Bir gece kendi canından daha çok kıymet verdiği kuzeni için evinden ayrıldığından beri ilk defa bu kadar ağır ve aşağılayıcı bakışların hedefinde olduğunu hissediyordu Jimin. Eşiyle tanıştığı ve pek de iç açıcı olmayan ilk günlerinde, o bile bu denli küçümser bakışlarla süzmemişti omegayı. Attığı her adımda git gide çöken omuzları ve küçülen bedeniyle kendisini neyin beklediğini ölçüyordu zihninde.Alfasından uzaklaştığı her an artan huzursuzluğun nedenini ona bağlıyor, artık pek de sıkı duygularla bağlı olmadığını düşündüğü ancak gördüğü anda ister istemez aidiyet duygusunun kabardığı babasına kusur konduramıyordu omega. Huzursuzluğunu kendisini var eden adama yükleyemiyordu aciz kalbi. Sevdiği, bir zamanlar öyle ya da böyle sevdiği herkese karşı konulamaz bir fedakarlıkla bağlı olmaktan alamıyordu kendini.
Babasının kendisini günün birinde arayıp bulacağından son derece emin olmasına rağmen, zamanlaması manidardı Jimin için. Tam da hayatını cennete çevirmeyi başardığını hissettiği günlerde, gökten inmişçesine bir anda ortada belirmesi hala karanlık bölgeydi omeganın zihninde. Her daim bir planı olan ve planlarının peşinden bir an olsun ayrılmayan babasının neler düşündüğünü kestiremiyor oluşu, daha da huzursuz ediyordu omegayı.
Pek çok kişi tarafından seçkin görünümlü olarak nitelendirilen babası, artık gümüş gibi parlayan gri saçlarının ardından bakıyordu Jimin'e. Eski heybetini kaybetmiş olsa da hala yeteri kadar uzun ve güçlü görünüyordu diğerlerinin arasındayken. Jimin'in gözleriyle aynı renge sahipti gözleri ve oğluyla arasındaki tek benzerlik de buydu yaşlı alfanın. Kaşlarını çattığında ya da gözlerini kıstığında, gözleri kaybolup ince çizgilere dönüşürdü ve kaybolup gitmek isterdi Jimin o an yanından. Tam da şimdi kendisine baktığında gördüğü gözler gibi...
Ancak bu defa kaçıp gitmeye niyeti yoktu omeganın. Çok daha güçlü ve cesur hissediyordu babasının yanında kendisini. Bu hislerinin geride bıraktığı eşinden kaynaklandığından da adı kadar emindi Jimin.
Babasından korkmuyor ya da daha az korkuyor oluşu, onun öngörülebilir olmadığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bunun da farkındaydı omega. Her adımında bir dikkat, özen yüklüydü sanki. Onun ne yapacağını asla bilemiyordu.
"Seni gördüğüme çok şaşırdım baba."
Bir adım daha atıp olduğu yerde duraksadı alfa. Jimin'de hemen yanında durup yüzünü çevirdi babasına.
"Burada olduğumuzu bu kadar erken öğrenebileceğini düşünmemiştim."
Babasının kaşlarının arasındaki derin çizgi sanki mümkünmüş gibi daha da derin bir vadi halini aldığında bir adım geri kaçmak geçti Jimin'in içinden. Hemen sonra hayatında yalnızca birkaç kez şahit olduğu bir şey oldu. Hafifçe dudakları kıvrıldı alfanın. Çocukluğundan sonra ilk kez babasının tebessümünü izledi Jimin.
"Gittiğin günden beri adamlarım bu topraklara gireceğin günü bekliyorlardı. Seni geri götürmek için en doğru anın bu olduğunu düşündüm oğlum. Seni ait olduğun yere, eve götüreceğim. Benimle geleceksin Jimin."
Babasının kurduğu her bir cümle beyninde birer birer patlarken, kalbine sadece 'ait olduğun yer' kısmı çökmüştü Jimin'in. Ait olduğu yeri düşünüyordu sessizce omega. Bu sessizliği kafa karışıklığı olarak algılandı alfa tarafından.
"Baba, benim bir eşim var. Yeni bir evim var. Bunu biliyorsun."
Kendinden emin ve kararlı durmak için sıktığı bacaklarındaki güç her an tükenip titremeye başlayacakmış gibi hissediyordu Jimin. Aralarındaki garip sohbetin ne şekilde sonuçlanacağı ve hayatının akıbetinin ne olacağı konusunda tereddütleri vardı omeganın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUIXOTIC ✯ vmin [omegaverse]
Werewolf[Vmin] [Omegaverse] "Kalbimi, bedenimi ve ruhumu vahşiliğinle beslemene ihtiyacım var. Ki zaten bana hissettirdiğin tek duygu da bu... Vahşilik." Olağan dışı bir dünyayı benimle adımlar mısınız?