum, yorgundum, ayakta duramayacak kadar halsizdim ama hareket etmeden kaldırımın üzerinde durmak zorundaydım.

Sarı şeridin ardında duran tanıdık yüzleri seçtiğim zaman onlara odaklanmaya çalışmıştım. Mesafelerin getirdiği uzaklık onları net şekilde görmemi engelliyordu. Fakat oradaydılar; Ted, Sevgi, Aykut ve Cevat.

Gözlerim kapanmaya başlayınca korkuyla onları açık bırakmakta direttim. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Ölüm insana ansızın uğramalıydı. İki kapı arasında beklemek bir insanın yaşayacağı en büyük acı demekti. Çünkü bizler umut ettiğimiz şeylerin yolcusuyduk. Yolun belirsizliği insanı çıldırtıyordu.

İç çekişlerimi kontrol etmeyi çoktan bırakmıştım başarısız olduğum için. Sarı şeridin arkasından çıkan bir kişiyi görünce bütün dikkatimi ona verdim. Uzanan her ele sıkıca yapışmaktan başka elimden bir şey gelmiyordu. Giydiği kıyafetlerden anladığım kadarıyla bomba imha uzmanıydı. Tam önümde durunca ağlamam şiddetlenmişti.

"Lütfen bana yardım edin. Çok korkuyorum, çok-" hıçkırıklarım konuşmama müsaade etmiyordu. Elini kaldırarak sakinleşmemi bekledi. "Alis şu anda ne hisler geçirdiğini tahmin ediyorum ama sakin kalmaktan başka çaren yok. Derin derin nefes al ver." Kıyafetin altından çıkan boğuk sesi dinledim bütün dikkatimle. Dediği gibi nefes alışverişlerimi düzenlemeye çalıştım fakat bir sorun vardı; normalde nasıl nefes alındığını bile unutmuştum. Gözlerimi bir an bile çekmedim camların arkasında duran gözlerden.

"Şimdi kutuyu açıp incelemem gerekiyor. Kutuyu sağlam tuttuğundan emin olmalıyım. Beni anlıyorsun değil mi?" Sorusuna karşılık kafamı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim. Elindeki küçük çantayı yere bırakarak ince hareketlerle hediyenin kenarlarına sarılmış kırmızı bantı kesti.

Altın rengindeki hediye kutusunu süsleyen kırmızı kurdele rüzgarın da yardımıyla kutunun kenarlarından süzülerek yere düştüler. O kadar hassastım ki sağ ayağımın üzerine geldiğini bile hissetmiştim.

Pırlanta/1 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin