Bir de korona virüsümüz hayırlı olsun. Hepimiz ölecezzz. Şaka şaka.
&&&
- Ay Neva. İki dakika otur şuraya. Başım döndü vallahi.
Heyecandan havalanının girişinde bir sağa bir sola giderken annemin sözüyle durdum.
- Duramam anne. İstesemde duramıyorum. Şafak geliyor düşünebiliyor musun?
Bu sefer Selma abla söze girdi.- İyi de ilk gelişi değil ya kızım. Ne bu panik?
- Anlamıyorsunuz. Geliyor. Şafak temelli geliyor. Artık gitmeyecek. Yalnız bırakmayacak beni. Anladınız mı şimdi beni?
Az çok anladıklarını düşünüp onlara bakmadan gözlerimi sadece yolcuların geçeceği kapıya odakladım.
Sıra sıra bir kaç yolcu kapıdan geçmeye başlayınca iyice dikkat ettim. En sonunda onu gördüğümde annemlerde Şafağı farketmiş ayaklanmışlardı.
İlk önce heyecandan kımıldayamasam da sonradan ayaklarım beni ona koşmaya zorladı. Karşıma kimin çıktığını umursamadan ona doğru koştum. Beni gören yolcular zaten çoktan kendilerini kenara çekmişlerdi.
Ona ulaştığımda hızımı alamayıp sarıldım. O kadar sıkı sarıldım ki. Eğer bırakırsam yeniden gider yine uzun süre göremem onu diye korktum. Yine bir ayrılığı kaldıramazdım.
- Bir daha gitme. Bir daha gitmene izin vermeyeceğim.
- Bende seni özledim bacım da böyle sarılmaya devam edersen daha kavuşamadan beni öteki tarafa uğurlayacaksın.
- Aman Allah korusun. Tövbe de.
Dediklerinden korkup uzaklaşmak zorunda kaldım. Ardından kısacık saçlarına gözüm takıldı.
- Saçlarını yine uzatacak mısın?
Gülümseyebildi sadece. Durup dururken nereden aklıma gelmişti bu soru.
- Uzatacağım.
- Saçını uzatmak istemeni hiç bir zaman anlamadım.
- Babamdan bana kalan tek şey saçlarım. Onlara iyi bakmalıyım.
Uzaktan bizi izlemekle yetinen annemlerin yanına el ele gittik. Biraz çekinip tutmak istemesemde ısrar etmişti.
Ardından gelen kocaman sarılmalar ve gözyaşları ise kaçınılmazdı.
&&&
Annemlerin konuşmasından sıkılıp uzun süredir yanımıza gelmeyen Şafağa aklım takıldı.
Onu bulmak için odasına doğru gittim. Kapı biraz aralıktı. Ve içerde telefonla konuşuyordu. Her ne kadar dinlemek istemesemde merak etmiştim. İster istemez kulağımı kabarttım.
- Hazır mı her şey?
Karşı tarafı dinledi.
- Tamamdır. Sağol kaptan. Biz birazdan orada oluruz.
Kaptan? Ne dönüyordu burada?
Odadan çıkacağını anlayınca hızla annemlerin yanına gittim. Beni farketmediler bile. Ardından Şafak içeri geldi.
- İzninizle ben Nevayı bir iki saatliğine kaçırıyorum.
Akıllarından ne geçtiğini tahmin edebiliyordum. Çünkü birbirlerine 'oldu bu iş' der gibi bir bakış atmışlardı.
İzin verilince evden hemen çıktık. Merdivenlerden inerken tam beş kere nereye gittiğimizi sorsamda cevap alamamıştım. Sahile doğru yürümeye başlayınca onu takip ettim. Gemilerin olduğu yere vardığımızda üstünde Derya yazan bir geminin önünde durduk. İçerden bir adam çıktı. Şafakla selamlaştılar. Sonra bana bakıp elini uzattı.
- Hoşgeldin yenge.
Yenge mi? Ay ölmeden mezara koyun beni daha iyi. Şafak kahkaha atmaya başlayınca 'çok mu komik' bakışı attım. O zaman sustu.
Yenge trajedisinin ardından gemiye bindik. İçerisi çok güzel süslenmişti. Baş harflerimizi oluşturan balonlar gökyüzüne çıkmak için yarışıyorlardı resmen.
Ne yapacağımı bilmediğim için Şafak yönlendirdi beni. Masaya oturduk önce. Sonra bir üç kere de buraya neden geldiğimizi sordum. Ama yine cevap yoktu.
Sonra geminin arka tarafından bir adam daha çıktı. Garip olansa bu adamın üzerinde nikah memurlarının giydiği şu uzun cübbe vardı.
Şafak sırıtıyorken adam karşımıza oturdu. Elindeki defteri masaya bıraktı.
- Evet Şafak bey? Hazırsanız başlayalım mı?
Başıyla onayladı. Sonra adam konuşmaya başladı.
- Peki o halde. Bugün burada ne için bulunduğunuzu bildiğinizi varsayıyorum Neva hanım. O yüzden sizi daha fazla bekletmeden başlayayım. Öncelikle Şafak bey. Neva hanımı her şeyiyle kabullenip bacınız olarak kabul ediyor musunuz?
Bana baktı. Az sonra kalbim durabilirdi. Gözlerimin içine indi iyice.
- Evet, dedi nefesimi daha fazla tutamadığım anda.
- Peki Neva hanım. Siz Şafak beyi her şeyiyle kabullenip askeriniz olarak kabul ediyor musunuz?
Aynı şekilde bende ona baktım. Ama şuan gözlerimden ne cevap vereceğimi tahmin edemezdi.
- Evettttt, diye bağırdım fazla dayanamadan.
neva_s : Ayağınızı denk alın. Bu yakışıklı az önce benim askerim oldu.
safak_n : Papatya saçlı kadınım.