Medyadaki şarkıyı kesinlikle dinleyin. Bu bölüme uyan başka bir şarkı daha olmazdı.
&&&
( 5 yıl sonra)
Saçına düşen ilk beyazı elindeki makasla kesti genç adam. Hastane odasındaki aynadan kendine baktı sonra. Beş yılda ne kadarda dağılmıştı böyle.
Sonra genç kızın yatağının yanındaki koltuğa oturdu. Masanın üzerindeki kağıt kalemi aldı. Beş yıldır her gün bir şeyler yazdığı deftere bugünde bir kaç söz karaladı.
Nevam! Benim Nevam! Benim huzurum. Benim mutluluğum. Adını söylemeyi bile özledim. Ama beş yıldır söylemeye dilim varmıyor. Diyorum kendime. Senin o ismi ağzına alma hakkın yok. Sen onu koruyamadın. Sen baban olacak o adama engel olamadın. O senin gözünün önünde ölürken sen sadece baktın. Şimdi o ismi söyleme hakkın yok!
Ama Neva şunu hiç unutma ki ben seni çok seviyorum. Her ne kadar tam beş yıldır hiç kıpırdamadan öylece yatsanda seni seviyorum. Hep de seveceğim. Tıpkı senin benim sevgilim olmasına rağmen beni sevmekten vazgeçmediğin gibi. Bende her yeni güne uyandığımda nefes almasanda şuan her neredeysen oradan kurtulup bana gelmeye çalıştığını bilerek uyanacağım.
Az önce ne yaptım biliyor musun? Saçıma düşen ilk beyazı kestim. Şimdi uyansan kızarsın bana. Ben seni saçının siyahıyla da beyazıyla da seveceğim demiştin bana. Hadi kalk Neva. Kız bana. Bağır çağır. İstersen vur. Say söv. Kır dök. Gıkım çıkmaz. Ama yeterki kalk Neva. Uyan. Bir kere gözlerinin maviliğinde boğulayım. Bir kere sesin doldursun kulaklarımı. Nefesin okşasın saçlarımı.
Uyan herşeyim. Evimiz seni bekliyor. Uyan...
Daha fazla yazamayıp gözlerini sevdiğine dikti. Bir küçük hareketi olursa kaçırmamak için. Etmiyordu işte. Beş yıl önce nasıl yatırdılarsa genç kızı aynıydı hala.
- Koruyamadım seni. Affet beni, diye konuştu sonra. Nasılsa kızın onu duymayacağını bilerek.
Daha sözünü bitirmeden kız parmağını kıpırdattı. Gözlerini bir an kırpmayan adam da fark etmişti bu hareketi. Hemen yatağın ucuna ilişti. Kızın elini tuttu. Yüzünde koca bir gülümseme vardı sanki birazdan uyanacağını biliyormuşçasına.
Kız bin ton ağırlık varmış gibi ağır olan gözkapaklarıyla bir yarışa girmişti adeta. Nihayet savaşı kazandığında yavaş yavaş açabildi gözlerini. Adam doktora haber vermek için elini bırakmaya kalktı kızın. Ama kız engel oldu buna. Böylece adam yine oturdu yatağa ve kzın ağzından dökülecek tek bir kelimeyi sabırla beklemeye başladı.
- Sakın kendini suçlama, diyebildi zorla.
Ardından öksürdü. Uzun bir süre. Burnundan akan kanı görünce panikledi adam. Ama umursamadı kız.
- Suç sende değil. Çekip gidesim varmış, dedi son sözleri olduğunu bilmeden.
Sonra eli boşluğa düştü. Gözlerini sonsuz bir uykuya kapattı. Ardındaysa mahvolmuş bir aşık bıraktı.