Büyük olan, ellerini stresli bir şekilde saçlarına koymuş ve çalıştığı odada ileri geri ilerlemeye başlamıştı. Kendisini sakinleştirmek için derin bir şekilde nefes alıp veriyor, bir yandan da güvendiği küçüğü ve kızı hakkında endişelenmemek için çabalıyordu.
Ama çabalarının boşa olduğunu fark etmesi, fazla uzun sürmemişti. Çünkü Minho kendini sakinleştiremiyordu bir türlü.
Ellerini saçlarından çekerek üzerini düzeltmiş, eline masada duran telefonu alarak tekrar aramıştı birkaç dakika önce aradığı numarayı. Duyduğu ses ile beraber, sinir ve endişe ile kapatmıştı telefonu.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor."
İş yerine gelirken aldığı çantasını toparlamış ve onu da yanına alarak odasından çıkmıştı. Patronu ile kısa bir görüşme yapmış, izin alarak evine doğru ilerlemeye başlamıştı.
Ona güvenme konusunda yanıldığını hissediyordu büyük olan. Jisung, belki de başlı başına güvenebileceği biri değildi.
Evine geldiği zaman kapının daha kilitli olduğunu görmüş, içeri girip kapıyı kapatmıştı. Hızla odasına ilerlemiş, üstüne daha rahat edebileceği kıyafetler geçirirken bir yandan da sinirle küçük olana söyleniyordu.
Aklına bir sürü kötü sahne gelirken, endişelenmesini bir türlü azaltamazdı.
Giyinme işi bittiği zaman telefonunu almış, tekrar evden çıkmıştı. Okulun olduğu tarafa doğru hızlı bir şekilde yürüyordu bu sefer. Daha doğrusu, hızlı yürümek yerine koşuyordu.
Okulun olduğu kısma geldiğinde öğrencilerin çıkmaya devam ettiklerini görmüştü. Önüne gelen ikili ile beraber bir süre onlara bakmış, yanlarına ilerlemişti.
"Merhaba," demişti sakin olmaya çalışarak Minho. "Ben Han Jisung'ı arıyorum, nerede bulabilirim?"
Felix, yanındaki siyah saçlı arkadaşına baktığı zaman mesajı alan arkadaşı başını sallamış, kendilerinden cevap bekleyen bedene dönmüştü.
Hyunjin ise ilerideki parkı göstermiş, gülümseyerek konuşmuştu.
"Oradalar. Biz de oraya gidiyorduk. Seungmin ile küçük bir kız çocuğu onu bekliyormuş. O yüzden zil çaldığı vakit hızlı bir şekilde çıktı."
Büyük olan onlara verdiği cevaptan dolayı teşekkür etmiş, onları beklemeden hızlı bir şekilde parka koşmuştu. Yerlerini öğrense bile, içi bir konuda rahat değildi.
Parkın girişine vardığı zaman görmüştü kahverengi saçlı oğlanı. Kızının kaydıraktan çıkmasına yardım etmiş, o kaymadan önce kaydırağın önüne gelerek kollarını açmış ve onu bekliyordu. İkisi de gülerken, gördüğü bedenler ile beraber o da gülümsemişti.
Bir yandan da kendisine sinirliydi Minho. Ön yargısına yenik düştüğü için bu konuda kendisini suçluyordu.
'Üzgünüm Jisung,' diye geçirmişti içinden. Bir yandan da onlara doğru ilerliyordu. 'Sana güvenme konusunda şüphe duyduğum için.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dad •Minsung
Fanfiction"Ben sadece... Kızım ile ilgilenmeni istiyorum." 『Lee Minho + Han Jisung』