Episode - 33

4.9K 588 658
                                    


Peşinden koşulmasına alışkındı Min Yoongi. Ama kötü anlamda... Bu zamana kadar yalnızca kötü niyetli adamlar tarafından kovalanmış, yalnızca o kötü adamlardan kaçmıştı kendisi için, canı için...

Şimdi durumlar tamamen değişmişken, Jeongguk tarafından kovalanıyorken kaçmak bir ızdırap olmaktan çok, keyifli bir oyun gibi gelmişti omegaya. Kovalayan o olduğu sürece, köşe bucak saklanacak yer arayıp kendisini bulmasını büyük bir heyecanla bekleyebileceğinin farkındaydı çünkü.

Onu tetikleyeceğinden emin olduğu hamlesini yapıp uzaklaşmaya başladığında, peşinden geleceğini düşünmüş; hatta tamamen buna güvenerek yola koyulmuştu Yoongi. Jeon'un bir süre peşinden gelmeyişi karşısındaysa küçük oyununun kendisini uğrattığı hezimeti kabullenip umutsuz adımlar atmıştı birkaç kez. Ta ki Jeon'un harekete geçtiğini hissedene kadar...

O peşinden geldikçe daha çok hızlandı. O koştukça daha hızlı koştu Yoongi. Koştukça nefesini kesen rüzgara bıraktı saçlarının arasından yayılan o yumuşak kokusunu. Peşine düşen alfayı daha şiddetli duygularla çekti kendine. Hırsını kamçılayan tek şey alfanın korkak tavrıydı ve buna tahammül edemiyordu Yoongi.

"Min Yoongi! Dur artık düşeceksin!"

Dengesiz adımlarla yokuş aşağı koşarken, ayaklarına takılan her bir taşta tökezleyerek devam ediyordu koşmaya Yoongi. Adrenalinden kalbi duracak kadar hızlı çarpıyor, yine de arkasında varlığını hissettiren adamın çarptırdığı kadar hızlıymış gibi gelmiyordu omegaya. Onun kendisini durdurmak için çınlayan sesine kulaklarını tıkamış var gücüyle adımlıyordu toprak zemini.

"Yoongi! Dur!"

Jeon'un bir başka cümle etmesine fırsat kalmadan, telaşla birbirine dolanan ayakları ve takıldığı büyük bir taş parçasıyla zemini bulmuştu Yoongi. Hızını alamayıp düştüğü yerde yokuştan aşağı biraz yuvarlanırken, ellerine ve dizlerine batan taşlardan korumaya çalışıyordu hassas tenini. Bunun olacağını bir yerlerde hissetmiş ama yine de dizginleyememişti içindeki kaçma isteğini.

"Tanrım... Tanrım! İyi misin? Yoongi, iyi misin?!"

Jeongguk elleriyle düştüğü yerden destek alarak kalkmaya çalışan Yoongi'ye uzanıp onu kaldırmaya yeltendiğinde, o yaralı eller tarafından sertçe itilerek aldı cevabını. Omeganın kanayan elleri titrerken, gözlerinde öfke dolaşıyordu yalnızca. Yoongi yaralı bedeniyle kalkıp yeniden yürüyeme başladığında arkasından harekete geçen Jeon'u durdurmaya bir bakışı yetmişti. Buz mavisi gözlerinden Jeongguk'a yönelttiği o koca duygusuzluk, alfanın kurduna bile diz çöktürmeye yeterdi.

Omeganın yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunu bilerek onu onlarca adım geriden takip etmeye karar verdi Jeongguk. Birkaç dakika sonra başına gelecek şeyi bilse değil onlarca adım, bir adım dahi geri kalmazdı ondan.

Göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir sürede, uzanıp da onu tutamayacağı bir mesafede Yoongi'nin üzerine doğru hızla koşup keskin dişlerini boynuna geçirmek için sıçrayan alfayla nefesi kesildi, dizleri titredi Jeongguk'un.

Hemen karşısında gerçekleşen sahneyle dili tutulmuş, gözleri büyümüştü. Yoongi'nin narin bedenini altına alıp boynuna dişlerini bastıran alfaya karşı direnişiyle kendine geldi Jeongguk bir anda. Dişlerini tenine bastırmış alfaya karşı şokla ve korkuyla direniyordu Yoongi. Boynunda hissettiği o keskin dişler ve hemen ardından duyduğu yakıcı sızı, çığlık çığlığa bağırmasına yetmişti omeganın.

İstemiyordu...

Hiç mi hiç istemiyordu kendisine tamamen yabancı ve muhtemelen tamamen düşman bir alfanın mühürlü omegası olmayı.

QUIXOTIC ✯ vmin [omegaverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin