Episode - 28

7K 868 1.8K
                                    


Şiddetli rüzgarlar tarafından dalından koparılmaya zorlanmış incecik bir yaprak gibi, nereye doğru süzüldüğünü bilmeden, gittikçe düştüğünü hissedemeden; eşinin saçma sapan olarak nitelendirdiği eşyalarını alıp çıkmıştı kulübeden Jimin. Kapıda kendisini karşılayan Seokjin'le göz göze geldiklerinde, ilk defa birinin gözlerinde kendi hüznünün özrünü görüyordu omega. Sanki eşinin acıttığı yanlarının sessiz özrünü sunuyordu Seokjin ona.

Taehyung tarafından kovuluşunun ardından doğrudan eve gelmiş, büyük bir sabır ve kararlılıkla tıpkı eşinin emrettiği gibi eşyalarını teker teker toplamış, kalemlerini güzelce çantasına yerleştirmiş, defterinin yaprakları kırışmasın diye özenle kolunun altına saklamıştı Jimin.

Doğan güneşin pek de aydınlatmadığı gününe geceyi getirmişti Tanrı ve ancak o zaman farkına varabilmişti saatler süren yalnızlığının. Namjoon'un betaları liderin huzuruna götürmesinden önce, onlara babasının zavallı beta ve omegaları nerede tuttuğunu söylemiş, hepsine teşekkür ederken, kendisi yüzünden fazlaca incinen betadan samimiyetle özür dileyip uğurlamıştı onu. Sonrasının Namjoon'un ilgileneceği, basit bir iş olduğunu söylemişti Seokjin ona. O da sessiz bir kabullenişle arkasını dönüp, yeniden iyice yerleştiği o eve girmiş ve kaldığı yerden devam etmişti eşyalarını toparlamaya.

Tepede tüm heybetiyle ışıldayan ay, üstüne her doğduğunda ruhunu aydınlatıyormuş gibi hissediyordu Jimin. Gündüzden çok geceyi sevmesinin en büyük nedeni, ayın kendisiydi zaten. Tepedeki gözlerini yeniden önüne indirdiğinde hala aynı ifadeyle kendisine bakan Seokjin'e tebessüm etti Jimin. Şartlar ne olursa olsun, içinde kalan ne kadar iyilik varsa, onu birilerine göstermekten çekinmiyordu omega.

"O elindeki, Yoongi'yle kaçarken peşinden sürükleyerek taşımaya çalıştığın çantan değil mi Jimin? Ne yapıyorsun onunla bu saatte?"

Seokjin'in sesinde hiç merak yoktu. Biliyordu alfa olanı biteni. Taehyung'un sesini duymamak imkansızdı Jimin'e bağırırken. Ama yine de Jimin'in onu dinleyip toparlanacağı ve gitmek isteyeceği aklının ucundan bile geçmemişti alfanın. Laf kalabalığı yapıp, saatlerdir gelmeyen Taehyung'un gelmesi için umutsuzca oyalamaya çalışıyordu omegayı.

"Eğer izin verirsen, bu gece sizinle kalabilir miyim?"

Geldiği ilk günden beri kendi aşamadığı sorunları yüzünden dışladığı, zaman zaman aşağıladığı ve kırdığı çocuğun kendisine karşı bir an bile olumsuz yaklaşmaması, tek bir kötü bakışını bile yakalamamış olması, ona yaptığı haksızlığın altında daha da ezilmesini sağlamıştı Jin'in.

Jimin'in yaşadıklarını kendisinin yaşamış olabileceğini hayal etmeye çalışıyor, kendi eşinin Taehyung gibi davrandığını düşününce yutkunmakta bile zorluk çekiyordu alfa. Üstelik Jimin'in daha çok genç olduğunu gördükçe, onun içindeki gücün ne kadar büyük olduğunu fark edebiliyordu.

"İstediğin kadar bizimle kalabilirsin. Hadi ver bana çantanı, gidelim."

Tamamen gitmek için harekete geçtiğini düşündüğü omeganın kendileriyle kalmak istemesi, bir anda içini rahatlatmıştı alfanın ve Jimin'in çantasını inatla peşinden sürükleyerek ona vermemeye çalışması karşısında daha da ezilmişti vicdanı. Onun ruhunun güzelliğini hiçbirinin haketmediğini düşünmüştü o anda.

O kendinden ağır çantasını zorla küçük parmakları arasından çekip alabilmiş ancak kolunun altına sıkıştırdığı o defteri alamamıştı Seokjin. Elleri boşalan Jimin, defterini göğsüne yaslayıp yanında yürümeye başladığında onun ne kadar dik ve kendinden emin yürüdüğü çekti alfanın dikkatini. Omeganın attığı her adım sağlam, doğrudan karşıya diktiği o kendine has gözleri kararlıydı.

QUIXOTIC ✯ vmin [omegaverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin