129. Gün

7.4K 385 39
                                    

Uyandığımda hemen ayılamadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyandığımda hemen ayılamadım. Camdan yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi açabildim.

Nedensizce üzerimde bir ağırlık vardı. Bu ağırlığı tarif edemedim. Acı mıydı yoksa öylesine bir yanılsama mı? Bilemedim. Fazla da sorgulamadım.

Annem dün eşyalarını toplamak için İzmire gelmişti. Ona yardım ettiğim için geç yatmıştım. Annemde daha kalkmamıştı büyük ihtimalle.

Kalkıp kahvaltı hazırladım ikimize. Umarım yaptığımız son kahvaltı olmazdı bu. Sonra annem de uyandı. Birlikte sofraya oturduk.

- Neva? Kızım bak. Emin misin burada kalmak istediğine?

Sakin olmaya çalışarak çatalı masaya bıraktım.

- Anne bu konuyu konuşmuştuk. Ben kararlıyım. Bu kararımdan sen bile döndüremezsin. Yemeğimizi ağız tadıyla yiyelim. Sonra daha eşyalarını toplayacaksın.

Yemek yerken aklıma Selma abla geldi. Uzun zamandır yanına gitmediğimi fark ettim.

- Anne ya?

- Söyle bakalım.

- Ben şey diyecektim. Uzun zamandır Şafağın annesine uğraşmadım. Kadını yalnız bırakmasam. Bir iki saatliğine ben bi gitsem sonra gelsem.

Kısaca düşünüp sinsice sırıtmaya başladı.

- Git bakalım git. Ben hallederim burayı.

Hemen odama geçip hazırlandım. Kapıdan çıkarken aynı ağırlığı yine hissettim. Bu sefer daha ağır geldi. Kapıya tutundum.

&&&

Selma abla aynı sevecenliğiyle karşıladı beni. Önce biraz lafladık. Sonra çay yapmak için kalktı. Yardım etmek istedim ama kabul etmedi.

Çayı beklerken masanın üzerindeki telefon çalmaya başladı.

- Selma abla. Telefonun çalıyor.

- Kimmiş bakar mısın?

Ekrana baktım. Şafak arıyordu. Kalp atışlarım hızlanmaya başladı. İstemsizce dudaklarım yukarı kıvrıldı.

- Şafak arıyor.

- Aç kızım aç. Ben geliyorum hemen.

Açtım.

- Şafak?

- Ben Ağrı Üs Komutanlığından Binbaşı Adil Çakır. Uzman çavuş Şafak Altunun çıktığı görevde yaralandığını bildirmek için aradım.

Duyduğum sözlerden sonra başka hiç bir ses duyamadım. Arayan ne diyordu duymuyordum. Selma abla mutfaktan bağırıyordu ama dediklerini anlamıyordum. Beynimde cümleler yankılanıyordu.

Uzman Çavuş Şafak Altunun çıktığı görevde yaralandığını bildirmek için aradım.

Odaya çay tepsisyle Selma abla girdi. Beni görünce durdu.

- Kızım? Ne dedi Şafak?

Zor cevap verebildim. Tam konuşamadım bile.

- Şafak görevde yaralanmış.

Tepsi elinden düştü. Odada sadece yere düşen tepsinin çıkardığı ses ve kırılan bardakların sesi vardı. Öylece yere yığıldı Selma abla.

- Hayır Selma abla hayır. Şimdi olmaz. Uyan abla.

Sürükleyerek koltuğa kaldırdım. Kollarını bulduğum kolanyayla ovdum. Aklıma annem geldi. Hemen aradım.

- Anne. Anne bak beni iyi dinle. Bütün işini bırak Şafak ların evine gel. Çok acil. Hiç trafiğe falan bakma. Olmazsa koş anne ama acilen buraya gel.

- Kızım bir nefes al. Ne oldu.

- Şafak yaralanmış. Benim hemen Ağrıya gitmem gerek. Selma abla bayıldı. O ayılmdan yanında ol.

Selma ablayı böyle bırakmak istemesemde vakit kaybetmeden yola çıkmalıydım.

Yoldayken aynı acı yine kalbime saplandı.

Demek sendin Şafak. Demek hissettiğim bu acı seni kaybetme korkusuydu.


ŞAFAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin