↬Special Part, One

5.6K 566 771
                                    

[Minho]

"Minho!"

Eşimin bağırması ile beraber ayağa kalkmış, hızla çalışma odamdan çıkarak onun olduğu odaya doğru koşmuştum. O ise karnını tutarken şirin bir şekilde bana bakarak gülümsemeye başlamıştı.

Bu adil değildi. O böyle bağırınca aklım çıkıyor benim.

Kollarını bana bakmaya devam ederken kaldırmış, birkaç kez ellerini açıp kapamıştı. Gülümsemiş, yanına oturarak ona sarılmıştım. Saçlarını okşamaya başlayınca biraz daha sokulmuştu bana.

"Seni özledim." demişti duyabileceğim bir şekilde. Ona bakmaya devam ederken o da bakmış, gözleri dolmaya başlamıştı. "Sen beni özlemiyor musun? Tüm gün çalışma odandasın ve çıkmıyorsun. Ben anla-"

"Bebeğim, düşündüğün şeyler ne bilmiyorum ama aklından çıkar onları. Ben de seni seviyorum ama hem bizim hem çocuklarımız için bunu yapmam gerek."

Dolu gözlerle ban abakmaya devam ederken nefes alıp vermiş, yanaklarından öpmüştüm gülümseyerek. Bu sefer o da gülümsemeye başlamış, önüme oturarak sırtını göğsüme yaslamıştı.

Buraya geldiğinden beri neredeyse iki yıl geçmiş olacaktı. İlk önce kızıma bakmak için gelmiş, sonra tamamen bizimle yaşamaya başlamıştı.

Şimdi ise evliydik ve bir çocuğumuz daha olacaktı birkaç ay içinde.

Bu süre içerisinde ben de onun ailesi ile tanışmıştım. Ailesi düşündüğümün aksine iyiydi ki benim anneme kıyasla başta her şeye daha ılımlı yaklaşmışlardı.

Tek sorun ben onlarla tanıştığımda Jisung hamileydi. Onun dediğine göre ailesi bir süreliğine yurt dışına çıkmak zorunda kalmış ve bu yüzden benimle tanıştıramamıştı.

Bir elimi tutması ile kendime gelmiş ve tekrar ona bakmıştım. O ise gülümseyerek bir elimi karnına koymuş, elimin üstüne kendi elini koymuştu.

O an hissettiğim küçük tekme ile gülümsemeye başlamıştım.

"Hissetti galiba." demişti Jisung. Kıkırdamış, ardından başını kaldırarak bana bakmıştı. "Sabahtan beri ilk tekmesiydi bu. Seni hissetmiş anlaşılan."

Dedikleri ile beraber ben de kıkırdamış, alnına minik bir öpücük bırakmıştım. Tabii, bununla beraber o da ağlamaya başlamıştı.

"Ben çok korkuyorum. Ya beni istemezse? Ya benden nefret ederse? Ya-"

"Güzelim." demiştim cümlesini keserek. Onu dikkatlice tekrar yanıma oturtmuş, ellerimi yanaklarına koyarak akan gözyaşlarını silmeye başlamıştım. "Seni neden istemesin? Seni çok sevecek, senden nefret etmeyecek. Sen çok iyi bir baba olacaksın ki bence senin peşinden ayrılmayacak."

"Gerçekten mi?"

Başımı olumlu anlamda sallamam ile beraber o da gülümsemiş, ellerimin üzerine ellerini koymuştu. Kapının çalması ile beraber tekrar alnından öpmüş, ayağa kalkarak kapıya doğru ilerlemiştim.

Kapıyı açınca gülümsemiş, ayağıma yapışan kızımı kucağıma alarak kapıyı kapamıştım. Bir elimle çantasını tuttuğum için bana sıkı bir şekilde tutunuyordu.

"Jisung babam nerede? Onu görmek istiyorum!"

Dedikleri ile beraber kıkırdamış, başımı iki yana sallayarak odasına ilerlemiştim. Çantasını yere koymuş, onu da indirerek boyunu onunla eşitlemiştim.

"İlk önce üstünü değiştirmeliyiz. Ondan sonra babanla istediğin kadar vakit geçir bebeğim, ama onu yormak yok."

Heyecanlı bir şekilde başını sallamış, dolabına koşarak giyeceği giysileri almıştı. Üstünü giyinmesine yardım ettikten sonra benden önce fırlamıştı salona.

Jisung ikimize de iyi gelmişti.

"JISUNG BABA!"

"Meleğim!"

İkisinin bağırması ile beraber ben de kızımın okul kıyafetlerini toplamış, işim bitince yanlarına gitmiştim. Yujin, şaşkın bir şekilde diğer babasının karnına bakarken babası da dudak büzüyordu.

Ben ise, dudaklarımı birbirine bastırıyordum gülmemek için. Jisung hamileliğin ikinci ayına kadar kızımız bizimleydi, ardından annemle beraber kalmaya başlamıştı uzun bir süre. Şimdi ise geldiği gibi diğer babasına koşmuştu.

Tabii, onun karnının bu denli şiş olacağını düşünmemişti.

"Sadece dört ay yoktum baba, bu zamanda çok kilo almışsın."

İşte başlıyoruz.

"Kilolu muyum ben Minho? Tamam anladım ben neden benimle ilgilenmediğini. Kilo aldım diye benle ilgilenmiyorsun değil mi?"

Yujin bebeğim, babanın başını büyük bir derde soktun.

"Hayır güzelim, kilo almadın sen. Aksine hamile biri için daha oldukça zayıfsın."

"Hamile mi?"

Prensesimin sorusu ile beraber gülümseyerek başımı sallamıştım. Koltuğa ilerleyerek babasının yanına oturmuş, bir elini karnına koymuştu.

Ardından heyecanlı bir şekilde bana bakmıştı.

"Bir kardeşim mi olacak?"

Başımı sallamam ile beraber heyecanlı bir şekilde gülümserken diğer babasına sarılmıştı hafif bir şekilde. Ondan özür dilemiş, ardından tekrar eskisi gibi oturarak elini karnına koymuştu.

Umarım kardeşini seversin, Yujin.

Dad •MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin